Mistakenly Orgasm

541 29 93
                                    

Kurgu dizideki gibi 2000'lerde geçmektedir. 

Adının Harry olduğunu arabada öğrendiğim adamın demir kapıyı sertçe çekmesiyle irkildim. Üstündeki deri ceketi çıkartıp rastgele bir yere fırlattığında her geçen an adrenalin seviyem daha da artıyordu. 

Arkasını dönüp yeşil gözlerini görmemi sağladı. "Geliyor musun?" Aniden gelen soruyla bir an ne cevap vereceğimi bilememiştim. "Huh?" Etrafıma bakındığımda hala kapının önünde olduğumu fark ettim.

"Evet." İçeri temkinli adımlarla girip etrafa göz attım. "Kapıyı kapat." Gelen emirle hemen tekrardan arkama dönüp sürgülü demir kapıyı elimden geldiğince sert kapatmaya çalıştım. Tabi bu terleyen avuç içlerimle oldukça zordu. 

Birleşik oturuma sahip evde Harry mutfağa geçmişti. Yanlış görmüyorsam dolaptan aldığı suydu.  Ben son derce dikkatli bir şekilde ona bakıyorken o üstündeki tshirtü fazlalık bulmuş olacak ki bir çırpıda çıkardı. 

İşte şimdi bronz tüysüz tenini ve incecik belini görme lütfuna sahiptim. Ve tam anlamıyla mükemmeldi! Çıkık köprücük kemikleri, hafif kaslı göğsü ve kasıklarına doğru inen bedeni zaten alamadığım nefesi daha da zorlaştırıyordu. Bu sırada az önce aldığı şişe suyun kapağını açmış kafasına dikiyordu. 

Öylece ona bakarken daha fazla aptal konumuna düşmemek için bir şeyler söylemeye karar verdim. "Evin güzelmiş." Tamam. Pek mantıklı bir cümle gibi görünmüyor olabilirdi ancak yalan değildi. Cidden çok güzel bir evdi.

Sağ taraftaki italyan koltuklar ve son model lcd televizyon pahalı olduklarını bas bas bağırıyordu. Hemen yanlarında birkaç basamak çıkıldıktan sonra ulaşılan yatak şu an karnıma ağrı soksa da oldukça rahat olduğundan emindim. 

Kafamı tekrardan ona çevirdiğimde içtiği suyun arta kalanını serinlemek namına üstüne döktüğünü gördüm. Ağzım açık kalırken su damlaları önce saçlarından göğsüne sonra da göğsünden pantolon kenarlarına olan yolu izliyorlardı. 

Uzun güzel saçlarını birkaç kez salladığında su tanecikleri etrafa sıçramıştı. Ve bu görüntünün ne kadar muazzam olduğunu tahmin dahi edemezdiniz. Buğulu yeşil gözlerle bana baktığında sesli bir yutkunma bıraktım koca eve.

"Mutfağını beğendim." Düşündüklerimle hiçbir paralellik olmayan sözlerim beni dahi şaşırtıyordu. Eğilip ayakkabılarından teklini çıkartıp az önce ceketine yaptığı gibi herhangi bir yere fırlattı.

"Special K'yı* sever misin?" Konumuzla ne alakası olduğunu bilmiyordum ancak bilindik bir kelime duymak beni rahatlatmıştı. 

"Olabilir. Vişnelisini daha çok severim ama." Ayakkabının diğer teki de aynı yere gittiğinde elini dar kot pantolonuna soktu. "Muzla birlikte yediğin o şeylerden bahsetmiyorum." Cebinden minik bir poşet çıkarıp bana doğru uzattı. "Bunu bana disko doktorum önerdi." 

Daha önce pek görmesemde bunun uyuşturucu olduğunun bilincindeydim. Yüzümdeki gülümseme yerini gerginliğe bırakmıştı. "Uyuşturucuya karşı alerjim var." Uzattığı elini indirip gözleri baygın bakmaya başladığında bir şey yapmam gerektiği fark etmiştim. 

Aklıma gelen şeyle gülümseyip anlatmaya başladım. "Doktor bir keresinde bana penisilin verdi, neredeyse ölüyordum." Sanırım bu pek gülünecek bir şey olmamıştı. Yüzüm düşünce devam ettim. "Ve... Tylenol." Aklıma gelen ilaç isimlerinden birini de söyleyivermiştim.

"Tylenol? Kimsenin tylenol'a alerjisi yoktur. Her şeye alerjin olduğunda verilen şeydir." Yarım biyoloji bilgim burada da beni yalnız bırakmıştı. Bu sırada Harry pantolonuna geçmiş, sıralı düğmeleri sertçe çektiğinde hepsi teker teker çözülmüştü. Gözüken 'Calvin' yazısı bende son bir şeyi hatırlatmıştı. 

Queer as LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin