𝐟𝐢𝐫𝐬𝐭 𝐦𝐞𝐞𝐭𝐢𝐧𝐠

838 102 84
                                    

Bokuto, elindeki sıcak çay bardağı ile az da olsa ısınmaya çalışırken Akaashi tam yanında birkaç kitap karıştırıyordu.

Yanlış eve geldiğini anlamasından dakikalar sonra Akaashi onu, söylediğine göre okuldaki herkes gibi, tanımış, yakın olmasalar da en azından yağmur azalana kadar evinde beklemesini önermişti.

Bu kadar kötü bir gün geçiren Bokuto bir şey olacağından şüphelenip reddetmek istese de siyah saçlı oğlanın ısrarı üzerine teklifi kabul etmişti.

Sonuç olarak şimdi koltukta yan yana oturan iki genç aralarından zamanın akmasına izin veriyorlardı.

Yanında harıl harıl bir şeyler ile ilgilenen Akaashi, Bokuto'nun bir süredir ona baktığını fark etmemişti.

Sessizliği bozup bu garip ana son vermek istese de kitaplara gömülmüş çocuğun dikkatini dağıtmak istediği son şeydi Bokuto'nun. Ne de olsa ona yardım etmişti ve bu ciddi saygısızlık olurdu.

Akaashi, onun aklını okumuş olacak ki kelimeleri ağzından döken ilk kişi oldu.

"Bugün voleybol takımının antrenmanı olduğunu sanıyordum," dedi. Siyah saçlı oğlanın ağzından çıkan bu sözler ile neden şu an orada olduğunu hatırlayan Bokuto'nun yüzü tekrar düştü.

"Erken gelmeyi öğrenene kadar antrenmana katılamayacağımı söylediler."

Bardağı önündeki sehpaya bırakıp kollarını göğsünde kavuştururken Akaashi'nin bakışları sonunda ona dönmüştü.

"Bu ilk geç kaçılışın değil mi demek? O zaman haklılar." Akaashi'nin sözü üzerine gözlerini kısan Bokuto, sesini biraz daha alçaltarak kendini açıklamaya başladı.

"Bu sefer gerçekten bir bahanem vardı ama..."

"Ama kendini açıklayamadın," doğru mu anlamında kaşını kaldırdığında şoka giren Bokuto başını hızlı hızlı salladı.

"Kelimelerle aran iyi değil, değil mi?" Bunun sonucunda da onay alınca önüne dönüp kitabını karıştırmaya devam etti.

Az önceki ufak sohbetten cesaret alarak konuşmayı sürdürmek isteyen Bokuto, kollarını çözerek gözlerini önlerinde duran kitaplara dikti.

"Ne yapıyorsun?"

Akaashi bu soruyu bekliyor olacak ki duyduğu anda sırtını koltuğa yaslayıp başını arkaya doğru attı.

"Yarışmalar konusunda birkaç araştırma yapmam gerekiyor. En azından neler yapıp yapmamam gerektiği hakkında bilgi sahibi olabilirim."

Yarışma sözünü duyduğu an gözleri açılan Bokuto aklına gelen ilk soruyu ona yöneltti. "Ne yarışması? Spor mu yoksa bu tür bir şey mi!?"

Onun heyecanı ile hafifçe sırıtan Akaashi başını kaldırarak bakışlarını sarı harelere dikti.

"Keman." Duyduğu müzik aleti ile kaşı kalkan Bokuto sorulabilecek en aptalca soruyu sordu. "Onun da mı yarışması var?"

Akaashi duyduğu bu şey üzerine gülüşünü içinde tutmaya çalıştı.

"Aslında çoğu şeyin yarışması vardır. Ne de olsa hayat sadece spordan ibaret değil. Bazılarımız başka şeylere ile ilerlemek zorunda."

Duyduğu sözler ile tatmin olmuş görünen Bokuto, onaylayan birkaç mırıltı çıkardı.

"Peki neden kitaplardan bakıyorsun? Eminim internetten çok daha kolay ulaşabilirsin!"

Akaashi böyle bir soruyu da beklediği için cevabını çoktan hazırlamıştı. "Bir şeylere emek vererek ulaşınca daha tatmin olmuş hissediyorum. İnternetten arayanlar emek vermiyor değil elbette. Sadece eski bir alışkanlık."

Hayranlıkla kalkan kaşları ile karşılarında bulunan pencereye dönen Bokuto duran yağmur ile biraz hüzünlendi.

Böyle sakin ve kısa bir sohbetten böyle zevk alması normalde olacak şey değildi. Yakında gitmek zorunda kalacak olması daha da canını sıkmıştı.

"Yağmur durmuş," diyen Akaashi ile zaten fark ettiği şeyin birleşmesi üzerine ayaklandı.

Belini hafifçe esnettikten sonra bardağın dibinde kalan çayını tek bir yudumda içti. Tekrar sehpaya koyarken aklına gelen şey ile konuşmaya karar verdi.

"Senin kadar çabalayan birinin," derken eli ile kitapları gösteriyordu "kazanamaması mümkün değil. Zor olabilir ancak hiçbir şey imkansız değil!"

Koltuğun kenarına koymuş olduğu çantasını sırtına geçirirken yüzüne en samimi gülümsemesini kondurdu. "Eğer kazanırsan lütfen haber ver!"

Ardından Akaashi'nin onu yolcu etmesine gerek olmadığını söyleyerek evden ayrıldı.

Bulutların arkasında saklanmış güneşin ışıkları altında evine doğru adımlarken aklından geçen tek bir düşünce vardı.

Belki de Kōtarō Bokuto, o kadar da kötü bir gün geçirmemişti.

first things first [bokuaka] ―୨୧⋆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin