holy water • chanlix

|3|

Chan odada tek başınaydı. Sırtüstü yatıyordu. Kıpırdandı ve karanlığa döndü, uyuyamadı. Genellikle diğerlerinin varlığı onu rahatlatırdı ancak herkes dışarıda olduğu için düşünceleriyle yalnız kaldı.

Gözlerini kapadı. Güzel şeylerin görünmesini istedi. Onu sakinleştirecek bir şey-

Felix, her zaman ki gibi güzel bir şekilde önünde belirdi. Omuzlarını üstünü gıdıklayan sarışın saçlar, gülürken yüzüne düşen sırıtış. Gözlerinin altında ki elmaslar. Chan, Felix'in bunları takmasına bayılırdı. Işığın üstünde dans etme şekli, irislerini yaşartmış gibi görünen parıltılar.

Dolgun dudaklarında yaramaz bir sırıtışla, Chan'ın önünde diz çöktü.
Chan nefes alamadı. Zihninde canlandırdığı Felix, hergün etkileşim kurmaya çalıştığı Felix'ten çok daha cesurdu. İki minik elini Chan'ın bacaklarına koyup onları ayırdı.

"Ne yapıyorsun-"

Felix kirpiklerini nazikçe kırpaken parmağını dudaklarına götürdü. Chan sertti. Chan, çok sertti. Fantezisi, elini boksorüne ittirecek kadar canlıydı, düşüncesine kendini okşadı umutsuzca.

Felix, Chan'ın kemerini ve pantolonunu çıkarırken dudaklarını yaladı. Önündeki ereksiyonu görünce nefesi kesildi. Chan uzandı ve elini sarı buklelere sararak hafifçe yaklaştırdı.

"Çok büyük-" Felix pembe dilini dışarı çıkarıp boydan boya yalamadan önce iç çekti. "Bunu uzun zamandır istiyordum-" Hasret kaldı. Bir elini kalın tabanın etrafına doladı ve aşağı yukarı pompaladı.

"Öyleyse devam et-" Chan nefessiz bir şekilde yarattığı görüntünün ahlaksızlığına hayran kaldı. Felix'in güzel, masum yüzü sikine bastırılmış,dili çaresizce kafasına vuruyordu. Bunu yapmak için doğmuş gibi öpüyordu.

Felix yavaşça ucunu ağzına aldı ve gittikçe daha derine gitti. O doğuştan iyiydi. Chanın boyutuna rağmen, neredeyse hepsini almayı başardı. Başı aşağı yukarı sallanırken gözleri Chan'a kenetlendi. O gözlerdeki açlık- Chan sevimli Felix'in yüzündeki sürtük ifadeyi görmek için ölebilirdi.

O çok hızlı geldi.

••••••••••

"Bana böyle bakmayı kes." Felix gülümsedi ve biraz kızardı. Kirpiklerin kapanış şekli Chan'a fantezisini hatırlattı. Suçluluk, şehvet ve ezici bir sevgiden oluşan tuhaf bir mızrak göğüs kafesinden geçerek kalbini deldi.

"Nasıl gibi?" Chan, Felix'in yanağını okşarken sırıttı. O çok sevilesi, sevilesiydi ve Chan onsuz ne yapacağını bilmiyordu. Ona sahip olamayacağını bildiğinden daha ileri gitmek istemedi.

"Ben... Bilmiyorum-" Felix kıkırdadı, bir elini Chan'ın göğsüne dayadı. Dalgın bir şekilde kapşonunun ipleriyle oynadı. Bir sevgilinin yapacağı gibi. Çok yakındı, çok yakındılar ama aynı zamanda çok uzak. Neredeyse yıllar olmuştu ve Chan belirsiz şeyleri seven biri değildi. "Bu neyse... Beni geriyor-"

"Bence sende biliyorsun." dedi Chan usulca. Felix, ifadesiz ifadeye dönmeden önce bir anlığına kaşını kaldırdı. Görünüşe göre bir şeyi gizleme çalışıyordu. Chan zaten onu okuyamazdı. Felix'in gözleri başka bir dildi, Chan'ın asla konuşmayı öğrenemeyeceği.