Selaam! Nasılsınız? Bu bölüm biraz kısa oldu umarım beğenirsiniz. Oy ve yorum yapmayı unutmayıın. İyi okumalar<33 Multimediadaki resim çok güzel değil mii?
Saat akşam 11 sularındaydı. Onu düşünerek margaritamı yudumluyordum. O sırada kapı çaldı. Ayağa kalktım. Bir anda kalktığım için başım dönmüştü, sanırım biraz fazla içmiştim. Kapıya doğru gittim. Açtığımda karşımdaki kişinin gerçek olmadığına emindim. O gittiğinden beri her gün gördüğüm halüsinasyonlardan biriydi. Zilin çalma sesi de bir halüsinasyondu. İç çekip kapıyı kapattım. Neden her gün onun hayalini görüyordum ki?
Tam hava almak için balkona çıkacaktım ki zil bir daha çaldı. Bu sefer kaskatı kesildim. Gerçekten o mu gelmişti? Neden gelmişti? Neden gitmişti ki?
Tekrar kapıya gittim ve yanılıp yanılmadığımı öğrenmek için kapı deliğinden baktım.
Evet.
Yanılmamıştım. O gelmişti.
Terleyen ellerimi pantolonuma sildim ve derin bir nefes alıp kapıyı açtım.
İkimiz de birbirimize bakıyorduk ama hiçbir şey söyleyemiyorduk. Dışarıda kar yağıyordu. Üşümemesi için kapının önünden yana çekildim ve geçmesi için ona boşluk oluşturdum.
"Neden? Neden gittin?"
Miles hiçbir şey söyleyemiyordu. İkimiz de sadece dolu gözlerle birbirimize bakıyorduk.
"Cevap versene Miles!"
"Kahretsin seni çok seviyorum ve eğer buradan uzaklaşmazsam ikimizin arkadaşlığını bozacak bir şey yapmaktan korkuyordum. Eğer hislerimiz karşılıklı değilse seni sonsuza kadar kaybetmekten korktum. Fakat senden uzaklaşmam sadece sana olan aşkımı artırdı ve seni özlettirdi."
O sırada gözümden bir damla yaş süzüldü.
"Seni ne kadar merak ettim haberin var mı? Hiç kimseye haber vermeden bir yere gidemezsin anladın mı? Bu çok bencilce olur. Ben her gün sen neredesin diye düşünmekten kafayı yedim!"
Ağlamam daha da şiddetlenmişti.
"Al, özür dilerim."
Miles da ağlamamı görmek istemiyormuş gibi yüzüme bakamıyordu.
"Seni kaç kere aradım biliyor musun, kaç mesaj bıraktım, kaç e-posta yolladım, evine kaç mektup yolladım, ha? Haberin var mı?"
"Al, lütfen ağlama."
"Seni bulmak için her şeyi yaptım. Tüm tandıklarına sordum. Annenin yanına bile gittim belki oradasındır diye."
Sırtımı duvara yasladım ve yavaşça yere kayarak oturdum, bacaklarımı kendime çekip onlara sarıldım.
Bağırmaktan ve ağlamaktan kısılmış sesimle "Mi, ben de seni seviyorum hem de çok, seni çok özledim." fısıldarcasına söyledim.
Miles yanıma geldi ve yere oturdu, bana sarıldı. Ben de kollarımı bacaklarımdan çekerek ona sarıldım, o özlediğim kokusunu içime çektim.Orada yaklaşık bir saat oturduk ve birbirimize sarılarak sessizce ağladık. Sonra da uyuyakaldım.
Miles ben uyumadan önce dediğimi duydu.
"Mi, beni bir daha asla yalnız bırakma olur mu?"
"Olur Al seni asla yalnız bırakmam."Miles'ın ağzından
Alex uyuduğunda onun saçlarından öptüm ve kokusunu içime çektim. Beni gerçekten o kadar çok mu seviyordu? Mahvolacak kadar. Onu kucağıma aldım ve odasındaki yatağına koydum, dolabından pijama altını çıkardım ve kıyafetlerini çıkardım pijamasını giydirdim. Alex hafif uyanır gibi olsa da sadece üstünü değiştirdiğimi söyleyip geri uyuttum.
O kadar büyüleyiciydi ki aklı yerinde olan birisinin onu incitme isteğinin olması imkansız geliyordu.
Onu yatağına yatırdım ve ben de tişörtümü çıkartıp yanına yattım. Suratına baktım. Ağlamaktan olsa gerek gözleri hala ıslaktı. Gözyaşlarını parmaklarımla hafifçe sildim ve dudağına küçük bir öpücük kondurdum."The colder the night gets
The further he strays
And he doesn't like it
Being this way
And he tried so hard to steer away from
The meeting place
But his heart had led him there""Gece ne kadar soğursa
O kadar dolaşacak
Ve o bunu sevmiyor
Bu yolda olmayı
Ve o buluşma yerinden uzağa yönelmeyi çok denedi
Ama kalbi onu oraya yönlendirdi""Al, sen benim ilham kaynağımsın. Ben sensiz yaşayamam. Seni çok ama çok seviyorum. İyi uykular tatlı rüyalar."
dedim ve başımı Alex'in göğsüne koydum, ona sarıldım ve kokusunu içime çeke çeke uyudum.
Bu bölüm hakkındaki düşünceleriniz nelerr? Umarım beğenmişsinizdir. Kendinize iyi bakın sizi seviyorum<33