Kaan'ın Ağzından,
Kaç saattir hastanedeydik bilmiyorum ama şu kapıdan bir doktor çıkıp iyi bir haber vermezse önüme gelen herkesi döverdim. Çünkü o benim siyahımdı. Ve ben beyazdım. Çünkü o benimdi. Gözümden bir damla yaş aktığını hissettim. 3 kişi yoğun bakım kapısının önünde Siyah'ı bekliyorduk. Normalde oksijen verip gönderirlerdi. Ama ne olduğunu bilmiyorduk. "Yıpratma kendini. O kapıdan canlı kanlı bir Siyah çıkacağını biliyoruz." Dedi Mert endişeli bir ses tonuyla. "Tamam , tamam sakinim."ağlamaktan gözlerimin kızardığını ve şiştiğini hissedebiliyordum. Bunları düşünürken kapıdan doktorun çıkmasıyla hemen yerimizden fırladık.
"Siyah iyimi söyle lan!"adamın boğazına yapışmamla şaşırması bir oldu. "İrem Hanım şu an iyi. Eve götürebilirsiniz." Doktor daha sözünü bitirmeden dalmıştım odaya. Tüm sessizliğiyle yatağa oturmuş bekliyordu. Hemen yanına gittim.. Sarıldım...
İrem'in Ağzından,
Kapı açılmasıyla kafamı çevirdim. Yorgundum. Sessizdim. Kaan gelmişti. Nane kokulu melodim gelmişti. Hızlıca yanıma gelip sıkıca sarıldı. "Bi an sana bir şey oldu diye çok korktum."demişti fısıltıyla. Titrediğimi hissettim. Doktor içeri girip" Sanırım evde yalnız yaşıyorsunuz. Her hangi bir kriz geçirmeniz astımı tetikler. Bu yüzden sizin başınızda beklemesi için lütfen bir yakınınıza haber veriniz. Geçmiş olsun."dedi ve çıktı gitti. Beklemediğim bir şekilde Kaan beni kucağına aldı ve"Gidiyoruz Siyah'ım."dedi. Odadan çıktığımızda Hazal ve Mert bize bakarak gülüyorlardı. Kaan "Gidiyoruz." demesiyle hareketlendik. Bu hafta konser vardı. Of. Sinirlerimin hareketlendiğini hissettim. Yüzümü nane kokulu melodimin tişörtüne gömdüm ve o ferah kokuyu içime çektim.
Evdeydim ve benim başımda Kaan bekliyordu. Ona odasını gösterdikten sonra kendi odama geçtim. Uyumaya hazırlanmıştım ki. Gök gürledi ve yağmur yağmaya başladı. Olamaz, küçüklükten gelen bir şeydi ve ne zaman yağmur yağsa bende ağlardım. Bunu sadece Kaan , Mert ve Hazal biliyordu. Çünkü çocukken onların yanında ağlardım yağmur yağdığında. Göz yaşlarım hıçkırığa dönüşmek üzereyken kapım açıldı ve o nane kokusunu her hücreme kadar hissettim.
"Korkma. Ben buradayım."
"Buradasın."
Ağladığımı sadece 3 kişi görmüştü. Tabi ki Kaan , Mert ve Hazal. Tam kalkacaktı ki kolundan tutup "Gitme."dedim fısıltıyla. Kalmasına ihtiyacım vardı. Şaşırdığını hissedebiliyordum. Ağlamam şiddetlenip hıçkırığa dönüşmüştü. Ani hareketlerle beni duvar kenarına doğru ittirdi ve yorganın altına girdiğini hissettim. Kaslı kolların beni sardığını hissettim ve bende ona sarıldım. Tişörtünü çıkardığı için sıcak vücudunu hissedebiliyordum. "Hadi, uyu artık. Bugün çalışma yapamadık. Yarın yapmamız gerek Aslan." Ne? Aslan mı? Arada derdi böyle garip şeyler ama Aslan ne ya. "Iyi geceler."dedim sadece ve beni benden alan lacivert gözlerde ki parıltıyı gördüm. "Iyi geceler."dedi o da fısıltıyla. Aşık mı oluyordum?Bilmiyorum. Olabilirmiydim? Bilmiyorum. Bunları düşünürken nane kokusunun içinde kayboldum.
İkinci bölüm hemen geldi. Çünkü zaten hikayenin tamamı hazır. Yarında girebilirsem 1 bölüm yayınlarım.
-Aşırı tatlı yazarınız. ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH VE BEYAZ
Mystery / Thriller(SİYAH ve BEYAZ) TANITIM Yıkılmaz duvarların ardındaki Siyah. Ve o duvarların arkasında ki küçük kız... Fakat duvardan sonrası.... Felaket. Koca bir Siyah. Fakat aslında küçükken de böyleydi Siyah. Sessiz ve karanlık. Tehlikeli ve sinsi. Acı diye...