Hayatımız adına attığımız her adımda yeni insanlarla karşılaşıyor, tanışıyoruz. Ben, hiçbir insanın hayatımıza öylesine girmediğine inananlardanım. Kimileri tesadüf diyor buna, kimileri tecrübe, kimileri başka bir şey... Bense, bunu hiçbir kalıba koymadan sadece olduğuna inanıyorum. Hayatımızı başından sonuna inşa ediyoruz ve her gelen bir tuğla koyuyor üzerine. İnsan, işte tüm bunlarla bir bütün oluyor.Bazı insanlar ise, tanıştığımız andan itibaren yolun geri kalanında, tüm engellere rağmen beraber devam etmemiz için hayatımıza girmiş oluyorlar. İlerleyen zamanlarda şu sözle karşılaşacaksınız hikayede;
"Bizi zorlayacağını bildiğimiz için çıkmadığımız ya da yarısından döndüğümüz yolları beraber gidebilmek için diretirsek, belki de hayatımız boyunca hiç erişemeyeceğimiz bir şansa erişmiş olacağızdır."
Nar Çiçeği de sizi buna tanık edecek bir hikâye... Leyla ve Akın'ın bütünden parçaya giden ve aşkla sınanan zorlu yolculuğu... Ben, yazarken bu yoldan neler alacağımı bilmiyorum. Sizler okurken bu yoldan neler alacaksınız, bilmiyorum. Tek bildiğim bu yola çıkmak için senelerdir heyecanla çarpan bir kalbim olduğu. Umarım birlikte çok güzel şeyler paylaşırız.
Yol arkadaşım olduğunuz için teşekkür ederim.🤍
•••🌸•••
"Gerçekten bir insanı öğrendiğin, bildiğin parametreler dışında sevip saydığın zaman galiba o, aşk oluyor."
— Özge Gürel."Aşk, aslında kişisel yarar duygusundan vazgeçmektir. Her şeyden vazgeçip
hayatınızı yeniden inşa edebilecek
motivasyonu verir. Güvendir, sevgidir,
nefret ve kıskançlıktır."
— Serkan Çayoğlu.•••🌸•••
Onunla tanıştığı günden beri, hiçbir şey eskisi gibi değildi.
Her şey aynı "eskisi gibi" görünürken, aslında değildi.
Bir insan hiç ummadık bir anda gelip, hayatını alt üst edebilmiş miydi gerçekten? Cevabı bilse de, kendine söylemeye cesareti yoktu Leyla'nın. Çünkü söylerse, bu kabul etmek demekti ve bunu kabul edemezdi. Bunu kabul ederse kendini çiğnemiş olurdu.
Yıllardır insanlara gözü kapalı tavsiyeler verebilirken, bunun uzmanlık alanı olduğu gerçeğiyle geçinip giderken, hedefler kendini gösterdiğinde susup kalıyordu. Terzi gerçekten de kendi söküğünü dikemiyordu.
Peki o, dikebiliyor muydu? O, insanlara verdiği desteği kendisine verebiliyor muydu? Bunu o kadar çok merak ediyordu ki...
Masadan kalkıp sandalyesini özenle masanın altına doğru ittiren bu adamı izlerken bunlar geçiyordu işte aklından. O sırada da o, onlara bakıp gülümsemişti.
"Afiyet olsun, hanımlar."
Arzu, ona dönüp boş bir ifadeyle yanıtladı.
"Sana da."
İyice uzaklaştığından emin olduktan sonra, Leyla'ya yaklaşarak fısıldadı.
"Olmaz, Leyla! Aynı meslekten biriyle olmaz. Bunu biliyorsun."
Leyla'nın gözleri uzaklardaydı.
"Biliyorum, biliyorum da..."
"Da, ne? İyice abarttın artık ya! Geldiğinden beri gözlerin onda..."
Abartmış mıydı sahiden? Şartlar böyleyken, abartıyor olamazdı. Bunu o sağlamamıştı.
"Burada işe başlamasını kaldıramıyorum." dedi, çaresiz bir sesle. "Ben her şeyi es geçmiştim. Koskoca İstanbul'da, tek yer burası olamazdı değil mi? İstanbul'a taşınsan ilk burayı mı bulursun Arzu, söyler misin bana?"
Arzu umursamaz bir şekilde başını iki yana salladı.
"Ortak nokta çoktu. İsmen de biliyordu burayı sonuçta. Kaç kere seminerde karşılaştınız. Düşünüp, değerlendirmiş olamaz mı?"
"Olabilir değil mi? Tabii, olabilir."
O sırada kapıya dayanmış seslenen Mine'nin sesi ulaştı kulaklarına.
"Leyla Hanım, hastanız geldi. Bekleme odasına aldım."
Kendini sarsarak kendine getirmek istercesine kafasını hızla iki yana salladı Leyla.
"Tamam, beklesin. Hemen geliyorum."
Tabağındaki sebzelerden ağzına bir çatal daha atar atmaz ayağa kalktı. Daha fazla kafasını karıştıran şeylere odaklanamazdı. İşine dönmek zorundaydı.
"Hadi kaçtım ben!"
Gözlerini deviren Arzu'nun yakıcı bakışlarını görmezden gelmeye çalışsa da başaramamıştı.
"İki lokma anca yemişsindir. Aç acına mı?"
"Öyle olacak artık. Ben başka şeylerle doydum."
Yemekhaneyi terk ederken, bu saatteki hastasının kim olduğunu bile hatırlamayacak kadar kafası meşgul olan kendine tekrar edip durdu.
"Zor olacak, çok zor olacak... Ama yapabilirsin... Yapabilirsin..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nar Çiçeği
Romans'Nar'ı bilir misiniz? Parçadan bütüne bir yaşam hikayesidir nar. Esas cevheri içindedir ama çok güçlü bir kabuğu vardır onun, çok zor kırarsınız. İçindeki onlarca parçaya ulaşmanız çok zordur. Ulaştığınızda ise eski hâline bir daha geri getiremezsi...