Yuu dönem ortasında okul değiştirmenin verdiği gerginlikle beraber yeni okuluna ilerlerken onu rahatlatan tek düşünce arkadaşı Yoichi'nin de orada okumasıydı. Sırtında taktığı çantanın ağırlığından dolayı kendi kendine söylenerek ilerlerken okulun geniş bahçesine girmişti. Bakışları önü hariç her yerde gezerek etrafı incelerken çarptığı bedenden ötürü sendeledi. Belini saran kolun da yardımıyla dengesini sağladığında bakışları kendisini saran çocuğa kalktı. Sarı saçları alnına dökülen ve okyanus mavisi gözlere sahip olan oğlan da kendisine şaşkınlıkla bakıyordu. Hızla kolunu çekip bir adım geriledi ve bakışlarındaki şaşkınlığı yok edip duygusuz bakışlarını Yuu da gezdirdi Mika. Yuu çatık kaşlar ve sinirle sıktığı yumruğuyla sarışına bakıyordu. Çoğu göz ikiliye döndüğünden ötürü kızaran Yuu sinirle derin bir nefes verdi.
"Önüne baksana be!"
Yuu her zamanki gibi asabi ve insanlardan nefret eden tavrını takınıp sarışının yanından okulun girişine ilerledi. Mika şaşkınlıkla hafifçe araladığı dudakları be büyüttüğü gözlerle kendisine söz hakkı vermeyen oğlanın arkasından bir süre bakıp önüne döndü. Omzuna atılan kol ile sendelerken kim olduğuna bakmaya gerek duymadan gözlerini devirerek konuştu.
"Lacus."
"Doğru cevap! Dersimiz ne biliyor musun Mika?"
"Mate-"
"Dııt! Yanlış cevap. Yeni öğrenci gözlemleme dersi. Sınıfımıza yeni biri geliyormuş! Sence güzel midir?"
"Kendi iyiliği için umarım değildir." dedi Mika daha demin ki genci düşünürken. Sadece aklına takılmıştı. Sorunlu bir tip olduğunu düşünüyordu. Düzgün bakma bile fırsatı bulamamıştı. Lacus'un da kolunun etkisiyle sınıfa yöneldi. Küçük sohbetlerle beraber sonunda sınıfa girdiklerinde çoğu kişinin gözü sınıfın en sakin ve sessiz çocuğu olan Yoichi'nin yanında oturan oğlandaydı. Bir yandan yeni olduğundan dolayı dikkat çekerken, aynı zamanda masanın üzerine attığı ayakları da dikkat çekiciydi. Ama çoğu kişi bunlar yerine Yuu'nun güzelliğine bakıyordu. Uzun bacakları, siyah saçları, açık ve kusursuz teni ve yeşil gözleriyle beraber kiraz rengindeki dolgun dudakları... kesinlikle dikkat çekiciydi.
"Sanırım yeni çocuk bu." dedi Lacus Mika'nın kulağına fısıldayarak. Sarışın oğlan yeni çocukta gözlerini gezdirirken çatık kaşlarla beraber yeşil gözlerin kendisine dönmesiyle Yuu'nun kaşları iyice çatıldı. Ayaklarını masadan indirip dik hale geldi ve işaret parmağını sarışına salladı.
"Sen..."
Mika hâlâ kendisine bakıyorken neredeyse liselilerin en yakışıklısı olan Mika ve yeni çocuğun arasında geçen bakışma herkesin dikkatini çekti. Okyanus mavisi kendisinde geziyorken Yuu konuyu uzatmamaya karar vererek önüne döndü ve bıkkın bir nefes verdi. Daha ders başlamamasına rağmen sıkılmıştı. Bakışlarını Yoichi'ye çevirdi ve kendisinden beklenilmeyen içten bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.
"Yoichi, seni gerçekten özlemişim."
"Bende Yuu-kun."
İkisi sarıldıkları sırada Mika ve Lacus onların arkasındaki sırada her zamanki yerlerini aldılar. Bunu fark eden Yuu rahatsızca kıpırdandı ve başını Yoichi'nin omzundan kaldırıp biraz geri çekildi. Yoichi de geri çekildi ve gülümsedi. Yuu bakışlarını önüne çevirdi ve eline aldığı kalemle oynamaya başladı. Sınıftan çıkan uğultudan dolayı kaşları çatıktı Yuu'nun. Bu okuldaki öğrencilerin dersler yerine eğlencelerine odaklandıklarını görmek zor değildi. Sınıfta uçuşan kâğıt uçaklar, öpüşen öğrenciler, düzeni bozulmuş sıralar... Yuu böyle okullara alışıktı fakat üzerinde hissettiği bakışlardan ötürü rahatsız olmuştu. Yuu burada rahatlıkla eşcinsellerin de olduğunu anladığında dayanamayarak bağırdı.
"Bakmasanıza be!"
Üzerine gözlerini dikmiş olan öğrenciler önlerine dönerken Yuu dirseğini masaya dayadı ve çenesini de eline yasladı. Öylece beklediği sırada üzerine düşen gölge ile bakışları kalktı.
"Demek yeni çocuk sensin."
Yuu yüzündeki alaylı gülümseme ve birine sataşacak olmanın verdiği keyifle ayağa kalkıp kendisinden birkaç santim uzun olan gence baktı.
"Evet. Ve sende," derken duraksadı ve önündeki oğlanın arkasındaki dört kişiye bakıp yeniden açık mor saçlara sahip olan gence döndü.
"Muhtemelen kendisini havalı sanıp takipçileri olan klişelerden birisin."
Ferid'in kaşları hızla çatılmıştı. Son sınıflarda olan, gerçekten yakışıklı biriydi kendisi. Duyduğu sözcükler üzerine sakinliğini korurken bir adımla kendisinden iki yaş küçük olan Yuu'yla arasındaki mesafeyi kapatıp bir eliyle çenesini kavradı siyah saçlı oğlanın. Yuu hızla geri çekilmeye çalıştığında kalçasını sıraya çarpmıştı. Sınıftaki bazı kızlar kendi yerlerinde delirirlerken Ferid bir bacağını siyah saçlı oğlanın bacakları arasına yerleştirip üzerine eğildi.
"Çekilsene pislik!"
"Klişe ha?"
Yuu çenesindeki eli tutup indirdi ve ellerini karşısındaki bedenin göğsüne yerleştirip ittirmeye çalıştı. Yine de Ferid fazla güçlüydü. Mika da sınıfın geri kalanı gibi olacakları izliyorken Ferid siyah saçlı oğlanın yüzüne iyice yaklaştı. Burnunu Yuu'nun yanağına sürterek kulağına geldi ve yüzündeki sırıtışla fısıldadı.
"O halde senin burada bana ait olmanı sağlayayım mı, ne dersin?"
"Bunu derim!" derken Yuu hızla dizini Ferid'in hassas bölgesine geçirdi. Ferid acıyla inleyerek geri çekilirken arkasındaki sıraya çarptı ve bakışlarını tavana çevirip bür daha inlememek adına kendisini kastı. Birkaç kişi yerinde kıkırdarken daha çok şaşırmış yüzler vardı. Bazıları ise telefonlarını çıkarmış anı ölümsüzleştiriyorlardı. Mika şaşkınlıkla olanları izliyorken Yuu boğazındaki kravatı biraz gevşetti ve sırasına bir şey olmamışçasına geri oturdu. Artık bunlara o kadar alışmıştı ki, ona günlük bir olay gibi geliyordu. Sanki uyumak gibiydi, her gün olunca tabii... Ferid çattığı kaşlarıyla kendisini takmayan gence dönüp hızla sıranın yanına geldi ve yeşil gözlünün yakalarını tutup kendisine bakmasını sağladı. Yumruk yaptığı elini siyah saçlı oğlanın yüzüne geçirecekken elini durduran el ile kaşları iyice çatıldı. Elini durduran ise Mika'dan başkası değildi.
"Uzatma, Ferid."
"Mika... karışma!"
"Bence de! Senden yardım isteyen olmadı!"
Yuu da sinirli bakışlarla sarışına döndüğünde Mika şaşkınlıkla ona döndü.
"Kesinlikle tanıştığım en garip insansın."
"Henüz tanışmadık, Mika."
"Ama ismimi biliyorsun, Yuu-chan."
"Sen, nasıl-"
Yuu Yoichi'nin kendisine seslendiğini hatırladığında başını salladı ve önüne döndü. Yakasındaki eli ittirmeyi de atlamamıştı tabii. Yoichi olanları şapşal şapşal izlerken Ferid elini çekip sinirden kızarmış yüzüyle Yuu'ya baktı.
"Yuu... demek ismin bu..."
Yuu yapmacıktan gülümseyip bakışlarını Ferid'e çevirdi ve gözlerini mor saçlı oğlanda gezdirdi.
"Bir daha yaparsan, bende bir daha yaparım Ferid-chan."
Yuu ismin yanına getirdiği eki vurgulayarak konuştuğunda Ferid'in yüzünde bir sırıtış oluştu. Kendi kravatını biraz gevşetip üzerindeki tozları eliyle silkelerken adımlarını sınıfın çıkışına yöneltti. Kapıya yavaş adımlarla ilerlerken arkasını dönmeden konuştu.
"Yaptığın sadece seni daha çok istememe sebep oldu, Yuu-chan. Görüşeceğiz."
☘︎︎ ☘︎︎ ☘︎︎
Merhaba sevgili okurlarım, yeni bir mikayuu ile karşınızdayım.
İstemeden kafiyeli oldu lan. Her neyse. Umarım kitap tutar, yani emin değilim. Bana göre fazla normal bir kitap olacak gibi. Biliyorsunuz aksiyonlu ve olaylı şeyleri seviyorum, ama bu kitapta normal iki öğrenci olacaklar. Yine de tabii ki olaysız olmayacak. Ne kadar yazarım bilmiyorum fakat çok uzatmayacağım.
Her neyse, umarım seversiniz~!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
loveless || mikayuu
FanfictionUYARI: YETİŞKİN İÇERİK (+16) ve ARGO. ☘︎︎ ☘︎︎ ☘︎︎ Yuu hayatı boyunca kendisini seven ebeveynlere rağmen değersiz ve sevgisiz gibi hissetmişti. Gerçek ailesinin kendisini bıraktığı gerçeğinin verdiği acıyı yıllar boyunca içine atıyorken, bir anda ha...