Bölüm 4- Kalbinin Sesi

29 3 0
                                    

Çok çok çok uzun zaman oldu...

Arada yazım yanlışlarını düzeltip yeniliyorum fakat hiç yeni bölüm yazmadım. Açıkçası yazamadım değil, yazmadım. Çünkü benim için yazmaktan önce okumak geliyor. Çok okumak, farklı yazarların kalemlerinden okumak  benim için seçenek oluşturuyor. Onların yazdıklarına, kullandıkları türlere dikkat ediyorum ve bu yazarken daha akıcı, daha etkileyici bir dil kullanabilmemi sağlıyor.

Bu aralar kendimi okumaya verdim ama bugün yazmak istedim. Moodum nedensizce düşük ve bu yüzden hem kendimin hem sizin eğer düşükse moodunuzu yükseltmek adına eğlenceli ve uzun bir bölüm olacak.

Umarım keyifle okursunuz. ✨

Yapabilirim.

Yapabilirim.

Yapabilirim.

Ağlamadan durmak için gözlerimle savaş verirken aynı zamanda kendimi telkin ediyordum. Bizim gittiğimiz, çocukları kurtarmak için yerine getirdiğimiz görevler büyük değil. Hatta hiç büyük değil. Büyük işlerle uğraşan bir aile olmadık, sanırım olmayacağız. Ama bu gittiğimiz küçük görevlerde bile çok can acıtıcı görüntülerle karşılaşabiliyoruz. Ve bu gerçekten kalbimi acıtıyor. Her defasında.

Karşımdaki görüntüye tekrar baktım. Onların karşısına ağlarken çıkmak istemiyordum.

İki tane çocuk. Bir tanesi kız bir tanesi erkek. Eski bir inşaatın kolonlarının arkasında oturuyorlar. Erkek olan elindeki zaten az olan bayat ekmeğin çok küçük bir kısmını kopartıyor ve yiyor. Geri kalanın hepsini kıza veriyor. Kız ekmeğin ona çok olduğunu ve biraz daha almasını söylüyor. Aralarında paylaşıp yiyorlar. Ve oracıkta uyuyorlar.

Tam yarım saattir inşaatın diğer kolonun arkasından onları izliyordum. Yüzümde hem buruk bir tebessüm hem de hayatın acımasızlığına karşı bir nefret ifadesiyle öylece duruyordum.

Artık toparlanmam gerekiyordu. Gözlerimi sildim. Üzerimi düzelttim. Saçlarımı geriye attım fakat elime sanki bütün saçımı çıkartmışım gibi bir sürü saç gelmişti. Buna da alışmıştım artık.

Yavaş adımlarla onlara doğru yaklaştım. Masum yüzlerine baktım. Onları korkutmamam gerekiyordu. Yavaşça kızın şaçlarını okşadım. Hafifçe gözlerini araladı, bana baktı ve biraz geriye gitti. Konuşma ihtiyacı hissetmiştim. Benden korkmuştu.

"Merhaba tatlım. Benden korkma sana zarar verecek tek bir şey yapmam. Doğruyu söylüyorum."  yüzümde içten bir gülümseme vardı. Çocuklar beni mutlu ediyorlardı.

Küçük kız konuştu "ben senden korkmadım ki, ben kardeşime bir şey oldu diye korktum." dedi. Gülümesemem yüzüme daha fazla yayıldı," ben sana da, kardeşine de zarar vermem. Bana güvenebilirsin. Adın ne?"  başını salladı. Çok tatlı gözüküyordu. "sana güvendim. Senin gözlerin çok güzel, mavi mavi. Benim adım elfilda kardeşimin adı bulut. "

"elfida ve bulut ne kadar güzel isimleriniz var. Burada mı kalıyorsunuz?"  dedim.
elfida yere baktı ardından gözlerini yine bana çevirdi, "e-evet burada kalıyoruz. Şey biliyor musun aslında kardeşimin bir adı yoktu. O benden küçük olduğu için annem bizi bıraktığında daha bebekti. Adını ben koydum."dedi. gözlerim doldu. Hayır şimdi olmaz. Şimdi olmaz. Canım acıyordu. Gülümsedim, "ne kadar güzel bir ablasın. Benim de kardeşlerim var biliyor musun? Ama benim kardeşlerim çok fazla. Onlarla tanışmak ister misin?" dedim. sevinçle ellerini çırptı, "tabii isterim, kardeşim de ister." dedi. Ayağa kalktım, "tamam o zaman. İlk önce kardeşini uyandır. Ben uyandırırsam korkabilir. Sonra sana birkaç şey soracağım ve benim kardeşlerimin yanına gideceğiz." dedim. Elfida başını salladı. Sanırım dokuz-on yaşlarındaydı amacımı anlatsam anlar mıydı? Elfida kardeşini uyandırdıktan sonra onları karşıma aldım ve anlatmaya başladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 16, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BİR ŞEHRİN ENKAZININ ALTINDA / AskıdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin