"GEÇMİŞ"

49 4 1
                                    

(SİYAH VE BEYAZ) 4. Bölüm "Geçmiş"

"Tanıştığımıza memnun oldum , İrem."

Sakin ol Siyah... Sakin ol... Ben bu beyazı bir yerden tanıyorum. Ayağa kalktım ve yanına gittim. Sağ elimle çenesinden tutup bana bakmasını sağladım. Gözlerine dikkatlice baktım. Meydan okurcasına... Hayır tanımıyorum. Yüzünü incelemem hoşuna gitmemiş olacak ki kaşları çatıldı. Asıl savaşın zamanı geldi.

"Sana meydan okuyorum."

"Ne konuda?"

"Biraz müziğini konuştur Beyaz."

"Bana Beyaz demeyi kes. Benim bir adım var!"Nefes'in aksine daha sakindi Siyah.
"Düello diyorum?"

"Kabul ediyorum."çocuğun yüzünü iyice inceledi Siyah. Karşısındaki çocuğu biraz şaşırtmanın zamanı gelmişti.

"Şu adının Nefes olduğunu öğrendiğim Beyaz. Benimle gel. " donup kalmıştı Nefes. Şaşırmıştı."Geliyormusun?" Siyah'ın sorusuyla kendine gelmişti. Arkadaşlarına bir şeyler söyledikten sonra Siyah'ın arkasından arabaya bindi. Siyah'ın evine gelene kadar konuşmadılar. Arabadan ilk inen Nefes oldu. Ardından Siyah inip anahtarı kapıda bekleyen kaslı adama attı. Sonrasında rahat adımlarla evin kapısına geldi. Evin anahtarını küçük vestiyere attıktan sonra "Kapıyı kapat ve beni takip et."

NEFES'İN AĞZINDAN

Eve girdiğimde çok şaşırdım. Tamamen siyahtı her yer. "Kapıyı kapat ve benimle gel."kapıyı yavaşça kapattım ve Siyah'ı takip etmeye başladım. Yukarı kata çıktığımızda ilerlemeye devam ettik. Demirden çapılmış bir kapının önünde durduk. "Dön arkanı!"bana emir verilmesini sevmezdim. Arkamı döndüm. "Dönebilirsin Nefes."ismimi ne güzel söylüyor öyle. Neyse... Kapıdan adımımı attığımda her yerin siyah olduğunu , sadece tüm duvarı kaplayan camın önündeki piyanonun tuşlarının beyaz olduğunu fark ettim." İstediğine geçebilirsin Nefes. Ha unutmadan. Ben bu odada piyanomun tuşlarından başka beyaza yer vermezdim."yani bana değerini bil gibi bir şey diyordu. Galiba. Duvarı kaplayan camın önünde ki piyanoya bakmaya başladım. Kararsızdum. "Kararını verdiysen başlayabiliriz. Unutmadan, yanlış nota basan, kaybeder.". Hemen piyanonun önündeki küçük tabureye oturdum. Küçük bir an göz göze geldik. Ve o an gözlerinde ki ışığı gördüm. İkimiz de aynı anda,

"Karayip korsanlar!"

"Karayip korsanlar!"şaşkın bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Şüphe etmeden şarkıyı başlattı. Tam şarkının sonuna doğru geldiğimizde garip bir şey oldu ve yanlış notaya bastım. "Kaybettin."dedi soğuk sesle. "Savaşçı bir ruhun var.". "Ben savaşçı değil , sanatçıyım."bu sözü çok ağırdı. Çok küçükken annemde bana böyle söylerdi." Savaşçı değil, sanatçıyım."dolu gözlerime aldırış etmeden döndüm." İyi değilsin."dedi. "Haklısın."dedim yine aynı şekilde. Kolumdan tutup çekiştirmeye başladı. Odanın içinde görmediğim bir oda daha vardı. Ve... Tamamen beyazdı. "Bu odayı senden ve benden başka kimse görmedi. Görmeni istedim."oda tamamen beyazdı. İrem'in çocukluk resmi olduğunu düşündüğüm resimler ve A4 kağıdına yazılmış uzun cümleler dışında.

"Şu çerçevelendirilmiş A4 kağıtlarını görüyor musun?"

"Evet."

"Onları bana abim yazardı. 13 yaşımdayken odamdan fazla çıkmazdım. Abimde bu kağıtları kapının altından uzatırdı."

"Zormuş." Oysa ki , onun geçmişini bildiğimden , intikam için yanında olduğumdan haberi yoktu.

"Siyah bir hayat defterine sahipsin. Fakat , beyazsın."

"Değilim."yüzünü ukala bir tavır aldı. Sonra bir anda kanı çekildi , buz kesti yüzü. "Sana asıl adımın İrem olduğunu kim söyledi?". Acaba söylemeli miydim? "Adının Cemre olduğunu hatırladığım kız söyledi. Peki benim adımı sana kim söyledi?"gözlerini bana çevirdi. "Zihnini okudum Nefes Hadson."soyadımı bile biliyordu.

"Anlaşıldı Sky."

SİYAH VE BEYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin