Kapı zilini duyduğum anda heyecanla oraya doğru koştum. Gelenin yaşlı cadı olduğunu görünce üzülmüş ve ama bir o kadar da şaşırmıştım. Uzun zamandır görmediğim bu yaşlı kadın ne için bir anda gelmişti?
"Jeon? Beni gördüğüne sevinmedin mi?" elindeki bastonla bacağıma vurduğunda acıyla inlemiştim.
"Ya! Niye vuruyorsun teyze?!" sinirle söylendiğimde diğer bacağıma da vurmuştu.
"Neden az önce seslendiğimde umursamadın? Senin yüzünden bu halde kaç basamak indim haberin var mı?" şaşırarak suratına baktığımda derin bir nefes aldım.
Niye benim yüzümden inmişti bu hayatta inmediği merdivenleri?! Sanki zorla indirmiştim de o yüzden beni hırpalıyordu.
"Beni takip et!" resmen emir vererek sertçe baktıktan sonra yavaşça yukarı çıkmaya başlamıştı. Sanki peşinden gitmesem canımı alacak azrail gibiydi.
Oflayarak anahtarı cebime attım ve kapıyı kapatıp peşinden üst kata çıktım. Beni neden çağırıyordu bilmiyordum fakat önemli olmasa bunca merdiveni inip çıkmak için uğraşmazdı. Sonunda kapının önüne ulaştığımızda nefes nefese kalmış ve bunu düzene sokmak için duraksamıştı. Kapının açık olduğunu görünce eliyle içeri geçmem için işaret etti. Amacı neydi çözememiştim ama belki de birşeylere yardıma ihtiyacı olmuş olabilirdi. Daha fazla düşünüp beynimi yormamak adına içeri girdiğimde gördüğüm şeyle donakalmıştım.
"Öğleden sonra aşağıda sesler duydum. Senin beni kızdırmak için yaptığın gürültü olduğunu düşündüm. Kapıya çıkıp bağırdığımda bu kız yanıma geldi. Başının döndüğünü ve yanlışlıkla bişeyi düşürdüğünü söyleyip, özür diledi. Bende içeri davet ettim ve rahatlaması için bitki çayı hazırladım. Biraz sohbet ettikten sonra uyuyakaldı ve bir daha da uyanmadı. Sana seslendiğimde cevap vermiş olsaydın bu kadar yorulmayacaktım." bastonuyla bacağıma vurup, derin bir nefes aldıktan sonra koltuğa doğru ilerleyip oturdu. Bu kadın kesinlikle bana bağırmadan hatta şimdi de bastonumu biyerime geçirmeden rahat edemiyordu.
Ben şaşkınlıkla bakarken, aklımdan geçirdiğim saçma sapan düşüncelerle kendime kızmaya çoktan başlamıştım. Hafızasının yerine geldiğini ve artık bana ihtiyacı olmadığını düşünmüştüm. Bu kadar alışmışken onu bir anda kaybetmek beni üzmüştü fakat şimdi onun gitmediğini görünce üzüntünün yerini sevinç kaplamıştı.
"Jeon, onu evine götür. Bana hastaymış gibi geldi." ses tonu ilk defa bu kadar sakin çıkıyordu.
Onu yavaşça kucağıma aldığımda yaşlı kadına hafifçe tebessüm etmiş ve kapıya doğru adımlamıştım. Şu an ona kızacak durumda değildim.
"O kıza dikkat et, Jeon. Sandığından da temiz bir kalbi var." kucağımdaki bedene baktığımda kalbim yine bir tuhaf olmuştu.
"Ayağınla kapıyı kapat!" çemkirdiğinde kulağım tırmalanmıştı. Bu kadın cidden en güzel anlarımın katiliydi.
Dikkatli olarak kapıyı ayağımla kapatıp, Rosé'u sarsmamaya çalıştım. O kadar narindi ki, sanki onu kırılacak bir eşya gibi taşıyordum. Yavaşça merdivenlerden indim ve kapımın önünde durdum. Zorda olsa anahtarı çevirip kapıyı açtığımda içeri girdim ve yine ayağımla kapattım.
Onu yatağın üzerine narince bıraktığımda yüzünü kapatan saçlarını kenara çektim. Kızarmış yanaklarını ve terlemiş suratını gördüğümde korkarak elimi anlına koydum. Bu kız resmen yanıyordu!
"Jungkook" ismimi sayıklamaya başladığında daha çok telaş yapmıştım.
Aklıma gelen şeyle hızlı davranıp üzerindeki kalın giysilerden kurtuldum. Koşarak mutfağa gidip, küçük bir kaba su koyup elime temiz bez aldığımda tekrar yatak odasına geri döndüm. Islattığım bezi yüzünde ve boynunda biraz gezirdikten sonra, alnına koyup beklemeye başladım. Aklıma başka yapabileceğim hiçbirşey gelmiyordu. Cebimden çıkarttığım telefonla biraz araştırma yaptıktan sonra alnındaki bezi alıp tekrar ateşini kontrol ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember Me 🥀 RoséKook ✓
Novela Juvenil[Tamanlandı] Sen gecemde ki yıldızları ve gündüzümde ki güneşi yanında götürdün. Sonunda bana sadece karanlıkta ki bulutlar kaldı. ❥Jeon Jungkook x Park Chaeyoung (Rosé) "Eveything passes aways, but i wish could remember my love to you forever." 🥇#...