Jimin's POV
Taehyung evden ayrıldıktan sonra yanıma Yoongi gelmişti.Tek yaptığı uyumak olmasına rağmen,bana eşlik etmek için evinden ve yatağından isteyerek ayrıldığını bilmek beni mutlu ediyordu.
Tae eve döndüğündeyse bizim için akşam yemeği hazırladı ve ikiside gece yarısı yardıma ihtiyacım olursa diye geceyi benimle birlikte geçirmeye karar verdi.
Nihayet sabah olduğunda, kendimi çok daha iyi hissediyordum. En azından onlar bana yardım etmeden evin içinde tek başıma yürüyebiliyordum.
(veya tam anlamıyla gevşebilmiştim)."Jimin biz şimdi gitmeliyiz.Yoongi gece boyunca müzik ekipmanı almaya gitmem için beni rahatsız etmekten asla vazgeçmedi," deyip gözlerini devirdiğinde buna kıkırdadım.
"Seni duyabiliyorum!" Yoongi mutfaktan bağırdı ve birkaç saniye sonra Taehyung, söz konusu omega tarafından yere devrildi.
"Elbette gidebilirsiniz. Dün benimle ilgilendiğiniz için çok teşekkür ederim." diyerek onları ön kapıya kadar geçirdim.
Arabaya bindiklerin de Yoongi "Endişelenme Jiminie bir şeye ihtiyacın olduğunda sadece bizi ara tamam mı?"dediğindeyse başımı salladım.
Onlar gittikten sonra kapıyı kapattım ve evi temizlemeye başladım. Yapmak zorundaydım çünkü kızgınlığa girdiğimde bunları yapacak kadar vaktim olmayacaktı.
Kızgınlığım genellikle birkaç gün sürerdi ve bittiğinde iznim de biterdi ve sonuç olarak işe geri dönmem gerekirdi. Bu yüzdende bu işleri yapacak vaktim de enerjim de olmazdı.
Aslında bir alfadan yardım alınırsa kızgınlık bir gün içinde de bitebilirdi fakat benim durumumda elbette bu olmayacaktı.Vücudum hala ağrıyordu ama çamaşır yıkamak gibi temel şeyleri yapmaya kendimi zorlamam gerekiyordu.
Jungkook'un rut'u bittikten sonra iki gün içerisinde kızgınlığım başlıyordu. Ve dün bütün günü yatakta dinlenerek geçirimiştim,bu yüzden işlerimi halletmem için sadece bugünüm kalmıştı.Hemen çamaşır makinesine gittim ve tüm nemli kıyafetleri balkona çıkarıp sermeye başladım.
Tam bu sırada birden ön kapının açılıp kapandığını duyduğumda kaşlarımı çattım eve biri gelmiş olmalıydı.
"Tae,sen misin? Eğer atkını arıyorsan, onu kanepede bıraktım," dedim arkama bakmadan.
"Çabuk olmalıyım. Çamaşır yıkamayı bitirmem ve daha markete gidip yiyecek almam gerekiyor. Ama sadece tek bir günüm var " diye kendi kendime konuşurken suratımı astım ve nemli kıyafetleri güneşin altına sermeye devam ettim.
Neyseki bugün hava güzel görünüyordu. Kötü olsaydı kuru temizlemeye gitmem gerekirdi ve ona da yetişecek vaktim olduğunu sanmıyordum.
Çorapları askının yüksek kısmına asmak için hafifçe parmak ucumda durmaya başladım.
"Ahh kahretsin neden bu kadar kısayım ki"
"Belki yardım edebilirim?" arkamdan gelen sese
"Hayır, sorun değil Bay Jeon. Bunu halledebilirim"diyerek işime devam ettim. Ama birden söylediklerimi düşündüğümde dondum ve sesim kesildi.
Az önce Bay Jeon'mu dedim ben!
Hızla bedenimi balkonu oturma odasına bağlayan sürgülü kapıda biraz garip bir şekilde duran Bay Jeon'a bakmak için çevirdim.
"B-Bay Bay Jeon! Beni çok korkuttunuz! Buraya nasıl girdiniz! Ne zamandır orada duruyorsunuz! Yani şey merhaba, uhm merhaba?"
Beklenmedik bir konuğa sahip olmanın şoku nedeniyle hızlı atmaya başlayan kalp atışımı kontrol etmek için gömleğimi göğsümün üzerine bastırdım.
"Birkaç dakika önce geldim ve nasıl içeri girdiğime gelirsek evinin şifresini zaten bana vermiştin." dediğinde kendi aptallığım yüzünden kafama vurmak istedim.
"Evet, evet elbette verdim. Böyle bir şeyi unutmam ne kadar aptalca," Ayaklarıma gergin bir şekilde bakarak kıkırdadım.Bir kaç dakika boyunca konuşmadığında gözlerimi yukarı kaldırdım ve onu gömleğime bakarken gördüm.
Kendi kendime baktığımdaysa sadece birkaç gün önce geride bıraktığı gömleğini giydiğimi fark ettim.Bu gömleği giymiştim çünkü vücudumdaki çizikleri ve morlukları acıtmayacak kadar büyüktü ve hareket ettiğimde beni rahatsız etmiyordu.
Dürüst olmak gerekirse Taehyung ve Yoongi'den başka ziyaretçi beklemiyordum. Beni Jungkook'un kıyafetleri içinde görmüşlerdi ve bu konuda benimle dalga geçerlerdi, ama genellikle kızgınlığım geldiğinde, Jungkook'un kokusunun bir şekilde acıyı atlatmama yardım edeceğini bildikleri için bu sefer bu konu hakkında konuşmamışlardı.
"Aman Tanrım, çok üzgünüm! Size geri vermeden önce gömleğinizi kuru temizlemeye vereceğime söz veriyorum. Tüm tişörtlerimi yıkadığım için giyecek hiçbir şeyim yoktu ve geriye kalan tek şey bu gömlekti"
Açıklamaya çalışıyordum ama bakışlarını hala yüzüme doğru çevirmediğinde isteksizce durdum ve bakışları altında huzursuzca kıpırdanmaya başladım.
Şimdiye kadar, gömleğinin altından bedenime baktığını anlamıştım.Beni daha önce çıplak gördüğü doğruydu, ama hiç bu kadar fazla bakmaya zahmet etmemişti çünkü - bilirsiniz - onun önceliği kızgınlığıydı.
Teknik olarak tamamen çıplak olmasam bile, tam bilinci açıkken beni izlemesi kesinlikle sinir bozucuydu.
"Uhh bay Jeon" Çekingen bir şekilde ona seslendim, ellerimle yavaşça gömleği çekiştirerek kalçalarımı ve boynumu kapatmaya çalıştım bunu yaptığımı görünce hızla kafasını iki yana salladı ve muhtemlen kızarmış suratıma baktı.
"Lütfen içeri gelin. Size bir fincan kahve yapayım" diyerek yavaşça ve tereddütle yanından geçip mutfağa gittim.
Mutfağa ulaşır ulaşmaz, bu beklenmedik durum nedeniyle kendimi sakinleştirmek için derin nefesler aldım ve Jungkook'a kahve yapmaya başladım.
Oturma odasında bekleyeceğini düşünüyordum,ama arkamı döndüğümde onun mutfak adasında oturarak bana baktığını gördüğümde neredeyse kalbim duruyordu.
Neden böyle davranıyordu.Eğer bu şekilde bakmaya devam ederse, kurdumu üzerine atlamaması için daha fazla tutabileceğimi sanmıyordum.
Kahve yapmayı bitirdikten sonra, fincanı dikkatlice ona doğru götürdüm ve mutfak adasında onun karşısında durmaya karar verdim.
Birincisi, mevcut olan tek boş sandalye yanındakiydi ve ben ona yaklaşmaktan çok korkuyordum.
Ve ikincisiyse, mutfak adasının arkasında kalarak, en azından açıkta kalan bacaklarıma sürekli bakmasını önlemekti.
Kahvesini yudumlarken gözlerine bakmak istemeyerek bakışlarımı aşağıya indirdim.Kupasını masaya koyduğunu duyar duymaz gergin bir şekilde parmaklarımla oynamaya başladım.
"Üzgünüm, ama bir sorun mu var Bay Jeon? Ayrılmadan önce size sunduğum evraklarda herhangi bir hata yaptıysam özür dilerim."Ellerime bakarken mırıldandım.
Sandalyeden kalktığını duymamıştım ve eli aniden parmaklarıma dokunarak hareketimi durdurduğunda şaşırmıştım.
Gözlerine doğrudan bakmak için başımı yukarı kaldırdım.Kalp atış hızım gittikçe artmaya başlıyordu.
"Rahatla Jimin. Yanlış bir şey yapmadın." Beni sakinleştirmeye çalışarak nazikçe gülümsedi.
Bu durumda sakinleşmeme imkan yoktu!
Bana o kadar yakındı ki sarhoş edici kokusunun açıkça soluyabiliyordum ve bu beni deli ediyordu.Bahse girerim kalbimin çok hızlı attığını duyabiliyordu.
"Uh ... uhm, öyleyse neden buradasınız?" Jungkook bana yaklaştığında sesimin gitgide titrediğini hissedebiliyordum.
Aramızdaki tek temas elime dokunan eli olsada temelde yakın olan mesafemizden dolayı vücudundan yayılan ısıyı hissedebiliyordum.
"Sadece seninle vakit geçirmek istiyorum," diye kendinden emin bir sesle konuştu.Ağzından çıkan kelimeleri duyunca gözlerim hafifçe büyüdü.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Complete ✓ | Jikook
Teen FictionJimin Jungkook'un asla doğru muamele göstermediği omegasıydı. [omegaverse] - Thanks for letting! All rights belong to the original author: @mybiasisjimin 080221