Selamm! Şuana kadar yazdığım en uzun bölüme hoşgeldiniz. Multimediadaki fotoğraf çok güzel değil mii:-)) Oy ve yorumlarınızı eksik etmezseniz çok mutlu olurumm.İyi okumalar dilerim.<3
Alex oturduğu yerden kalktı ve üstünü giyinmek üzere odasına gitti. Siyah tişört, siyah ceket ve siyah pantolon giydi. Islak olan saçlarını kuruttu ve jöleledi. Dışarıya çıktı ve Miles'ın ona gönderdiği konumdaki bara doğru yürümeye başladı.
15-20 dakika yürüyüşten sonra bara geldiğinde Miles'ın çoktan geldiğini görmüştü. 8 yıldan sonra ilk kez onu görmek çok garipti. Saçları hala aynıydı ama yüzü daha çok oturmuştu. Miles'ın oturduğu masaya doğru giderken cebindeki paketten bir sigara çıkartıp yaktı.
Masaya oturdu. Fakat James'i göremedi.
Alex"Uzun zaman oldu."
"Evet... 8 yıl."
Alex de Miles da birbirlerinin gözlerine bakamıyorlardı nedense.
Alex, Miles'ın eline baktı yüzük yoktu, bu onu gülümsetmişti.
İkisi de konuşacak bir konu bulamıyorlardı. Miles kafasını kaldırdı ve Alex'e baktı. Saçları Humbug'daki kadar olmasa da uzundu.O sırada James geldi.
"Alex, Miles ne oldu da beni buraya çağırdınız?"
"Bir şeyler içelim sonra konuşuruz."
"Tamam benim de size söylemek istediğim bir şey var zaten."Miles ve Alex 8 yıldan sonra yeni bir albüm çıkarmak için buluşmaya karar vermişlerdi ve sekiz yıldan sonra ilk kez yüz yüze buluşmuşlardı.
Alex onu çok özlediğini fark etti. Sigara paketinden bir sigara daha almak için paketi açtı fakat içinin boş olduğunu gördü. Bunu gören Miles kendi sigara paketini açtı ve Alex'e doğru uzattı. Alex Miles'a bakarak gülümsedi ve bir sigara aldı. Miles da bir sigara aldı ve içmeye başladılar. Hepsi bir bira söylemişti.
Miles "Biz yeni albüm çıkarmayı düşünüyoruz."
James "Gerçekten mi çok sevindim. 8 yıldan sonra dinleyiciler de sizin sesinizi beraber özlediler."dedi ve devam etti "Ben de bununla alakalı bir şey söyleyecektim. Şarkıları kaydetmek için Shangri-La'yı kullanacağız."
Alex "Oranın çok güzel olduğunu duymuştum."
Herkes birkaç tane daha içki söyledi ve barda çalan grubu dinlemeye başladılar.
"Bugün özel olarak konuğumu olan The Last Shadow Puppets grubunun bir parçasıyla kapatmak istiyoruz."
The Meeting Place'i çalmaya başlamışlardı."I'm sorry I met you, darling.
I'm sorry I've left you."
"I'm sorry I met you, darling.
I'm sorry I've left you."James "Saat geç oldu ben kalkıyorum artık sonra konuşuruz."
Alex"Tamam iyi geceler James."
Miles "İyi geceler."James gittikten 5-10 dakika sonra Miles ve Alex de kalkmaya karar verdiler.
Dışarı çıktıklarında hava çok serinlemişti.
Miles'ın ağzından
Alex'i ilk kez görmek... Eskiden ondan hoşlanıyordum ama şimdi bilemiyorum. Hala yanında çok mutlu hissediyordum fakat ikimiz de büyümüştük. Onun sevgilisi var mı onu bile bilmiyordum.Miles "Ee Alex Alexa'yla ayrıldınız diye duymuştum en son. Şimdi biri var mı?"
Alex'in ağzından
Konuşacak çok şey olmasına rağmen konuşacak hiçbir şey bulamıyorduk. Sonra Miles güzel bir yerden sohbeti başlattı."Evet Alexa ile ayrılalı baya oldu. Şimdi kimse yok. Sen?"
Miles'ın söylediğime gizlice gülümsediğini görmüştüm.
"Benim de aynı."
Ben de buna gülümsemiştim.Miles "Benim evim baya yakın hava da çok soğuk bir kahve içmeye gelir misiniz Al Bey?"
"Tabii zevkle Mi."Evine geldiğimizde Miles kahve yapmak için mutfağa gitmişti. Ben de salonu inceliyordum. Bir pikap gördüm ve yanındaki plaklardan Miles'ın Don't Forget Who You Are isimli albümüne ait olanı aldım ve pikabın içine koydum. 2008'den sonra hiç onun şarkılarını dinlememiştim, dinleyememiştim. Miles kahveler elinde geldiğinde ona döndüm.
"Güzelmiş." dedim şarkıdan bahsederek.
"Teşekkür ederim."
Koltuğa oturduk.
Miles'ın eskiden bana karşı bir şeyler hissettiğini biliyordum ama şuan hissedip hissetmediğini bilmiyordum."Mi," ellerini tuttum. Sarhoşluğun verdiği özgüvenden yararlanarak konuşmaya devam ettim. "ben sana karşı bir şeyler hissediyorum."
Tam devam edecektim ki dudaklarımdaki dudaklar buna izin vermedi. Miles verdiği öpücüklerin arasında "Ben de." dedi. Miles ceketimi çıkarırken hala öpüşüyorduk. Ceketi çıkardı ve bir yere fırlattı.
Çat!
Miles'ın attığı ceket bir yudum bile içilmemiş kahvelerimizin üstüne gelmişti ve bardakları devirmişti. Buna güldük ve işimize devam ettik. Miles kendi tişörtünü çıkartırken ben de kendi tişörtümü çıkarttım. Dudaklarımız tekrar buluştuğunda ayağa kalktık ve Miles'ın kucağına atladım. Miles odasına doğru gitmeye başladı. Yatağına geldiğimizde."Mi, bu kadar hızlı gitmesek olur mu?"
"Tamam ne zaman hazır olursan."Miles beni yatağına bıraktı.
"Uyuyalım o zaman?"
Gülümseyerek "Tamam."
Miles pantolonunu çıkardı ve yatağa girdi. Ben de pantolonumu çıkartıp yanına yattım. Yüzüne döndüm ve dudaklarına uzun bir öpücük bıraktım.
"I'm sorry I've left you. Seni seviyorum Miles Kane."
"Ben de seni seviyorum Alex Turner.Bölümü beğendiniz mii? İlk kez böyle bir bölüm yazdım. Şaşkınım. Kendinize iyi bakın sizi seviyorum.<<33