*Bu bölüm yazarın ağzından*
Uyandığında Kaan gitmişti. Ne bekliyordu ki Siyah. Kaan'ın ona sarılıp bir ömür boyu onu bırakmamasını mı ? Siyah için , kimse bırakılan yerde beklemezdi.
Aklına gelen geçmişiyle , bir süre durdu.
Henüz küçüktü Siyah. Duvarların arkasındaki Küçük Kız'dı. Annesi eve gelmemişti. Babası ve abisi uyumuştu fakat Siyah annesini beklemek için odasından aşağı inmişti. Çünkü Siyah, annesine neden gözlerini sevmediğini soracaktı. Annesinin gözleri de buz mavisiydi. Aynı Siyah gibi. Koltukta tam uyuyacaktı ki kapı bir gürültüyle açılmıştı. Annesi içmişti ve karşısında küçük Siyah'ı görünce,
"Ne istiyorsun küçük sürtük?!"diye bağırmıştı annesi Siyah'a,
"Neden gözlerini sevmediğini merak ettim."demişti masum sesiyle Siyah.
"Çünkü, mavi uğursuzluktur fahişe ve sen "buz mavi"sin!!"demiş ve gece Siyah'ı ölesiye dövmüştü. Ertesi gün yatağından hiç çıkmamıştı Siyah. Babası da onun bu halini gördüğü için işe gitmemiş , onun yanında kalıp ona"Annene kızma, onun suçu yok." demişti. O olaydan 1 hafta sonra Siyah'ın annesi ve babası ayrılmıştı. O zaman Kaan , Hazal ve Mert ile tanışmıştı. Kaan ve Hazal kardeşti. Daha sonra Küçük Kız büyüdü ve karanlık halini aldı. Siyah ve karanlık... Facia... Siyah 7 yaşında piano ya başladı. Ve o günden sonra derdini notalara ve Kaan, Hazal ve Mert'e döktü. Biliyordu ki babası annesine yaptıklarına karşılık hâlâ aşıktı. Ve ölene dek devam edecekti...
Hemen geçmişinde yaşadıklarını silip yaşam odasına gitti. Yaşam odası diyordu çünkü o odada pianosu, kemanı ve yan flüdü vardı. O odada geçmiş , şimdiki ve gelecek zamanı siliyordu. Bir nevi serum görevi görüyordu Siyah'ta müzik. Saat 6:00. Vakti vardı. Yavaş adımlarla kemanının bulunduğu dolaba yöneldi. Bu odayı özel olarak yaptırmıştı. Pianosunun tuşlarından başka beyaz yer yoktu. Yer vermezdi. Kemanını çantasından yavaş darbelerle çıkardı ve sol yanağının altına yerleştirdi. Çalacağı şarkı belliydi. Karayip Korsanlar. Evet , biraz garip geliyor ama Siyah bu şarkıyı kemanla çalmasını seviyor.
Şarkı hızlı olduğu için Siyah bundan garip bir haz alıyordu. Gözü saate kaydı. 6:10. Vakti vardı. Biraz daha içindeki zehri akıtabilirdi. Şarkı bittiğinde yine nazik hareketlerle kemanını yerleştirdi ve odadan çıktı. Yaşam odasının kapısı demirdendi. Öle istemişti Siyah. Hemen odasına geçip banyoda rutin işlerini halletti. Saçlarını kuruttuktan sonra aynada gözlerine baktı. O cümleler gelmişti aklına "Mavi uğursuzluktur..". Gözlerini yumdu. Sonra aynaya bir tane yumruk geçirdi. O da yaptığının farkında değildi. Sonra banyodan çıktı. 5 dakikada üstünü giydi. Makyaj sevmiyordu fakat bir kalemden zarar gelmez diyerek buz mavisi gözlerini daha da belli etmek için kalem çekti. Ayakkabı olarak son aldığı siyah supralarını giydi. Hazırdı. Evin kapısını kitledikten sonra arabasına doğru yol aldı. Bu arabayı seviyordu. Yılların dostu. Yüzünü ukala bir gülümseme kapladı. Radyoyu çalıştırdı. Güzel şarkı yoktu. Bu yüzden kapattı. Çoktan okula gelmişti. Arabasını müsait bir yere park ettikten sonra okula doğru yol aldı.
Okula girdiğinde Siyah'ı Mert , Hazal ve Kaan üçlüsü karşıladı. "Bugün uğraşacağımız bir grup var Lider."demişti Mert. "Yeni geldiler." dedi Hazal. "Ve Beyaz'lar."diye ekledi Kaan. Onlarla karşılaşmak için sabıraızlanıyordu Siyah." Kaç kişiler?"diye sordu Siyah. "Dört."diye hemen yanıtlayıverdi Mert. Ukala bir gülümseme yerleşti yüzüne Siyah'ın." Düello başlasın."dedi Siyah. Okul kapısının önündeydiler. Yön değiştirip Beyaz'ların oraya yürümeye başladılar. Onlar tamamen Siyah'tı. Bankta oturan dörtlü ise tamamen Beyaz.
En önde Siyah, onun yanında Hazal , onların arkasında ise Mert ve Kaan vardı. Hazal ve Siyah karete ve üst düzey tekvando bildikleri için öndeydiler. Ve en hızlıları Hazal ve Siyah'tı. Siyah ve gurubu Beyaz'ların yanına gelince Beyaz'lar hemen ayaklandı. Hepsi neredeyse Siyah boylarındaydı. Siyah en öndeydi ,arkasında ise üçlü duruyordu. Beyaz'lardan gözleri aynı Siyahın ki gibi olan çocuk en öndeydi. Söze Siyah girdi,
"Merhaba Beyaz. Öncelikle şunu söylemeliyim ki , bizimle uğraşmayın. Yoksa kirlenirsiniz."
Bunu söylerken Siyah çok ciddiydi ve karşısındaki çocukta ciddiyetini koruyordu. Çocuk Siyah'ı taklit ederek,
"Merhaba Siyah. Öncelikle şunu söylemeliyim ki, size , sizinle uğraşacağımızı kim söyledi?"
"Bu bir düello teklifi mi? O hâlde , DÜELLO BAŞLASIN !!"
Siyah'ın son sözcüğü demesi üzerine Hazal bileğinden çıkardığı hançeri arkada duran iki kıza salladı ve iki kız yere çivilendi. Hayır, hayır onlar ölmedi. Sadece Hazal keskin bir atış yaparak iki kızın da beyaz tişörtlerinden yere sabitledi. Öndeki çocuk ile Siyah ayrı bir düello yapacaktı. Öndeki çocuğun arkasındaki kas yığını Kaan'a doğru yaklaşırken Siyah ondan hızlı davranıp çocuğu yere sermişti. Tek önde duran buz mavisi gözlü çocuk kalmıştı. Çocuk ciddiyetini bozmamış, soğuk bakışlarını Siyah'a gönderiyordu. O sırada müdür yani Siyah'ın amcası olan Okan Bey, kalabalığın arasından Beyaz ve Siyahların olduğu yere gelmişti. Siyah amcasını görünce adamın yanına hızlı adımlarla gidip kulağına "Herkesi sınıflarına gönder , benim gurubum ve beyazlar hariç. Yoksa olacaklardan sorumlu değilim."demişti. Amcası anlamış olacak ki herkesi sınıfına göndermişti.
Bahçede Siyahlar ve Beyazlar kalmıştı. Beyaz gurubunun lideri,
"Tanıştığımıza memnun oldum. İrem."demişti.
İşte bu kötüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH VE BEYAZ
Mystery / Thriller(SİYAH ve BEYAZ) TANITIM Yıkılmaz duvarların ardındaki Siyah. Ve o duvarların arkasında ki küçük kız... Fakat duvardan sonrası.... Felaket. Koca bir Siyah. Fakat aslında küçükken de böyleydi Siyah. Sessiz ve karanlık. Tehlikeli ve sinsi. Acı diye...