Yuu sabah bir süre kravatıyla cebelleştikten sonra sonunda hazırlanabilmiş ve yurttan çıkmıştı. Kısa ve sessiz bir yürüyüşün ardından okula girdiğinde üzerinde durmadan bakışlar hissediyordu. Sınıfın yolunu tutmuş, ilerlerken çarptığı birinden dolayı sendeledi fakat kendi dengesini kurup hızla düşmekte olan kızın belini sardı ve düşmesini engelledi. Tanımadığı kız kızarmış yanaklarla kendisine bakıyorken koridorda yürüyen herkes gibi bu Mika'nın da dikkatini çekmişti.
"Ö-Özür dilerim."
"Sorun değil."
Yuu karşısındaki kızın dengesini kurmasına yardımcı olduktan sonra kollarını kendisine çekti ve bir süre baktıktan sonra yanından geçip gidecekken kızın kolunu tutmasıyla durmak zorunda kaldı. Mika ise tamamen 'sorun değil' sözünde kalmıştı. Aklına ilk karşılaştıkları zaman geldi.
"Önüne baksana be!"
Aklından geçen sözlerle şimdiki sözlerin arasında bir hayli fark vardı. Kız hafifçe kızarmış yanakla utanarak elini çekti ve konuştu.
"Benimle çıkar mısın Yuu-kun?"
Yuu'nun yanakları hızla kırmızıya bürünürken sorunun ani gelmesiyle afalladı. Geri adım atıp gözlerini şaşkınlıkla adını bile bilmediği kızda gezdirdi.
"N-Ne?"
"Oi! Benimle de çık Yuu!"
"Benimle de!"
Koridordaki kızların sesi arttığı sırada Mika sinirden kıpkırmızı olmuş yüzüyle olanları izliyorken Yuu'nun kıpkırmızı olma sebebi ise utançtı. Üzerine çullanan kızların arasından sıvışarak sınıfına girdiğinde derin bir nefes verdi ve eliyle alnındaki ter damlacıklarını sildi. Sırasına ilerlerken aslında Mika'nın oturduğu yerde Yoichi'nin olduğunu görmesi kaşlarını çatmasına sebebiyet verdi.
"Yoichi?"
"Ah, Yuu-kun. Sen bugünlük Mika ile otursan sorun olmaz değil mi?"
"Tabii ki sorun olur. Çünkü bir âşık gibi gece boyu kendime onu düşünme diyerek onu düşündüm ve şimdi yanın oturursam her şey daha kötü olacak."
"Sorun olmaz Yoichi. Yani, ne sorun olabilir ki değil mi? Hiç sorun olmaz!"
Yuu kendi kendine işi batırarak her zamanki yerine oturdu ve çantasını sandalyeye takıp kitaplarını çıkardı. O sırada sınıfa giren sarışın adımlarını sırasına yönlendirdiğinde yerinde başkasının oturduğunu görmesiyle duraksadı. Aralarında geçen kısa bir konuşmanın ardından Mika Yuu'nun yanındaki yerini aldı ve çantasını sandalyesine taktı. Bakışları arada yanındaki yeşil gözlüye dönse de onun kendisine bakmadığını görüp önüne dönüyordu. Mika sabah gördüklerinden dolayı anlamsız derecede morali bozuk hissediyordu. Elindeki silgiyle oynayıp durduğu sırada üzerine düşen gölge ile bakışları yukarı kalktı. Tepesinden kendine bakan kişiye döndüğünde hızla gözlerini devirdi.
"Ne istiyorsun Krul?"
Sandalyede oturduğunda bile sadece birkaç santimetre uzun olabilen bu kız ortaokul son sınıfına gidiyordu. Ve onun Mika'ya olan aşkını herkes bilirdi. Krul çatık kaşlarla sarışının yanındaki oğlanı süzdü. Yuu ise dikkatini ona vermemiş, önündeki kitapla uğraşıyordu.
"Neden onunla yan yanasın Mika? Yoksa beni aldatıyor musun?"
Yuu olduğu yerde kırmızı rengine dönerken sınıftaki herkes susmuş, ölüm sessizliği hakim olmuştu. Her bir öğrenci merakla cevap bekliyorken Yuu ayağa kalktı ve kaşlarını çatıp işaret parmağını tehditkârca Krul'a salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
loveless || mikayuu
FanfictionUYARI: YETİŞKİN İÇERİK (+16) ve ARGO. ☘︎︎ ☘︎︎ ☘︎︎ Yuu hayatı boyunca kendisini seven ebeveynlere rağmen değersiz ve sevgisiz gibi hissetmişti. Gerçek ailesinin kendisini bıraktığı gerçeğinin verdiği acıyı yıllar boyunca içine atıyorken, bir anda ha...