Jimin's POV
"Oh Jimin, çok şükür geri döndün!" Namjoon derin bir nefes aldı ve bana doğru koşarken kollarını dramatik bir şekilde havaya kaldırdı. Beni sıkı bir kucaklamaya çekerek neredeyese boğuyordu.
Vücuduma sıkıca sarılmaya devam ederken, "Tüm bu işler yüzünden neredeyse çıldırmak üzereydim" dedi.
Ona bırakmasını söylemek için defalarca sırtına dokundum.
"N-namjoon n-nefes alamıyorum"
Eğer uzaklaşmama izin vermesze kelimenin tam anlamıyla şuan boğularak öleceğime emindim.
Sonunda yaptığının farkına varmış gibi görünüyordu, bu yüzden hemen benden ayrıldı.
"Oh, özür dilerim. Birden çok heyecanlandım," diyerek boynunun arka kısmını ovuştururken mahçup bir şekilde gülümsedi.
Bir süre nefesimi tuttum ve Namjoon'a gülümsedim.
"Jungkook'un bütün işi bana bıraktığını ve geçen çarşamba sen gittikten hemen sonra tatile çıktığını biliyor musun? Bunu daha önce hiç yapmadığı için neden aniden yıllık iznini kullanmaya karar verdiğini anlamadım." Jungkook'la olan ilişkim hakkında hiçbir şey bilmeden şikayet ederek konuşmaya devam etti.
Jungkook'un ani yokluğunun sebebinin ben olduğumu bilerek garip bir şekilde gülümsedim, ama onun yıllık iznini de benim için kullandığını bilmek kalbimi yumuşatmıştı. Namjoon, çok seçici olan müşterilerden biri hakkında konuşmaya devam ederken buna çok da fazla dikkat edemedim.
"Ama, şimdi buradasın, sonunda tekrar nefes alabilirim. Hadi gidelim Jimin, yapacak çok işimiz var.,"
Namjoon tüm konuşmasını bitirdi ve beni asansöre doğru sürüklemek için elimden tuttu. Birkaç adım sonra elim arkadan çekildiğinde birdenbire durarak sert bir yüzeye çarptım.
Arkamı döndüğümde Jungkook'tan başkasına ait olmayan keskin çene hattına baktım.
"Jungkook, geri döndün! Günaydın," Namjoon bağırark Jungkook'u selamladı. Bu durum biraz tuhaftı ama Jungkook'un varlığı onun bu durumdan daha çok dikkatini çekmiş olmalıydı.
"Günaydın Namjoon" diye cevap verdi Jungkook, konuştuğunda göğsünden gelen titreşimi hissedebiliyordum. Sabahın erken saatlerinde olduğu için sesi derin ve boğuktu. Yüzündeki ifadeyi çözemedim ama Jungkook bana bakana kadar hiçbir şey yapmadan gözlerimi ona diktim.
"Günaydın Jimin"
"Günaydın Ju-Bay Jeon," neredeyse onu ismiyle çağıracakken kendimi durdurdum ve göğsünden uzaklaştım. Namjoon'a yaklaştım ve ondan sonra hiçbirimiz bir şey söylemedik. Ortam gittikçe daha da garipleşiyordu ama neyse ki asansör geldi, bu yüzden aceleyle asansöre bindim.
Namjoon ve Jungkook arkamdan beni takip ettiler ve asansörün kapıları kapandığında ofisimize doğru ilerledik.
"Namjoon" Jungkook aniden konuştuğunda sesini duyunca biraz titredim. Jungkook'un yüzünü yansımadan görmek için asansör duvarına baktım, doğrudan yüzüne bakamayacak kadar korkmuştum.
"Evet Jungkook" Namjoon, Jungkook'un sesine hiç etkilenmemiş gibiydi. Muhtemelen uzun zamandır birlikte çalıştıkları içindi çok rahat cevap verdi.
"Bana tamamlamadığın tüm bekleyen evrakları gönder, öğle yemeğinden sonra birlikte gözden geçirelim"
"Evet, tabii ki. Ama neden şimdi değil?" Diye sorguladı Namjoon ve sessizce onayladım.
Neden aceba? Genellikle her şeyi mümkün olan en kısa sürede bitirmeyi severdi, bu yüzden neden hemen yapmıyorlardı?
"Şimdi Jimin ile konuşmam gerekiyor" adımın anılmasına şaşırdım ve başımı çevirdiğimde zaten gözlerimin içine bakan Jungkook'a baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Complete ✓ | Jikook
Teen FictionJimin Jungkook'un asla doğru muamele göstermediği omegasıydı. [omegaverse] - Thanks for letting! All rights belong to the original author: @mybiasisjimin 080221