3000 yılının ilk günüydü, herkes yeni bin yıla girmenin heyecanı içerisindeydi. Tüm gökdelenler ışıklarını yakmış, atılan havai fişekleri izliyorlardı. Her taraf yüksek binalar, uçan arabalarla doluydu. Yeryüzünü kat kat yukarı çıkarıyorlardı her geçen zamanda. İnsanlar yere ayak basmayı unutmasınlar diye.
Yeni yılın gelmesiyle birlikte Riotech firması, yeni androidlerini satışa çıkarmıştı. Bunlar öncekilerden çok daha insansı, duyguları kavrayıp onları hissetmeyi öğrenebilen modellerdi. Çünkü işleri bakıcılık yapmaktı. Bebekten yaşlıya, hastadan sağlıklıya her türlü kişiye bakıcılık yapmak için tasarlanmış olan bu androidler, çok güçlü hafızalara da sahiplerdi.
East ailesinin hanımı, eşiyle beraber çalıştıkları için küçük oğulları Ernest'ı bakıcılara bırakmak zorundaydılar fakat bu durumdan hoşnut değillerdi. Oğulları bakıcıları sevmiyor, ağlayıp duruyordu. Devamlı yeni bakıcı aramak zorunda kalıyorlardı.
Bayan East, elindeki dijital kataloğu eşine gösterdi. "Bak hayatım, bakıcı aramak yerine bunlardan bir tane alsak olmaz mı? Hem arkadaş olur oğlumuza ileride." Bay East düşündü, "Bilemiyorum, hiç android almadık şimdiye kadar. Güvenilir olup olmadığını nereden bileceğiz?" Kadın güldü, "Bu adamlar yıllardır bu işi yapıyorlar. Bırak da deneyelim en azından." Nefes verdi Bay East. "Peki, ama en ufak hatasında geri yollarım."
O gün kapsamlı bir araştırma yapıp siparişlerini verdiler. Bir yandan da şimdiki bakıcıya yeni bir iş bulması gerektiğini açıkladılar.
Ertesi gün kapıları çaldığında anne kucağında oğluyla birlikte kapıyı açtı. Karşısında dikilen genç kızı görünce şaşırdı. "Kimsiniz? Bakıcı ilanlarımızı dün geri çektik, kusura bakmayın." dedi kibarca. Kız gülümsedi. "Ben Riotech'ten geliyorum. Adım Elsa. Dün sipariş ettiğiniz bakıcı androidim. Tanıştığımıza memnun oldum Bayan East."
Kadının yüzünde bir gülümseme belirdi. Bu kadar insansı detaylara sahip olduklarını bilmiyordu. Söylemese anlamazdı bile. Kahverengi uzun dalgalı saçları vardı. Gözleri bal gibiydi. Android olduğundan olsa gerek, bembeyaz pürüzsüz bir cildi vardı. Ne fazla uzundu ne fazla kısa. Üstünde mor bir üniforma, altında siyah bir etek vardı. Kibarca içeri adımladı. "Bakıcılık yapacağım kişi bu ufaklık mı?" dedi gözleriyle işaret ederken. Kadın başını salladı. Oğlunu uzattı tanışmaları için. "Adı Ernest. Daha küçücük ama bakıcı seçerken altmış yaşında inatçı bi adam kadar inatçı ve seçici. Hemen ağlamaya başlıyor." Elsa bebeği kucağına aldı. İçine sevgi yüklenmişti. Gülümseyerek baktı küçük bebeğe. "Merhaba ufaklık, ben yeni bakıcınım. Adım Elsa, tanıştığımıza memnun oldum." dedi yüzüyle kibarca oynarken. Anne korkuyla bakıyordu. Korkma sebebi çocuğun başına bir şey gelir değil, ya yeni bakıcısını da beğenmeyip çığlık ata ata ağlarsaydı. Korkusu boşa çıkmıştı çünkü Ernest ilk defa minik gülücüklerini sunuyordu bir bakıcıya. Anne o an anladı, oğlu yeni bakıcısıyla büyüyecekti. Çok mutlu olmuştu.
"Elsa, daha önce hiç android sahibi olmadım. Pek bilmiyorum. Ayrı bir odamız var bakıcılar için ama hiç kullanma şansı olan olmadı. Özel bir odaya ihtiyacın olursa orada kalabilirsin." Elsa kucağındaki minikle oynarken kadına döndü, "Diğer modellere göre daha insansı tasarlandığım için bir odam olması daha iyi olabilir. Hem Ernest'ın android olduğumu anlayıp korkmasını istemem. Beni gerçek bir bakıcı sanması iyi olabilir." Kadın başını salladı ve oğlunu geri aldı. "Sana evi gezdireyim. Sonrasında alışverişe çıkar sana yeni kıyafetler bakarız. Ne dersin?" Kız mutlu bir şekilde kafasını salladı.
Beraber evi gezmeye başladıklarında Elsa evdeki temel odaları, içindeki çocuklar için riskli bölgeleri, neyi nerede bulabileceğini analiz ediyordu. Son odaya vardıklarında kadın içeri girmeden durdu. "Burası senin odan. Gir bakın, eksiklerini liste et. Bir saate çıkalım alışveriş için. Olur mu?" Kafasıyla onayladı yine. "Teşekkür ederim." deyip odasına bakınmaya başladı. Mutlu hissediyordu yine. Yeni evi çok güzeldi. Bakacağı çocuk çok tatlıydı. Sahibi çok iyi kalpli biriydi. Onu asla atmayacaklarına emindi.
Elsa'nın korkusu buydu. Kenara atılıp kullanım dışı bırakılmak. O bakıcı androidlerin ilk tasarlanmış haliydi. İlk olmak bir android için her zaman korkunç olmuştur. Hatalar hep ondadır. Özel hayatın içinde oldukları için gizlilik ilkeleri gereği yazılım güncellemesi yapılması da mümkün değildir. Hataları sonucu yapılan şey, hurdalığa atılmak olur. Testlerinde bir sorunu yoktu, ama bu ileride çıkmayacağının garantisini de vermiyordu. Elinden geleni yapacaktı bu ufaklıkla en iyi şekilde ilgilenip sorun çıkarmamak için. O özel bir androiddi. Hurdalığa atılmak istemiyordu.
Yazılımını bulandıran bu düşüncelerden kendini arındırdı. Neden insan gibi olduğunu anlamıyordu. Diğer androidler böyle değildi. Modelinden mi kaynaklıydı, yoksa arızalı mıydı? Korkuyordu ilginç bir şekilde. Gereksiz yere endişeleniyordu. Hafızasından temizlenen bazı görüntülerden kalan minik izler rahatsız ediyordu onu fakat ne olduklarını bilmiyordu.
Anne onu çağırana kadar bekledi. Sonra ayaklanıp gülümseyerek yanına gitti. Birlikte evin yakınındaki bir alışveriş merkezine gittiler. Bayan East kızın üstüne kıyafetleri tutup, "Bu da çok yakıştı." derken insanlar garip garip bakıyordu. Androidlere üniformaları yetiyordu zaten, ne gerek vardı kıyafet almaya? Gülünç bulmuşlardı ama onlar bunu takmıyorlardı. Uzun bir alışverişin ardından ellerinde koca çantalarla çıktılar. "Sizce de fazla olmadı mı efendim?" Anne kızgın bakışlar attı. "Ne fazlası canım, hem efendim de neymiş? Sen artık ailenin bir parçasısın. Anne de bana." Gülümsedi Elsa. "Teşekkür ederim 'anne'."
Eve vardıklarında tüm kıyafetleri tek tek dolabına yerleştirdi. Hepsi birbirinden güzeldi. İşin en iyi yanıysa bunları her zaman giyebileceği, asla küçük gelmeyeceğiydi.
Yeni evindeki ilk gününü alışverişle geçiren Elsa bakacağı ufaklığın yanına da uğramak istedi. Odaları yan yanaydı. Kapısını açtı uyuyan miniğin. Çok tatlı bir bebekti. Küçük yanaklarını okşadı. Bu minik hareket bebeği uyandırmaya yetmişti. Korktu kız başta, ağlamasını istemiyordu. Zaten beklediğinin aksine bebek gülümsüyordu. Kız da ona gülümsedi. "Uyandın mı sen bakalım? Nasılsın küçük Ernest?" Agu bugulardan başka bir cevap alamamıştı. "Sana bir isim bulalım, seninki çok uzun." dedi ve düşündü. "Sana Ern desem olur mu bakalım?" dedi ve parmağını minik elin üstüne koydu. "Evet, evet. Bence de güzel oldu. Ben senin yeni bakıcınım küçük Ern. Seni ilk günden çok sevdim. Seni asla bırakmayacağım." konuşurken ufaklık yeniden uykuya dalmıştı. Elsa rahatsız olmasın diye tüm gece o uyanana kadar parmağını çekmedi. İlk günü çok güzel geçmişti ve geleceği için sabırsızlanıyordu.
•°•°•°•°•
Burayı okuyan olmuyor ama olsun. İlk defa böyle bir hikayeye girişiyorum. Umarım batırmam. İleride çok farklı şeyler olacak. Eğer olur da hikayeyi bulur ve okursanız, minicik bir oy verip hikayeyi kütüphanenize eklerseniz çok memnun olurum. Hepinize iyi günler dilerim (*^3^)/~♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyond Two Lives
Romance"Ölmene izin veremem sevgilim. Ben yaşarken senin ölecek olman haksızlık değil mi?" | başlangıç' 17.02.21