Yeni bir hikayeye başlıyorum. Okunur mu bilmiyorum ama çok güzel bir kurgu olduğunu düşünüyorum.
Umarım sizler de beğenirsiniz.
İyi okumalar diliyorum 🌌✨- 4 şubat 2009 -
Mavi her zamanki gibi erkenden kalkmıştı. Fakat bu gün diğer günlerden farklıydı çok halsizdi, ateşi vardı ve son zamanlarda bir deri bir kemik kalmıştı. Kendisini çok kötü hissediyordu mavi, daha öncesinde de olmuştu bu halsizlikler, ateşler... Ama ilk defa bu kadar ağır oluyordu. Mavi tir tir titrerken beril hemşire girdi içeriye. Sabahları maviyi ve onun gibi hasta olanları kontrol etmek ve bir şeyleri varsa hemen müdahale etmekle görevliydi. Yetimhanede büyümüştü mavi. Dokuz yaşına kadar o kadar fazla hastalık geçirmişti ki, beril hemşireyle fazlasıyla vakit geçirmiş, öz abla kardeş gibi olmuşlardı. Beril hemşire telaşla mavinin yatağına ilerledi. Küçük kız yorganına sarılmış bir şekilde titrediği için haliyle beril hemişire telaşlanmıştı. Elinin tersiyle Mavi'nin ateşine baktı ve küçük kızın ateşler içinde yandığını fark etti. Diğerleri gibi değildi bu, hastaneye götürülmesi gerekiyordu küçük kızın. Beril hemşire mavi'nin üzerindeki bluzü çıkartıp atletle kalmasını sağlarken
"geçti maviciğim, iyi misin canım benim? Bugün ne oldu da bu kadar fazla ateşlendin sen ha?" diyordu kendi kendine fakat cevap alamıyordu çünkü küçük kız titremekten bir şey söyleyemiyordu.Beril hemşire maviye yatağında onu beklemesini söyleyerek sevil hanımın yanına gitti. Sevil hanım yetimhane müdürüydü. Mavinin hastaneye götürülmesi gerektiğini sevil hanıma söylemeliydi beril hemşire. Hemen sevil hanımın odasının kapısını çaldı. Sevil hanım "Gir." deyince içeri girdi hemen. Sevil hanım beril hemşirenin telaşlı yüzünü görünce merakla ona baktı. Beril hemşire, " sevil hanım, mavi'nin durumu çok kötü. Biliyorsunuz çok sık hastalanır ve halsizleşirdi ama bu sefer öyle değil, odaya girdiğimde yorganına sarılmış titriyordu. Ateşine baktım, zavallı küçük kız yanıyor. Hastaneye götürülmesi lazım" diyerek durumu açıkladı. Sevil hanım, "tabii. Sen mi götüreceksin?" diye sordu. Beril hemşire başını salladı ve odadan çıktı.
***
Beril hemşire maviyi kucakladığı gibi hastaneye getirmişti. Şimdiyse hastene koltuklarında oturmuş, kendilerine sıra gelmesini bekliyorlardı. O sırada doktorun odasının kapısı açıldı ve içinden bir hasta çıktı.
"Mavi demirkaya. Sizi alabiliriz." hemşirenin sesini duyan beril hemşire bekletmeden Mavi'nin elini tuttu ve, "maviciğim şimdi içeriye giriyoruz. Hadi tatlım." dedi.
Doktorun odasına girdiklerinde mavi korkuyordu. Hastaneleri ve bu tarz yerleri sevmezdi. Acaba diğer çocular korkuyorlar mıdır? Diye düşündü mavi, o sırada doktorun kapısı kapanmadan önce onun yaşlarında bir çocuğun annesine, korktuğunu ve gitmek istediğini söylediğini duydu annesinin cevabı ise mavi'nin gözlerini doldurmaya yetmişti. "ben buradayım anneciğim. Korkmana hiç gerek yok" demişti annesi çocuğa.
Beril hemşire doktorun masasının önündeki koltuğa oturdu. Doktor gülümseyerek "buyrun, sizi dinliyorum nedir şikayetiniz?" diye sordu. Beril hemişire maviyi işaret ederek, "çok ateşi var ve çok halsiz, titremekten aralık bulup konuştuğunda ağrısı olduğunu söylemişti," hüzünle maviye döndü, mavi kafasını sallayınca konuşmasına devam etti," normalde bu şekilde halsizlikleri sık sık oluyordu. Ama ilk defa bu kadar ağır oldu." doktor başını salladı," bazı şeylerden şüpheleniyorum. Ama emin olmam için birkaç test lazım. " beril hemşire kafasını salladı doktora hemşire olduğunu ve kendisinin yapabileceğini söyledi doktor onaylayınca maviyle beraber odadan çıktılar.
***
Beril hemşire gereken bütün testleri yaptırmıştı. Şimdi ise sonuçları bekliyorladı. Sonuçların bir saate çıkacağını söylemişlerdi ve bir saat olmuştu. Beril hemşire gerekli yerlere gidip test sonuçlarının çıkıp çıkmadığını sordu. Çıktığını söyleyip eline verdiği kağıtları ilgili doktora göstermesi gerektiğini söyledi.
Yeniden doktorun odasına gittiklerinde beril hemşire kağıtları doktora verdi. Kendisi yine masanın önündeki koltuğa oturmuştu. Doktor elindeki kağıtları incelerken gülen yüzü birden soldu ve kaşlarını çattı. Hüzünle başını kaldırdığında beril hemşirenin telaşlı bakışlarıyla karşılaştı. Doktor boğazını temizledi ve anlatmaya başladı, "tahminlerimde yanılmamışım. Küçük kızımızı çok zorlu zamanlar bekliyor. Çünkü... Kanser hastası." beril hemşire duyduklarıyla beraber başından kaynar sular dökülmüşe döndü. Mavi ise... Kanser hastalığını ve ne kadar zor olduğunu az çok biliyordu. Küçük yaşına rağmen çok zeki bir kızdı. Kanser hastası olduğunu öğrendiği an bulunduğu şehir ayakları altında sallanmaya başladı, sallandı... Sallandı... En sonunda çöktü. Ve küçük kız dokuz yaşında ilk enkazının altında kaldı.
Yazarken çok duygulandım.
Gerçek hayatta bu hastalıkla ve daha fazlasıyla savaşanlar var. Ve bunları düşünmek bile gözlerimin dolması için bir sebep.Lütfen elinizde olanların ve sağlığınızın değerini bilin. Bazen öyle zamanlar olur ki, keşke Dersiniz, keşke o an onun değerini bilseydim. Ben bunu dememek için elimden geleni yapıyorum. Siz de yapın.
Günaydın, iyi günler, iyi geceler 🌇🏙️🌃
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ŞEHRİN ENKAZININ ALTINDA / Askıda
Teen Fiction"Bazen bir şehir yıkılıyor ve ben o şehrin enkazının altında kalıyorum. Tek başıma, savaşarak çıkıyorum enkazın altından. Ama ne var biliyor musun? O enkazın altından çıktığımda eskiden yanımda olan insanlar bir daha asla hayatımda olmuyorlar, " bu...