11

209 38 42
                                    

"Öncelikle yerine otur Felix."

Yumuşak ama emrivaki olan konuşmasıyla Felix sustu. Kalktığı yere geri oturarak dikkatini ona verdi. Chan onlar için liderden çok baba ve abi gibiydi. Onun sözü kendileri için altından daha değerliydi.

Ortam tekrar sessizliğe büründüğünde, Chan konuşmaya başlayarak sessizliği bozdu.

"Jaehyun olayı biraz karışık, ama kısaca anlatacak olursak..."

Derin bir nefes alıp oturduğu pozisyonu değiştirerek yerinde kıpırdandı.

"Bizim tuttuğumuz bir ajandı. Aslında kendisi Woojin'in önemli bir adamıydı, ama nedense bizim tarafta olmak istedi."

Seungmin, Felix ve Hyunjin dikkatle dinlerken, Jeongin'de masanın altında tuttuğu kitabı oluyordu. Şuan konu onun ilgisini çekmediği için umursamıyordu.

Jisung'un bakışları Minho'yla Chan'ın arasında gidip geldiği için, konuyu tam olarak kavrayamamıştı.

Dudaklarını birbirine bastırarak kimin ne yaptığına göz ucuyla baktı Chan. Sahte bir şekilde öksürerek konuyu değiştirdi.

"İlginizi çeken şeyleri söyleyin de beraber konuşalım, sıkılmazsınız."

Yaptığı imâyı anlayan Jeongin, utanarak bakışlarını etrafta gezdirdi. Kitap okumak iyi bir şeydi ama bu ortamlarda okumak hakaret gibi sayılırdı. Biri konuşuyor ve siz onu dinlemeyerek başka işlerle uğraşıyorsunuz, bu hiçte hoş bir hareket sayılmazdı.

İşte asıl sorun oydu ve şuan yaptıkları şey belki sözel değildi ama davranışsal olarak bir hakaretti.

Derin bir nefes alan Chan, sandalyesini geriye ittirerek ayağa kalktı. Gözleri kalkmak için hareketlenen takımının üstünde gezdirerek, elini havaya kaldırıp oturmalarını işaret etti.

"Jaehyun olayını geçiyorum çünkü önemli bir şey yok. O yüzden asıl noktaya değineceğim. Planda ki konumunuz..."

Masanın bir köşesinde duran dosyayı eline alarak, herkesin görebileceği şekilde ortaya bıraktı.

"Seungmin ve Changbin. İkiniz önden içeri girerek ateş hattını oluşturacaksınız. Dosyanın üstünde gösterilen, kırmızı bölgelerde ki yerinize bir an önce geçin. Ben herhangi bir komut vermeden o yerden ayrılmak yok."

Seungmin'in konuşmak için aralanan dudakları geri kapanarak başını iki yanda salladı. Changbin ise önden girmenin verdiği mutlulukla gülümsüyordu. İlk girmek demek, aksiyona ilk koşan demekti. Aslında Minho'yla beraber takım arkadaşı olmak istiyordu, ama Seungmin'de gayet iyi biriydi. Tek sorunu verildiği sorumluluğun dışına çıkmamasıydı.

"Jeongin ve Felix gelelim ikinize."

Görevde ki yerlerini merak ettikleri için, gözlerini kırpmadan hyunglarını dinlemeye başladılar.

"İkinizin görevinde ufak bir değişiklik oldu."

Birbirlerine kısa bir bakış atarak geri Chan'a döndüler.

"Hyunjin'in görevini üstleneceksiniz."

Bunu duymasıyla anında kaşları çatılmıştı Hyunjin'in. Chan ne yapmaya çalışıyordu? Daha keskin nişancılıktan anlamayan kişileri neden o göreve koyuyordu ki?

Anlamsız bakışları Chan'ı bulmuştu. Bu olay kendisine aşırı saçma geliyordu. Hyunjin gibi Felix'te şaşırmıştı.

Normalde görevi bilgisayardı, yine aynı görevi bekliyordu. Açıkcası bunu beklemiyordu ve bu görevin üstesinden gelir miydi hiç bilmiyordu...

"Ama hyung, biz ne anlarız nişancılıktan?"

Felix'in aklında ki soruyu dile getiren Jeongin'di. Bunun için içten içe ona teşekkür etti.

"Biliyorum sizler için bir değişiklik olacak, ama size güvenim tam çocuklar. Bunun da üstesinden gelirsiniz ve sen Hyunjin."

Bakışları Hyunjin'i bulmuştu.

"Hyunjin, Jisung ve Minho. Üçünüz geride durup arabada bekleyeceksiniz. Başımıza bir şey gelirse, göreve sizler el atacaksınız."

Ortam tekrar sessizliğe büründüğünde, hala Hyunjin endişeliydi. Yerinde rahatsızca kıpırdanıyordu ve bunu Minho fark etmişti.

Başının ağrıdığını hisseden Minho, en sonunda sessizliğini bozarak Hyunjin'e taraf konuştu.

"O kadar fazla düşünme yoksa kafayı yersin. Yok ben endişeliyim diyorsan, karşında oturan gençlerle bir talim yap."

Minho'nun kendinden emin konuşmasıyla, Hyunjin bakışlarını yere eğdi.

Ortam fazlasıyla gerilmişti, göreve başlamadan tartışmalar çıkmıştı. Bazılarının motivasyonu düşüşe geçmişti bile...

"Hey! Bir sakin mi olsanız. Alt tarafı görevleriniz değişti, bunu abartmayın ve size verilen görevleri başarıyla yerine getirin."

Jisung'un ani çıkışı herkesi şaşırtmıştı, ama Minho'nun sırıtmasına sebep olmuştu.

"Zeki çocuk"

Sessiz bir şekilde konuştuğu için kimse duyamamıştı.

"Jisung'a katılıyorum, verdiğim görevleri başarıyla üstesinden gelin ve şu şerefsizi bir an önce hapse tıkmaya bakın."

Kafalarını olumlu anlamda sallayarak, oturdukları yerden kalkıp sessizce odayı terk ettiler.

Seungmin'in kolunu tuttuğu için odada tek başlarına kalmıştılar.

"Kendini üzme, seni anlayacaklar."

Seungmin'in güven verici konuşması Chan'ı gülümsetmişti. Genci kendine çekerek dudaklarını birleştirdi.

Uzun bir öpücük kondurarak geri çekildiğinde, Seungmin'in yanakları kızarmaya başlamıştı.

Bölümün sonuna geldik...

Umarım beğenmişsinizdir :)

Hatam varsa kusura bakmayın, oruçluyum da gkddjflfnzvhmx

Justice Fighters [Minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin