i miss you

1.2K 79 12
                                    

Kapı tekrar ve tekrar çalmaya devam ediyor, yorganı başıma kadar çekiyorum ve kulaklarımı yastığa biraz daha bastırıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kapı tekrar ve tekrar çalmaya devam ediyor, yorganı başıma kadar çekiyorum ve kulaklarımı yastığa biraz daha bastırıyorum. Gözlerim açılmamakta ısrarcı, belli ki kapıyı çalan kişi de öyle.

Sinirle homurdanarak yorganı üzerimden çekiyorum ve gözlerimi ovuşturarak etrafımı daha net görmeye çalışıyorum. Jessica'nın uyuduğunu görüyorum, uykusu normalin de üzerinde bir derinlikte olmalıydı çünkü bu ses katlanılacak gibi değildi.

Yanımdaki küçük masanın üzerinde duran telefonumu elime alırken, tak tak sesleri hala kulağımda yankılanıyor ve sinirim de gittikçe artıyor.

Saat gece 3.42'yi gösteriyordu. Telefonu eski yerine bırakıp ayaklanıyorum ve vücudumdaki ağrıları umursamadan merdivenlere yöneliyorum. Kapıdaki ruh hastası her kimse, geçerli bir nedeni olmasına da gerek yoktu, onu bir güzel benzetecektim.

Ayaklarımı yere vura vura kapıya doğru ilerliyorum ve çatık kaşlarımla beklemeden kapıyı açıyorum.

Karşımda onu görmeyi beklemiyordum, gece yarısı evli bir adamın kapısında görmeyi beklemiyordum, evet.

Çatık kaşlarım olduğu hali korurken dudaklarım benden izinsiz şaşkınlıkla aralanıyor.

Kim Jennie, bedenimin gevşediğini ve karşımda onu görmemle aklıma sıralanan tüm soruları unuttuğumu hissediyorum.

Asla boyatmadığı siyah saçlarındaki değişiklik gözüme çarpıyor, eskisi kadar uzun değillerdi ama siyahlığından ödün vermiyorlardı, her zamanki gibi.

Üzerinde beyaz askılı ince bir tişört, altında siyah eşofman. Üşümüyor muydu cidden? Rüzgar esiyordu.

Gülümsediğini görüyorum ve birkaç kez gözlerimi kırpıştırıyorum. Çatık kaşlarım havalanıyor.

"Merhaba Taehyung, beni özledin mi?" Ortamdaki gergin sessizliği bozan sesi oluyor. Ses tonu hiç değişmemiş, sanki aradan onca yıl geçmemiş gibi. Sanki biz hala lise çağındaki iki aptal aşık gençlerdik.

Karşımda 17 yaşındaki haliyle dikiliyordu, yalnızca saçları kısalmıştı, o kadar. Hala zayıf ve kısaydı. Garip olan, yüz siması bile değişmemişti.
17 yaşındaki Jennie karşımda dikiliyor ve bana bakıyordu.

"Özlemedin mi?" Yüzünün düştüğünü görüyorum, pembe dudakları bükülmüş, beklentiyle havalanan kaşları aşağıya düşmüştü.

Gülüyorum, ortada komik bir durum olduğundan değil, yalnızca fazlaca şoktaydım.

"Ne? Komik bir şey mi söyledim?" Daha sonra dudakları kıvrılıyor ve küçük gözlerini kısarak beni süzüyor. "Tıch tıch, Kim Taehyung hiç değişmemişsin."

need you still ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin