HİÇBİR ŞEY YOKMUŞ GİBİ

15 2 0
                                    


-Günaydın gençlik!  Hadi herkes kalksın bakalım!
-Günaydın. Ben kahvaltıyı hazırlamam haberiniz olsun.
-Allah'ım yaa. Bazen kardeş olup olmadığımızı sorguluyorum. Ben bu kadar enerjikken sen nasıl bu kadar üşengeç olabilirsin?!

Onların didişmelerini gülerek izliyorduk.

-Çay bende.
-Biz de Sevim ile masayı kurarız! Değil mi KARDEŞİM!
-Tamam abla!
-O zaman Güneş domates ve salatalığı doğra. Sevgi paketleri açsın. Ben de gerisini ayarlarım.
-Anlaştık o zaman.

Ben çayı koydum diğerleri çalışıyordu. O sırada Güneş yanıma geldi.

-Abla benim karnım çok ağrıyor.
-Dur ablacım annemi arayayım.

Çalıyor...

-Anne günaydın! Güneş'in karnı ağrıyor. Ne yapayım.
-İlaç koymuştum çantanıza onu ver. Ayaklarını da sıcak tutsun. Bir de dinlensin. 
-Tamam anne.
-Yavrum erken gelseniz. Aklım sizde.
-Tamam anne zaten erken dönecektik. Proje falan var, Özlem'in de işleri varmış.
-İyi yavrum dikkat edin.
-Siz de annem.
-Güneş ilaç çantası nerde?
-Arabadaydı.
-Tamam sen çantandan kalın çoraplarını giy. Uzan ben de ilaç vereceğim.
-Tamam.

YARIM SAAT SONRA

-İyi misin Güneş?
-İyiyim Ezgi abla. Biraz karnım ağrıdı.
-Kesin ondandır Güneş. Asla işten kaçtığın için değil!

Sevim'in bu lafına Ezgi dışında hepimiz güldük.

-Burada esprileri ben yaparım ve sadece benim esprilerime gülünür!
-Abla içimden bir ses beni kıskandığını söylüyor.
-O sese söyle beni kendine bulaştırmasın.

Onlar didişirken biz de toparlandık. Yol boyu uyudum. Bir ara kahkaha sesleri duyar gibi oldum ama uykum ağır bastı. Eve gelince üzerimi değiştirmek için odama çıktım o sırada Güneş'te odasına geçip uyudu. 

-Kızım bir sıkıntı oldu mu?
-Sadece karnı ağrıdı. Başka bir şey olmadı anne.
-İyi. Aç mısın yavrum?
-Yani ev çikolatalı bir şeyler kokuyor. Varsa yerim.
-Hayvanlar nasıl avlarının kokusunu alıyorsa bu da öyle çikolata kokusunu alıyor.
-Sevdiğini bu kadar belli etmesen mi abi?! Hem sen ne zaman gidiyorsun?
-Aşk olsun Özgür. Ben de mi gideyim?
-Yenge vallahi senin için demedim. Zaten sen dedim siz demedim ki.
-Allah Allah! Ben nereye karım oraya bilmiyor musun bunu?!
-O zaman mecbur sana katlanacağım abi. Yengemden ayrılmaktan iyidir.
-Aman Allah'tan yengesi var!
-Abi bence biz seni küçükken az sevdik ondan böyle ilgi manyağı oldun.
-Olabilir aslında. Bak şimdi.

Hah abimin suratında böyle bir tebessüm olduysa kesin iş çevirecek.

-Anneee! 
-Efendim oğlum?
-Bir gelir misin?

Bir yandan tatlımı yerken bir yandan da abime gülüyordum.

-Efendim?
-Anne siz beni neden sevmediniz? Ben üvey miyim yoksa?!
-Oğlum o nasıl söz?! Biz seni niye sevmeyelim?
-Bilmem ! Özgür ve Güneş'e bak, onları ne kadar çok seviyorsun. Beni hiç sevmiyorsun. Onları dizinde yatırıyorsun. Ama ben evlendiğimden beri beni bir kere bile dizine yatırıp saçımı okşamadın.
-Anne bu oğlun var ya! Tam bir sevgi arsızı.
-Olamaz mıyım? Allah Allah he sen karışmasana benim annemle aramdaki konuşmaya!
-Tamam tamam sustum.
-Anne beni de dizinde yatırır mısın?
-Gel çocuk adam gel gel!
-Anne ne oluyor?

Güneş gözleri hafif açık haliyle olanları anlamaya çalışıyordu.

-Güneş  sence ne olmuş olabilir?
-Bence abim yine sevgi pıtırcığı oldu.
-Aynen öyle. Bildin.
-Bak bak. Anne duydun değil mi bana neler diyorlar abla kardeş. 

Tatlım çoktan bitmişti hep birlikte oturma odasında oturmuş abimin komikliklerini izleyip bir yandan da gülüyorduk.

-Ne oluyor bakalım burada?
-İşte işçi arı da geldiii!
-İşçi arı mı?
-Abi sen yengeme anlatmadın mı?
-Anlatmadım. Sen de anlatma.
-Neyi?

Herkes hep bir ağızdan ''ANLAT ANLAT'' diye bağırıyordu.

-Hemen anlatıyorum. Bak şimdi yenge biz küçükken hep birlikte oynayacağımız bir oyun arıyorduk. Ondan sonra bir oyun bulduk. Abim ayı ben ayı avcısı oldum. Güneş'in saçları sarı olduğu için bal olsun dedik.
-Oğuz'un ayı olduğu yerde kaldım.

Yengemin söylediğiyle hep birlikte güldük. Abim ise bana öldürücü bakışlar atıyordu.

-Güneş bal olunca anneme kraliçe arı dedik. Çünkü o ne olursa olsun kovanı ve balı korurdu. Babam da işten arta kalan vakitlerde bizimle oynuyordu. Onun için o da işçi arı oldu. Ben abimi vurup bal ı almaya çalışıyordum. Abim beni atlatmaya çalışıyordu. Babam ve annem de Güneş'i koruyorlardı. Ama asıl komik olan kısmı bu değil tabii ki. Anne fotoğraflar nerede?
-Özgür bak seni elime geçirirsem...

Abim ayağa kalkmış belli ki beni yakalayacaktı ki yengem lafını kesti;

-Oğuz lütfen bak çok merak ettim.
-Off... Tamam.
-Helal olsun yenge ayı Oğuz'u dize getirmeyi başardın.
-Kaşınma istersen.
-Fotoğraflar bizim odada.

Koşarak odaya çıktım. Fotoğrafları aldım ve yine koşarak aşağı indim. Fotoğrafları gösterince hep birlikte gülmeye başladık. Abimin ayı kostümü ile çekilmiş fotoğrafları, benim  giydiğim benden on kat büyük yelek, anne ve babamın arı kostümü, Güneş'in sapsarı kıyafetleri ve sarıya boyanmış yüzü tam bir komediydi. Akşama kadar sohbet ettik. Akşam da yemek yedik ve herkes odasına çekildi. Güneş'in tebessümü gün boyu yüzünden silinmedi. 

Her şey o kadar çabuk düzeldi ki birazcık tedirgin oldum. Dua ettim gece boyu. Güneş kanser. Ama hiçbir şey yokmuş gibi. Bütün bunları düşünürken uyuya kaldım.


Umut Var Mı? {Ara Verildi} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin