0.1

438 13 7
                                    

HERKESE SELAM. BUNDAN BİRKAÇ AY ÖNCESİNDE BİR HİKAYE YAZMAYA BAŞLAMIŞTIM. AMA OKUNMADIĞI İÇİN YAZMAYI BIRAKTIM. ŞİMDİ YENİ YILIN VERMİŞ OLDUĞU HEYECANLA YENİ BİR HİKAYE YAZMA İSTEĞİ DUYDUM. FARKINDAYIM HİKAYELERİM İLGİ GÖRMÜYOR. AMA BENDE YAZMAK VE PAYLAŞMAK İSTİYORUM. 

Bugün düne göre hava yağmurluydu ve esiyordu. Halbuki ben üstüme beni soğuktan ve yağmurdan koruyacak herhangi bir kıyafet almamıştım. Çünkü ben yağmurun ruhumuzdaki kirleri akıttığına inanırdım. Biz insanlar yaşadıklarımız, yaşattıklarımız, söylediklerimiz ve söylenmesine neden olan davranışlar yüzünden kirleniriz. Ve bizi bu kirden arındırıcak tek şey aslında yağmurdur.

Yaklaşık 15 dk yürüdükten sonra apartman kapısının önüne yaklaşırken anahtarımı aramaya başladım. Kısa süre içerisinde bulup kapıyı açıp apartmana girdim. Apartmanımız çok sessizdir bizim. Çünkü apartmandaki çoğu dairede yaşlılar kalıyor. Ve bu benim düşüncelerimi yazmak için büyük avantaj sağlıyor. Herkes beni sınıfın sessiz öğrencisi Ece sanıyor. Ama ben en büyük acılarımı içimde yaşıyorum. Bundan 4 yıl öncesinde benim hayatım herkesinki gibi normaldi. Ta ki ailem beni yalnız bırakıp yurtdışında yaşamaya başlayan kadar. Bunu beni yalnız bıraktıkları 2 yıl boyunca sormuş ve cevap olarak burada eğitimime devam etmemi söylemişlerdi. Ve ben bu 4 yıl boyunca kendi ayaklarımın üzerinde, acılarımı saklayarak yaşamayı öğrenmiştim.

Çalıştığım bir kafe, bitmesine yarım dönem kalmış bir lise ve benim sessiz acılarım..                            

Bursadaki en iyi devlet pkullarından birisinde üniversiteye geçmeye hazırlanıyorum. Okul sınırları dışında da okulumun yakınlarındaki bir kafede garsonluk yapıyorum. Ve bugün...

Okulun 2.döneminin ilk günü. Her zaman olduğu gibi yine heyecansız bir şekilde okula gitmek için uyandım. Lavaboya girip rutin işlerimi halledip en yakın arkadaşımı uyandırmak için telefonumu şarjdan çıkarttım. Kısa bir çalma süresinden sonra telefon açıldı ve uyku mağmuru ses duyuldu.

'' Kimsin gardaşım sabahın bu saatinde!?" Tipik Ateş işte. Uykusundan uyandırılınca sapıtıyor.

" Lan Ateş benim ben İlke. Hadi kalk hazırlan okula gel. Bende çıkmak üzereyim."

" Eh be kızım sen miydin. Bende tam küfretmeye başlıyordum. Tamam hazırlanıyorum. Okulda görüşürüz." diyip tak diye yüzüme kapatmıştı dingil.

Okulun formaları bu sene değişmişti. Geçen sene diz boyunda etek ve tişört giyiliyordu. Ama bu sene yeni gelen okul müdiresi bizim çok rahat giyindiğimizi düşünüp kısa etek, okul armalı gömlek, ve yine okul armalı ceket giymemizi söylemişti. Bu diğer kızların benim aksime çok hoşuna gitmişti. Ama bu kişi ben olunca pekte öyle olmuyordu. Evden çıkıp 20 dk yürüdükten sonra güvenliğe selam verip bahçede Ateş'i aramaya başladım. Köşede Melikeyle oturmuş ve beni bekliyorlardı. Adımlarımı hızlandırıp onların yanına gittim ve Ateşe sarıldım. Melikeye döndüğümde bana dudak büzmüş bakıyordu. Ona kollarımı açıp sarıldım ve başımı omzuna yasladım. Tam o sırada dikkatimi uzakta park halinde olan motor dikkatimi çekti. 

" Bu motor kimin?" Melike ve Ateş kafalarını gözlerimle gösterdiğim zaman kaşlarını çatmışlardı.

" Bilmiyorum. Ama sanırım okulumuza bir karizma gelmiş." Melikeye göz devirip sınıfa doğru ilerlemeye başadım. Aklıma takılmıştı. Kimdi acaba bu gizemli çocuk? Neden bizim okulumza gelmişti? Hangi okuldan gelmişti?....

BU BENİM İKİNCİ AMA TEXTİNG YADA CALLİNG OLMAYAN İLK HİKAYEM. NASIL OLUR, NASIL İLERLERİM HİÇBİR FİKRİM YOK. BEN SADECE AK

MotorcuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin