Sevginin olmadığı yerde insanlık olabilir miydi? Olmazdı elbet. Tıpkı aşk gibi. Aşkta bizimle birlikte yaşayan bir varlıktı sanki. Sokaklarımızda, parklarımızda, evlerimizde ve elbetteki okullarımızda. İnsan fıtratını bir parçasıydı aşk. Doğuştan bizimle var olmuştu. Okullardaki o minik kalplerin dolup taşmasını sağlayan histi. Her hikayede olduğu gibi bu hikayede de bir aşk vardı. Büyüyünce çocukluk aşkı diye hatırladığımız şey. Bunu yaşamayan insan, bahsi geçmeyen hikaye yoktur. Küçük berrak zihinler henüz bu hissi tarif etmeye kelimeler bulamazken çıkıp gelir aşk.
Belkide bu okula severek gitmemizi sağlayan yegane şeydi.
Bu yüzden Berk'te okul sabahlarını iple çekiyordu. Okul yolunda ona denk gelme ihtimalinin verdiği tatlı kelebek etkisi hoşuna gidiyordu. Hele ki okulun o kısa koridorlarında karşılaşmaları yok mu. Çaktırmadan seyretmek o en sevdiği yüzü. Bazen şiddetle çarpan kalbi onu oracıkta bayıltacakmış gibi.
Sevmediği derslerde kafasını iki avucunun içine alıp onu düşünerek hayallere dalması, onu dünyanın en mutlu çocuğu yapıyordu.Aşktı işte. Ne kadar çok betimlemesini yaparsan yap sınırı yoktu
Hayatımızın çıkmaz sokakları gibi bu hikaye de ölene kadar son bulmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımın İlk Çıkmazı
Cerita PendekÇocukluklarımız, hepimizin hikayelerinin başlangıcıdır. Kimimizin kötü, kimimizin ise iyi hatıraları bu hikayenin sayfalarını doldurur. İşte o karmaşık hikayelerden biri. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar