"Selam kızlar!" dediler. Biz Grace ile çok şaşırdık. Cevap bile veremedik. İlk sorumuz "Siz burda ne arıyorsunuz?" Hem heyecanlı, hem şaşırmış, hem tatlı bir mutluluk söz konusuydu bizde.
"Neyse görüşürüz." deyip gittiler. Biz hiç bir şey anlamadık. O kadar şaşırmıştık ki cevap bile vermedik. Odamıza nasıl girmişlerdi? Nasıl girmişlerse girmişler, hoşumuza gitmedi değil. Diğer günün sabahı kapımıza gelip "Adınız ne?" diye sordular daha giyinmemiştik bile. Grace ile aynı anda "Grace ve Felicity" dedik. Ve yine kıkırdaştık. Her zaman aynı anda bir kelime söylediğimizde kıkırdaşırız. Onlar biz adlarını sormadan direk "Agustus ve Oliver" dediler. İsimleri çok güzel gelmişti bize. Neden acaba? Her neyse. Yine bir şey demeden odamızdan çıktılar. Grace'in ağzının suyu akmıştı. Çenesine hafifçe vurdum. "Ay!" dedi direk. "Ağzını kapat düşcekler." dedim Grace ofladı. O günden sonra Grace'in kapıdan fırlama sebebi, tabikide Agustus içindi. Kısa bir öğle uykusuna yattım biraz kalkıp Grace'e baktım. Bir de ne göreyim. Grace günlük yazıyor. Grace'in günlük yazması demek aşık olması demektir. Net. Ben Grace'in üstüne atlayıp "Agustus'a karşı bir şeyler hissediyorsan bana söylemelisin. Her zaman yaparız biliyorsun bunu?" Grace uzun uzun bana bakıp 2 kelimeyle "Aşık oldum." lafını dile getirdi. Ben sevinçle Grace'in üstüne atladım. Belki Grace'in kötü anılarının yerini iyi anıyla dolduracak biriydi Agustus. Anlaşılan Grace kısa zamanda çok bağlanmıştı. Onun adına gerçek çok mutlu oldum. Eski sevgilisini unutması ve acı çekmemesi kadar güzel bir şey yoktu bence.
Ertesi gün kahvaltıya inecektik. Kapıdan çıkarken Agustus ve Oliver ile karşılaştık. Yine "Selam kızlar!" dediler. Kahvaltıya inince kahvaltı masasında Oliver ve Agustus da vardı. Onlardan önce lafı alıp "Nabersiniz?" dedik. Gülümsediler. Oliver "Belki kahvaltıdan sonra bir yerlere gideriz beraber ha? tanışmış oluruz." dedi. Ben direk "Olur" diye lafa atladım.Yine gülümsediler.
İlk önce birkaç fotoğraf çekindik. Sonra kahve içmek için bi cafeye oturduk. Ben "Ee başlayın hadi." dedim. Oliver baktı, düşündü ve "Biz Londra'ya geleli sadece 1 hafta oldu. Agustus ile çok yakın arkadaşız." Agustus "Londra'da yalnız kalmıştık.Ta ki sizi bulana kadar" Grace güldü. Ben lafa girecektim ama bir şey düşündüm bizde Londra'ya 1 hafta önce gelmiştik. Fazla bekletmeden " Bizde Lonrda'ya 1 hafta önce geldik. Grace en iyi arkadaşım. Küstüğümüzü hiç hatırlamıyorum." Grace "Nerde yaşıyorsunuz?" Oliver " America" . Biz Grace ile uzun bir "Ohaaa!!" çektikten sonra Agustus "Noldu?" Grace "Bizde America'da yaşıyoruz." Agustus aniden "O zaman bizim bağımız hiç kopmaz." "Kesinlikle." dedikten sonra Grace bir anda "Otele dönsek mi artık?" Oliver ve ben birden "Hayııırr!" Aynı anda dediğimiz için Oliver'a gülümsedim. "Saçlarınız ne güzel." dedi Agustus. Grace'in fikri olduğu için Grace gülümsedi. Biraz daha oturduk Oliver'a bir şeyler anlatırken gözüm Agustus'a kaydı Grace ile bakışıp, gülüşüyorlardı. Oliver farketmişti ve benim farkettiğimi görünce bana göz kırpıp gülümsedi. Ben sessiz bir şekilde "aaa" diye fısıldadım. Oliver o kadar yakışıklıydı ki gözümü alamıyordum ondan ama normal davranmaya çalışıyordum. Sinemaya gitmeye karar verdik. Oliver benim yanıma, Agustus Grace'in yanına oturmuştu. Korku filmiydi zamanı anlamadan geçip gitmişti. En sonda herkesin fikri otele geri dönmekti. Geceye kadar bizim odada İpad, telefon, bilgisayarlarımızla vakit geçirdik. Agustus ve Oliver'ın Facebook, Twitter ve İnstagram hesaplarını takip ettik, takip ettiler.
1-2 gün daha birlikte vakit geçirdikten sonra odalarına gittiler. Bende rahat etmek için Grace'e "Ben yatıyorum." dedim. Grace "FELİİİCCİİTTYYYY!!!" diye değişik bir sesle bağrındı ve üstüme atladı. Ben "Noldu?" diye sorunca Grace 30 saniye civarı gözlerini kısıp bana uzun uzun bakıp bir şey sordu. "Oliver'a aşık mısın?"