Burnuma ulaşan güzel kokularla hızla gözlerimi açtım. Dünden beri bir şey yemediğim için bana isyan eden karnım seslice guruldayınca yavaşça yataktan doğruldum ve vücudumu esnetmeye başladım.
Esnemekten kocaman açılmış ağzımı elimin tersiyle kapattım.
Esnemem bitince çıplak ayaklarımı sıcak parkeyle buluşturup bedenimi yataktan ayırdım. Uyuşuk adımlarla odadan çıktım ve yatak harici boş olan odanın kapısını arkamdan kapattım.
Üzerimde ne olduğunu umursamadan hızla ilerleyip salonun yan tarafında kalan masaya doğru ilerledim.
Masaya yerleştirilmiş çeşit çeşit kahvaltılıklarla kalktığımdan beri acıyan karnım garip sesler çıkarmaya başlamıştı.
Elimi karnımın üzerine dolayıp eğildim.
Muhtemelen annemler gelmişti ve yemekten önce sıkı bir azar yiyeceğimin farkındaydım.
"Sana istediğini vereceğim ama önce anneme selam vermeliyim."
Tamam, karnımla konuştuğumun ve bunun tuhaf geldiğinin farkındaydım ama sonuçta o da benim bir parçamdı ve iyi davranılmayı hakediyordu.
Kimi kandırıyordum ki, ben organlarıyla konuşan bir yanlız bir ruh hastasıydım.
Elimi karnımdan ayırıp kokuların kaynağı olarak tahmin ettiğim mutfağa doğru ilerledim. Açık olan kapıdan gülümseyerek girip adeta şakıyarak konuştum.
"Günaydın Sultan- Berken?"
Karşımda annemi görmeyi beklerken üzerinde damatlığıyla omlet pişiren bir adet Berken'le karşılaşmıştım.
Berken seslenmemle irkilip hızla arkasını döndü.
Zeytini andıran gözleri kahvelerimi bulurken gözleri kocaman açılmıştı. Bakışları bir saniyeliğine üzerimde dolaştıktan sonra hızla arkasını döndü. Uyku sersemi halimle ne olduğunu anlayamadığımdan onu umursamadan yanına doğru yaklaştım.
"Bugün biraz fazla esiyor sanki."
Berken'in yanına yaklaştığımda kulaklarının kıpkırmızı olduğunu görünce kaşlarımı çattım. Ne oldu diye soracakken dişlerinin arasından 'git giyin.' demesiyle hızla aşağıya baktım. Sadece boxerla durduğumu görünce utansam da boğazımı temizleyip yanımda gerim gerim gerilen bedenle biraz uğraşmaya karar verdim.
"Ne var canım, alt tarafı çıplağım. Sende yok sanki ilahi Berken."
Berken daha da kızarabilirmiş gibi kırmızının farklı tonlarına dönse de sesini çıkaramamıştı.
Başından beri onun da benim gibilerden olduğundan şüpheleniyordum ama evleneceği için bir şey dememiştim. Şimdi istediğim kadar uğraşabilirdim.
Berken omletin altını kapatıp sinirle masaya bıraktıktan sonra kapıya doğru yöneldi.
"Sen et kahvaltını odadayım ben."
Hızla peşinden gidip bileğinden tuttum. Bana dönmesi için hafifçe çektim kendime doğru. Tabii göğsüme yapışmasını beklemiyordum. Sıcak elleri ve saçları tenime değince içimde bir kıpırtı olmuştu. Berken ateşe dokunmuş gibi saniyesinde geri çekildi. Şoku atlatınca onun elimden kurtarmaya çalıştığı bileğine baktım.
"Tamam gidip giyiniyorum. Beraber yiyelim sende açsındır."
Karşımdaki genç başıyla onaylayınca kolunu bırakıp hızla odaya doğru adımladım. Bedenime yayılan hoş sıcaklığa yenik düşmemeye çalışarak dünkü çıkardıklarımı giydim. Hazır olunca rahatsız hissetsem de tekrar mutfağa döndüm. Berken sandalyeye oturmuş öylece bekliyordu. Bende oturup 'başladaydın' dedikten sonra hızla önümdekilere yumuldum.
"Ayıp olur." dedikten sonra Berken de yemeğe başladı.
Kendi evimde pek yemek yapmadığımdan kahvaltı işini iptal etmiş gibiydim. Sadece annemlere gidince yapabiliyordum.
Sessizlik içinde karnımı doyurduktan sonra meyve suyumu da bitirince arkama yaslandım.
"Ellerine sağlık Berken. Özlemişim vallahi."
Berken de yemeğini bitirince benim gibi arkasına yaslandı.
"Afiyet olsun. Senin yaptığının yanında hiçbir şey."
Gözlerimi devirip ağzımdan 'Berken yeter sikicem ama seni bir şey yapmadım.' diye bir cümle çıkınca gözlerimi kocaman açıp bana kaşlarını çatarak bakan gence döndüm. Bazen onun kim olduğunu unutuyordum. Tamam bunu yapmayı istiyor olabilirdim ama kesinlikle o bana böyle bakarken olmazdı. Yavaş yavaş alışacağına emindim. -Hele ki Alp'in bugün bu eve damlayacağını bilerek- Derin nefes alıp 'pardon.' diye mırıldandım. Konuyu değiştirmek istiyordum.
"Sen yemek yapmayı nerden öğrendin? Sizin orda garip karşılanmıyor muydu bu?"
Sesim istemsizce alaycıl bir tonda çıktığından Berken 'ya sabır' çekip ayağa kalktı. Peşinden kalkmak istesem de bana attığı sinirli bakışlarla yerime oturdum.
"Karşılanıyor. Ben ablalarımdan bana öğretmelerini istedim. Birgün ordan kaçıp kendi başıma yaşayacağımın hayalini kuruyordum çünkü."
Fısıldar tonda konuşmasıyla kendimi daha da kötü hissetmiştim. Ben onunla alay ederken o bana kalbini açıyordu. Duygusuz bir şerefsiz olmuştum gerçekten.
"Anladım."
Sessizlik içinde masayı topladıktan sonra bulaşıkları da makinaya atıp yanıma geldi.
"Rüzgar sana bir şey söylemem gerekiyor."
Bana gözlerinin içi parlayarak bakıyordu. Önemli olduğu belliydi.
"Tabii, söyle." dedim güven verici bir tonda.
Derin nefes alıp kızaran yanaklarıyla dudaklarını araladı.
"Rüzgar ben sen-"
Cümlesi biten çalan kapıyla küfredip ona döndüm. Anlaşılan az önce zorlukla topladığı cesareti yeniden parçalanmıştı. Yerimden kalkmak istemezken dışarıdan gelen bağırış sesleriyle gözlerimi devirdim.
"RÜZGAR AÇ KAPIYI GELİNİMİZE BEŞİBİYERDE GETİRDİM."
"BEN SANA TAKICAM O KOLYEYİ AMA BOYNUNA DEĞİL." diye bağırıp oflayarak Berken'e döndüm. Gözlerini kısıp bana döndü.
"Gelin ben mi oluyorum?"
Dediğiyle gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Ben kapıya bakayım."
"YENGE HANIM AÇSANA KAPIYI BACAKLARIM AĞRIDI. YÜRÜYEMİYOR MUSUN YOKSA?"
Alp konuyu başka yerlere çekmeye başlayınca ok gibi fırlayıp kapıya adeta uçtum. Kapıyı açıp kafasına bi tane patlattım.
"Salak çocuk vuracak şimdi hepimizi."
Alp kafasını ovalarken gevşek gevşek gülüp benim yanımdan geçerek mutfağa doğru ilerledi. Göz devirip arkasından giderken 'Yengecim nasılsın? Gerdek nasıldı?' demesiyle Berken'in suratına bir tane çakması ve Alp'in acıyla çığlık atması bir oldu.
Bunlarla çok işim vardı benim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damat Firarda (Gay)
Romance"Bir dakika. Ben doğru mu anladım? Sen gittiğin aşiret düğününden damadı mı kaçırdın?"