𝐟𝐢𝐫𝐬𝐭 𝐜𝐨𝐮𝐫𝐚𝐠𝐞

555 88 16
                                    

''Bunun iyi bir fikir olduğundan emin değilim.'' Akaashi gergince parmakları ile oynarken, Bokuto onun yerine giriş belgesini dolduruyordu.

Müzik öğretmenlerinin yanından kantine geçeli yaklaşık on dakika olmuştu. Ve on dakikadır Akaashi tekrar yarışmalara katılmanın kötü, Bokuto ise iyi bir fikir olduğunu savunuyordu.

Bokuto müzik öğretmenine Akaashi'yi iyice övmüş, üstüne yarışmalara katması için gaz vermişti. Kendisini savunamayan birinin Akaashi için böyle laflar sarf etmesi onu şaşırtsa da hoşuna gitmemiş değildi.

Dünden razı olan müzik hocası ise hemen bir katılım belgesi bulmuş ve kazanacağı yarışmaların önünü açacağına dair birkaç nasihat vermişti.

Şimdi ise kantinde oturmuş belge ile uğraşıyorlardı.

''İmkansız olmadığını gördün! Bir kere yaptın zaten, hem de o saçma sözlerimle.'' Saçma kelimesini duyan Akaashi'nin kaşları çatıldı.

''Onlara saçma deme.'' Bokuto'nun kahkaha patlatmasıyla başını yine ellerine indirdi.

''Denemekten zarar gelmeyeceğini biliyorsun. Ben de geleceğim hem.'' Bokuto gururla elini göğsüne koyarken siyah saçlı oğlanın gözleri büyüdü. ''Sen de mi geleceksin?''

''Elbette geleceğim! Yardım edeceğimi söylemiştim.'' Akaashi tam o an daha da stres olmuştu.

''İyi de antrenmanların? Onları aksatmaman gerekiyor. İstesen de aksatmak istemezsin zaten.''

''Evet farkındayım. Ama gördüğün gibi bu yarışma herkese uysun diye hafta sonuna alınmış.''

Akaashi, mavi gözlerini Bokuto'nun parmağını tuttuğu yere çevirdiği anda gerçek tarih yüzüne tokat gibi çarptı. Oraya bakmak hiç aklına gelmemişti.

Bu sırada kağıdı doldurmayı bitiren Bokuto da dirseklerini masaya koyarak Akaashi'ye yaklaşmıştı. ''Sonuç olarak yalnız olmayacaksın,'' dedi neşeli bir ses ile. ''Bu yüzden gerilmene gerek yok.''

''Tabii evet,'' dedi Akaashi gittikçe kısılan sesiyle. Bokuto önünde olmak, onlarca jürinin önünde olmaktan daha çok geriyordu onu oysa. Bunu karşısındaki oğlanın fark edememesinin tek sebebi saklamakta ustalaşmış olmasıydı.

Çalan zil ile düşüncelerinden uyanırken antrenmana yetişmek için ona hızlıca veda eden Bokuto'yu son anda duydu. İşte şimdi düşünceleri ile cidden baş başaydı.

Çantasını sırtlanıp kantinin dışına doğru yürürken düşündüğü tek şey, on gün sonraki şeyi kalbinin nasıl kaldıracağıydı.

first things first [bokuaka] ―୨୧⋆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin