Kısacık tenefüs aralarında, hocaların ders anlatmayı bırakıp koltuklarına yaslandıkları o kısacık zamanlarda bile hayal kurardı Berk. Bir gün daha yaşayıp yaşayamayacağını bilmeden hep ilerisini hayal ederdi. Kendini yüksek mevkilerde görmeye bayılırdı. Kırk kişiyi bulan sınıfının yarısının liseyi göremeyeceğini bildiği halde.
Tenefüs aralarında olanlar, onun henüz farkına varmadığı ''ego'' hissini okşardı. Tüm sınıfı arkasına takar ve dışarıya çıkarlardı. Liderlik duygusunu böyle anlamaya başlamıştı. Tıpkı Atatürk gibi. Tane tane yapan karın altında, her sabah okudukları '' Andımız'' ona Atatürk'ü hatırlatırdı. Hayallerini böyle devem ettirirdi.
Bazen ise yalnız kalmak ister ve arkadaşlarını zorla kendinden uzaklaştırırdı. Bunu genellikle kalplerini kırarak yapıyordu. Her defasında tekrar barışacağını bilip sorun etmiyordu kendisine. Yalnız olduğu bu tenefüs aralarında okul bahçesinin sınırlarını çizen duvara yaslanır, oyun oynayan yaşıtlarını seyrederdi. Bu bi nevi kendisini özel hissetmesini sağlıyordu. İstediği zaman kalplerini kırdığı arkadaşlarını, istediği zaman tekrar yanında bitirebiliyordu. Kulağa ne kadar bencilce gelsede Berk bunun farkında değildi. Hepimizin yaşadığı o çocukluk yıllarımız düşüncelerimizin olgunlaşmasını sağlamıştı. Berk' de bir liderin böyle bişeyi yapmasının doğru olmadığını arkadaşlıklarından büyük kayıplar vererek farkedecekti.
Okul herzaman ki sıradanlığıyla geçip gitmişti. Evi Mert ile aynı yerdeydi. Birlikte karlara bata çıka yola koyuldular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımın İlk Çıkmazı
Short StoryÇocukluklarımız, hepimizin hikayelerinin başlangıcıdır. Kimimizin kötü, kimimizin ise iyi hatıraları bu hikayenin sayfalarını doldurur. İşte o karmaşık hikayelerden biri. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar