9.bölüm

11 1 0
                                    

Attığı konumu takip ederek evi bulmaya çalışıyordum.Çok uzak mesafede olmadığı için taksiye binmemiştim.Hem çok heyecanlıydım. Yavaş yavaş gidip heyecanımı azaltmaya çalışıyordum.Lise bitene kadar orda olacağını söylemişti.Erkenden gelmesi beni hem mutlu edip hem strese sokmuştu.

Çünkü artık beni biliyordu ve ne zaman onu görsem kalbim hızlı hızlı atacaktı.Şu an bile elim ayağım titriyor.Beynim"geri dön Efsun"çağrısı yapıyordu.Bu sefer bu çağrıları dinlemeyip sevdiğime gidecektim.Durmadan gözlerine içine bakıp gülümseyecektim.Sevgimi hissetmesini sağlayacaktım.Kendini yalnız hissetmemesini söyleyecektim.

Ben kendi kendime söz verirken evi bulmuştum bile.Siyah demir kapıyı aralayıp etrafa göz gezdirdim.Dubleks bir evdi.Bahçesi çok geniş olmasa da şirindi.Her tarafta saksılar ve duvara dayanmış masa vardı.İçeri girip girmemek arasında kalmıştım.Hala geri dönme şansım vardı.Ama bunca yol gelmişken geri dönmek hem bana hem ona ayıp olurdu.Saçlarımı geriye atıp içeri yavaşça adım attım.Ellerimi arkadan birleştirip etrafa bakıyordum.Gözlerim Nihat'ı arıyordu.Arka bahçeye doğru yürüdüm.

Kulübenin önüne geldim.Burda yoktu.Acaba nereye gitmişti?Meraklı gözlerle etrafa bakmaya devam ettim.Belki bir anda işi çıkmış olabilirdi ya da kulübeye bir şeyler almaya gitmiş olabilirdi.Her ihtimali göz önünde bulundurmak gerekiyordu.Eğilip kulübeye baktım.Boyası yarım kalmıştı.Yerlere bakıp boya kutusunu aradım.Devam edebilirdim.Çantamı boynumdan çıkarıp demirliklere astım.Kollarımı sıvazlayıp fırçayı boyaya bandım.Yavaş yavaş boyamaya başladım.

Bordo rengine boyuyordu.Önüne kurşun kalemle çizilmiş Şiva yazıyordu.O taraflara dikkat ederek boyamaya devam ettim.Yere oturup kulübeyi kendime yaklaştırdım.Nerdeydi Nihat acaba?Çünkü ben kulübeyi boyama işini nerdeyse bitiriyordum.Saçlarım önüme düşerken kafamı geri atıyordum.Ellerime boya değdiği için saçlarıma dokunamıyordum.Sürekli önüme düşmesi beni çok rahatsız etmişti.Saçlarımı bilereklerime sürterek geriye atıyordum ki bir anda saçlarımda ağırlık hissettim.

Hemen kafamı arkaya çevirip kimin dokunduğuna baktım.Nihat'tı.Eğilip elindeki tokayla saçlarımı tutuyordu.Gözlerinin içine baktım."Rahat dur da saçlarını toplayalım."dedi.Hiçbir şey demeyip önüme döndüm.Saçlarımı toplamasına izin verdim.

"Ben de toka vardı.İstersen verebilirim."

"Ben de var."

Olduğunu biliyordum.Sadece sormak istemiştim."He!Çok güzel oldu."Başımı eğdim.Elimdeki fırçayı boya kutusunun içine bıraktım."Teşekkür ederim."diye fısıldadım."Ne demek."Çakmak sesi duymuştum.Sigara yakmıştı.Çok sigara içtiğini biliyordum.İçine çekişini duyabiliyordum.Nefesini saçlarıma doğru üflediğini anlamıştım.Başım hala eğikti.Boya kutusundan fırçayı alıp boyamaya başlamıştı.Kafamı kaldırdığımda yanıma biraz daha yanaşıp yere oturmuştu.Hem boyayıp hem sigara içmeye devam ediyordu.

Sigarayı içine çekerken gözlerini kısıyordu.Onu hiç bu kadar yakından izleme fırsatım olmamıştı.Nefesini saçlarımda hissetmemiştim.Gözlerinin içine bakamamıştım.Ben bunları yapamazken o başka bir yere taşınmıştı.Şimdi ise burdaydı,tam yanıbaşımdaydı.

"Yardım edecek misin?Bitmezse kahve ısmarlayamam."

"Ismarlamana gerek yok bence."Başını benden tarafa çevirip gözlerimin içine baktı.Sigarayı dudaklarının arasın götürürken gözlerini kıstı.İçine çekerken sigaranın ucunun nasıl yandığını izledim.Dumanını üflerken gözlerimi hafifte olsa kıstım."Şartlar böyleydi.Sen bana yardım edeceksin ben de sana kahve ısmarlayacağım."

"Bana burda ısmarlasan olur mu?"Bahçe çok güzeldi çünkü.Burda kahve içmeyi çok isterdim."Fark etmez.Sen boyamaya devam et ben içerden yatağını getireyim."Fırçayı bana uzattı.Fırçayı alıp boyamaya devam ettim.O da oturduğu yerden kalkıp kapıya doğru yürüdü.Şiva yazan yeri siyaha boyadım.O da kulübenin alt kısımlarını yapıp kurumaya bıraktık.Ön tarafa geçip oturumamı istedi.

5 dakika sonra elinde iki fincanla gelip birini benim önüme birini de kendi önüne bırakıp sandalyeye oturdu.Cebinden sigara paketini çıkartıp içinden bir dal aldı.O sigarasını yakarken ben de etrafa bakıyordum."Burası çok güzelmiş."Başını sallamakla yetindi."Bahçesi çok şirin ve çiçekler çok güzel."Tekrar başını salladı.Konuşmaya niyetini yoktu belliki."Ne zaman geldin İstanbul'a?"

"2 gün oluyordur."

"Yaz tatili boyunca burda mı kalacaksın?"

"Bilmem."Dudaklarını büzdü.Umarım hep burda kalırdı.Ne kadar her zaman yanımda olmasa bile sokağa çıktığımda onunla rastlaşacağımı bilmek beni mutlu ediyordu.Yanından geçtiğimi fark etmeyecekti belki de.Ama ben eve gittiğimde onun benim yanımdan geçişine deli olacaktım.

"Nerde oturuyorsun?"Kendi düşüncelerimden sıyrılıp Nihat'a baktım.Sandalyeme yaslanıp"buraya 20 dakikalık uzaklıkta."Başını onaylarcasına salladı."Ailenle mi yaşıyorsun?"

"Evet.Tek çocuğum.Bizim böyle bahçemiz yok ama çok güzel terasımız var.Bir gün gelirsen gösteririm.Tabi sen de istersen.Zorlamıyorum seni.Yanlış anlama."Yine çok konuşmaya başlamıştım.Benim bu halime gülümsemişti.

Kahvemden yudumladım.Nerde susacağım bilmeliydim.Çok aptal gözüküyordum."İsterim tabi gelmeyi."Gülümsedim.Kahvemi içmeye devam ettim."Şey,Şiva nerde peki?"Hiç ortalıkta görmemiştim.Hem merak ediyordum."Annem gezmeye çıkarmıştı.Şimdi gelirler.He,bak lafın üstüne geldiler."Arkamı dönüp demir kapıya baktım.İçeriye elinde tasmasını tutan Nihat'ın annesini tahmin ettiğim kadın girdi.Şiva direkt Nihat'a koşup zıplamaya başlamıştı.

Ayağa kalkıp kadının gelmesini bekledim.Kadın nihayet beni fark edince kaşlarını çatmıştı.Bir Nihat'a bakıp bir bana bakıyordu.Yanımıza yaklaşıp Nihat'ın başına dikildi.Ben hala ayakta gülümseyip kadına bakıyordum."Kim bu güzel kız,Nihatcığım?"

Nihat eliyle beni gösterip"Mia."dedi.Ben elimi uzatıp"Efsun"diye düzelttim.Kadın elimi sıkıp gülümsedi."Adaşız.Benim adımda Efsun."

"Sizinle tanıştığıma memnun oldum."Kibarlıktan sizli konuşuyordum.Aşırı heyecanlıydım.Umarım salak saçma konuşmazdım."Kim oluyorsun peki?"Hala yüzünde takındığı gülümsemesi vardı.Yaşı baya ilerlemiş olsa da kırışıklıkları pek yoktu.Hatta yaşına göre baya güzel ve dinç gözüküyordu."Ben mi?Arkadaş."Demekle yetindim.

"Kız arkadaşım."Direkt Nihat'a baktım.Böyle bir şey demesine çok şaşırmıştım.Dirseklerini sandalyenin kollarına dayamış yüzüme bakıyordu.Hiç bozuntuya vermeden"kız arkadaşıyım."diye tekrarladım.

"Ya,demek sevgilisiniz.Nihat'ın neden buraya geldiği belli oldu.Demek seni görmek için gelmiş."

"Alakası bile yok.Babam evden kovduğu için geldim."Aynı soğukkanlılıkla konuşmaya devam etmişti.Annesi yapmacık bir gülümseme takınıp yüzüme baktı."Oğlum,kızın yanında böyle konuşmasan hani."Nihat hiç oralı olmuyordu.

"Ne?Yalan mı?Hem o da biliyor bunu?Alınmaz."Halbuki çabuk kırıldığımı biliyordu.Sandalyeme oturup arkama yaslandım.Başımı öne doğru eğdim.Tırnaklarımla oynamaya başlamıştım.Halbuki gerçeği söylemişti.Bu kadar üzülmemeliydim buna.Keşke gerçek olsaydı.Keşke benim için gelseydi.Aynı hislere sahip değildik.Benden hoşlanmıyordu.Ne kadar benden hoşlanmasa bile beni buraya çağırması mutlu etmişti.Onu görmediğim zamanların hatrınaydı belki de.

Hiç bozulmamış gibi doğruldum."Sevgili değiliz.Kız arkadaşayım.Arkadaş."Nihat'ın bir önceki söylediklerine karşı söylemiştim.O da belki arkadaş iması yapmıştı da ben sevgili gibi anlamak istemişimdir.Ne de olsa Nihatla olan tüm düşüncelerim aşka çıkıyordu.

"Ha,ben sizi sevgili zannetmiştim.Neyse kahvelerinizi soğutmayayım.Görüşürüz Efsun."Gülümseyip başımı salladım.Etrafı sessizlik bürünmüştü Nihat'ın annesi gidince.Ne o konuşma başlattı ne de ben.Telefonumun ekranından saate baktım.6'ya geliyordu.Eve gitmeliydim.Zaten Nihat'ın ağzını bıçak açmıyordu.Tek derdi sigaraydı.Sanki onunla konuşuyor gibiydi.Sürekli gözü elinde yanmayan daldaydı.

"Neyse,saat de geç oldu.Kalkayım."Sandalyeden kalkıp omzuma çantamı taktım.O da ayağa kalkma zahmetinde bulunmuş bana bakıyordu.Ellerini pantolonun ceplerine sıkıştırdı.O kadar iyi gözüküyordu ki gözlerimi ondan çekmek istemiyordum.Dış kapıya kadar benimle yürüdü.Arkama dönüp"teşekkür ederim kahve için"dedim."Ne demek!Kulübe için de ben teşekkür ederim."

"Rica ederim.Görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz."

Sana Ev Diye BakmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin