''Kazanamadığına inanamıyorum!'' İki genç sokak lambaları altında ağır adımlarla yürürken Bokuto yüksek sesle yakınıyordu.
''Kazanamamam çok normaldi Bokuto-san. Daha ikinci yarışmamdı.'' Şu anda Bokuto'nun onu rahatlatması gerekirken neden onun Bokuto'yu rahatlatmaya çalıştığını bilmiyordu Akaashi. Yine de bu gözüne çok tatlı gelmişti.
''Ama harika çaldın!'' Bokuto sitem ederken Akaashi duyamayacağı şekilde güldü.
''Normal çaldım. Sana öyle gelmiştir,'' diyerek Bokuto'nun kafasına bir soru işareti koydu.
''Ne demek istiyorsun?''
''Hiç.''
Adımlarının sesi kulaklarına çalarken ikisi de uzun zaman sonra aralarına oturan bu garip sessizliğin nedeninin farkındaydı.
İlk sohbetlerini ettikleri yere, yani Akaashi'nin evinin önüne geldiklerinde durup birbirlerine baktılar.
''Bu yarın görüşeceğiz mi demek?'' Bokuto mutlu bir şekilde sorarken Akaashi başını iki yana salladı. ''Yarın pazar Bokuto-san.''
''Ah, doğru evet öyleydi.'' Bokuto'nun yüzünün düşüşünü izleyen Akaashi'nin gözleri ya şimdi ya hiç anlamında parladı.
''O zaman yarın görüşürüz,'' diyerek demir kapıdan içeri girdi. Bokuto da her ne kadar istemese de ona el sallayıp arkasını döndü. Yola başlamak üzereyken tanıdık ses kulaklarına bir kez daha ilişti.
Başını çevirerek evinin kapısının oradan ona gülümsemekte olan çocuğu baktı.
''Sana voleybol oynayamadığım için üzülmemin bir sebebi var dediğimi hatırlıyor musun?''
Bokuto vücudunu tamamen mavi gözlü oğlana doğru çevirirken başını evet anlamında salladı.
''Üzülmemin asıl sebebi...'' yumruk yaptığı elini dudaklarına götürdü ve utançla cümlesini tamamladı. ''... aşık olduğum kişi ile aynı sahada oynayamayacak olmamdı.''
Bunu dediği anda içeriye kaçıp kapıyı kapattı ve dışarıda jetonun düşmesini bekleyen bir Bokuto bıraktı. Sırtını kapıya vererek oturduğunda hala yaptığı şeye inanamıyordu.
Yüzü alev alev yanarken Bokuto'nun ne tepki vereceğine dair merakı büyümeye başlamıştı. Bu sırada girdiği şoktan çıkmaya çalışan Bokuto ise acaba olmayan şeyler mi duyuyorum diye kendine gelmeye çalışıyordu.
Yıllar gibi gelen saniyelerin ardından bunun olmayacağına kanaat getirerek Akaashi'nin az önce girdiği kapıya doğru koştu ve hızla çalmaya başladı.
''İlk ben söyleyecektim!'' O da kapının önünde dizlerinin üstüne çökerken duygu karmaşası içinde konuşmaya devam ediyordu.
''Kapıyı aç, tam şu an seni öpmek istiyorum!'' Akaashi kapının arkasında kahkahaları ile baş etmeye çalışırken onunla birlikte gülmeye başlayan Bokuto kararan havaya adeta ışık yaymıştı.
Bokuto on yedi günde tutulmuştu Akaashi'ye. Akaashi ise hep bu duyguların esiriydi. Kendini biraz sakinleştirip kapıyı açmak için ayaklanırken söylemek istediği ikinci şeyi aklına yerleştirdi.
Kapıyı açtığı anda kollarına atlayan beden bile sendelese de ona tutunarak ayakta kalmayı başardı. Kokusunu içine çekip saçlarını hafifçe okşarken söylemek istediği şeyleri sakin ve olabilecek en içten ses tonu ile dile getirdi.
''Sen beni kurtardın, şimdi seni kurtarma sırası bende.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
first things first [bokuaka] ―୨୧⋆
FanficKōtarō Bokuto, oldukça kötü bir gün geçiriyordu. Ta ki o çocukla tanışana kadar. [bokuto x akaashi] [fluff] :¨ ·.· ¨: '· . ꔫ 17.02.2021 ⋆ @/sashasstic ♡ ⋆ bokuaka #4