HELLÖÖÖÖÖÖ... FARKINDAYIM HERGÜN BÖLÜM ATICAM DEMISTIM AMA SINAVLARIM YAKLAŞTI, ANTRENMAN SURELERIMI UZATTILAR. O YÜZDEN BU BÖLÜM HEP TASLAK OLARAK KALDI. HERGUN GELIP EN FAZLA 3 CÜMLE YAZDIM. AMA ISLERI DÜZENE SOKMAYA ÇALIŞIYORUM. IYI OKUMALAR...
Ben içimden bunu düşünürken Arda elini kaldırmış Efeye gel gel işareti yapıyordu. Efe onu görüp yanımıza adımlarken benimle göz göze geldi ve hafiften kaşlarını çattı. Ben anlamaya çalışırken o çoktan yanımıza gelmişti bile.
" Efe bu kız sınıf arkadaşım Ece. Karşı apartmanda oturuyor." Efe bana baktı ve elini uzattı. Bende nezaketen elimi uzattım ve elini sıktım. Eli iç ısıtıcak derecede sıcacıktı. Elimi çektiğimde Efe bana baktı ve Ardaya baktı.
" Biz ilerideki kafeye gidiyoruz Arda. Gelicek misin?" Arda başını sallayıp bana soran gözlerle baktı. Bende olumsuz anlamda kafamı sallayınca anladım dercesine gözlerini kırpıştırdı. Ve yanımdan el sallayıp uzaklaştılar.
Ben kaykayıma atlayıp yolu çok uzatmayarak kafeye vardığımda karşıdaki pahalı olduğu uzaktan belli olan bir kuyumcu olduğunu gördüm. Genelde altınla pek işim olmazdım ama vitrinde onları incelemek küçüklükten beri hoşuma giderdi. Kaykaydan inip elime aldım ve kuyumcuya ilerledim. Çoğunlukta altın vardı ama arkadaki bir kolye çok hoşuma gitmişti. İnci işlemeleri olan ucunda küçük bir haç işareti vardı....
Uzunca bir bakışmanın ardından işe gitmem gerektiği aklıma geldi ve arkamı dönüp karşıya geçtim. Ve sabahki şokun ardından bir şoka daha uğradım. Arda ve Efe en köşede bizim her zaman oturduğumuz masada oturuyolardı. Ben onlara bakarken Efenin bakışları bana kaydı ve kaşları önce yukarı kalktı, sonrada tam tersi yönde hareket ederek çatıldı. Bende ona kısa bi bakış atıp soyunma odalarına ilerledim.
Çantamı dolaba kilitleyip kasaya ilerledim ve adisyonu aldım. İş yerinin sahibi tontiş bir dedeydi. Benim iş kıyafetlerini sevmediğimi bildiği için normal kıyafetlerimle garsonluk yapıyordum. Tam yeni gelen müşterilere ilerleyecektim ki Efenin bana dik dik baktığını hissedip o yöne doğru baktım. Hissettiklerimde yanlışlık payı yoktu, Efe bana bakıyordu ve ben ona bakınca Ardanın olduğu tarafa döndü. Bende yüzüme gülümsememi takınıp müşterilerin yanına ilerledim.
Aslında iş yeri sahibine bakılırsa burasının minnoş bir kafe olduğu çok belli olurdu. Ama burada diğer minnoş kafelerden farklı olarak alkol satışı vardı. Ve sipariş aldığım müşteriler alkollu kokteyl istemişti. Daha öncesinde çalıştığım bir gece kulübünde barmenlik yaptığım için alkol işiyle sadece ben ilgilenebiliyorum. Bar ise Efelerin masasına çok yakın olduğu için gergin ama kendimden emin adımlarla barın arkasına geçtim.
Kokteyl için gerekli meyveleri dolaptan çıkarttım ve arkadaki vitrine yönelip cin, rom ve vodka çıkarttım. İçkileri shakerı döküp usta bir şekilde sallamaya başladım. O sırada istemeden gözüm onların masasına takıldı. Onların masasındaki herkes pür dikkat beni izliyordu. Onların bana baktığını farkedince hiç bozuntuya vermeden sallamayı bıraktım ve kokteyl kadehlerine döküp süsledim. Müşterilerin masasına ilerleyip kokteylerini vermiştim ve tam bara dönücektim ki Efe bana 2 parmağıyla gel işareti yaptı.
Yavaşça yanlarına ilerlediğimde Arda kaş goz işareti yaparak barı gösteriyordu. Efeye kısa bi bakış atip Ardaya döndüm.
" Eskiden gece kulübünde barmenlik yapıyordum. O yüzden shakerı o kadar iyi sallıyorum." dedim. Arda anlayışla kafa sallayınca onun sesi duyuldu.
" O zaman masamızda görsel şov yapmaya ne dersin?" diyince ben gözlerimi pörtlettim.
" Nasıl yani?"
" Masamıza gereken içkileri ve shaker malzemelerini getirip görsel şov işte."
başlarda hayır deme taraftarıydım ama sonra baktım minnoşum beni izliyor müşteriye hayır diyemediğim için kafa salladım ve kabul etmiş oldum." Kokteyleriniz nasıl olsun istersiniz? Ona göre getiriyim."
İstedikleri çok zor olmayan türden olduğu için bara ilerleyip 4 şişe içki alıp masalarına ilerledim. Bir miktar rom, biraz vodka ve bolca likör koydum. Biraz limon sıktım ve hızlıca sallamaya başladım. İçkilerin iyice karışması için havada atıp tuttum ve kadehlerine doldurup servis ettim. Arda memnun bir şekilde kokteylinin tadına baktı ve bana dönüp parmaklarını birleştirerek dudaklarına götürdü. Ona içten bir şekilde gülümseyip Efeye döndüm ve tepkisine gülmemek için kendimi zor tuttum. Gözleri pörtlemiş, ağzı şaşkınlıktan hafif O şeklini almış bana bakıyordu. Arda benim baktığım tarafa bakınca Efenin donup kaldığını görüp Efeye tokat atti. Efe olduğu yerde irkilip Ardaya delici bakışlarının ardından bana döndü ve gülümseyip kokteylini içmeye başladı. Ben yorumu merak etmiş orada beklerken tadımını birkaç yudum daha alıp tamamladı ve bana bakıp konuşmaya başladı,
" Vodka biraz az gelmiş. Ama hoş bi tadı var ellerine sağlık."
" Yorumunuzu göz önünde bulundurarak hareket edeceğim. Hepinize afiyet olsun." dedim ve malzemeleri toplayıp bara ilerledim. İçkileri tek tek yerlerine koyup soyunma odasına gectim ve çantamla yanyana olan kaykayımı alıp minnoşun yanına gittim.
" Minnoşum ben çıkıyorum."
" Tamam evladım. Hadi iyi günler sana."
Güneş gözlüklerimi takıp kaykayıma bindim ve eve sürmeye başladım. Yaklaşık 10 dk sonra apartman bahçe kapısına yaklaşınca Efe camlarına küçük, yanıp sönen ışıklar asıyordu. Onları asıp tam sandalyeden inicekti ki birden düştü. Ben onun beni görmediğini bilerekten kahkaha atmaya başladım. Sonrada baya sesli güldüğümü farkedip eve girdim. Benim yatak odamın camı, onun yatak odası olduğunu tahmin ettiğim yere bakıyordu.
Saat 11'e gelirken başım ağrımaya başladığı için çekmecedeki ağrı kesicilerden bir tanesini alıp mutfağa su almaya gittim. İlacımı içip odama geçtim ve telefonumu şarja takıp yüzümü pencereye dönüp acaba onu görebikir miyim umuduyla beklemeye başladım. Aradan 10 dk geçmişti ki odanın ışığı yandı ve Efe odaya girdi. 5 dk sonra ışıklar kapanınca evinde sadece küçük led ışıklar yanıp sönüyordu. Uyumama son birkaç dakika kala dudaklarımdan çok küçük bir tını duyuldu.
" Umarım sana aşık olmam Efe."