taslak

16 0 0
                                    

Sabahın ilk ışıklarında verdiğim sıkıntılı solukla gecelediğim kanepenin üstünden kalktım.
Uyuyamamıştım, evimde hiç tanımadığım bir insanın varlığı beni rahatsız ediyordu.

Adının Kim Taehyung olduğunu öğrendiğim adam geceden bu yana kısık ama derin iniltiler çıkarmıştı fakat hiç gözlerini aralamamıştı.

Gece boyunca içtiğim sayısız kahveye sahiplik yapan kupayı alıp mutfağa ilerledim, sevmiyordum fakat gece boyunca bir hayalet gibi beyaza bürünmüş duvarları izlerken yiyip içme ihtiyacı hissetmiştim.

Buraya nasıl gelmişti ona ne olmuştu bunu ona kimler yapmıştı bir nebze olsa bile merak ediyordum ama tek bildiğim şey ise ölmesi için bu ıssız ormana bırakılmasıydı.

Yıkadığım kupayı dolaba yerleştirerek yeni bir bardakla tezgahtaki suyu bardağa boşalttım.
Midem "daha fazla birşey içme" der gibi kasılırken fazla kafeinden en fazla ne olabilir ki demekle geçirdim.
Sonuçta buna alışkın değildim.

Mutfaktan çıkmamla evin girişindeki serili parkenin göz kamaştıran parlaklığı dikkatimi çekmişti.

Bütün gece öylece oturup durmamıştım tabiki de.
Yerdeki kanları temizlemek saatlerimi almıştı, yaklaşık 5 kere çamaşır suyuyla silip durulamıştım.
Eski halini alması diken üstünde durmadan oturmamı sağlamıştı.

Yeniden yerimi aldığımda sağımda yatırdığım andan beri duruşunu bozmayan bedene döndüm.

Geceden bu yana kanaması olmamıştı sadece ölü gibi yatıyordu.

Böylece yatarak ve yaralarını sadece bezle kapatarak iyileşmesini bekleyemezdim zaten ama onun için en iyi yol buydu şimdilik.

Dün geceden bu yana durmadan akan burnumda ondan pek kalır yana olmadığımı gösteriyordu.
Temizlikle kalmayıp yaptığım yosunlu pirinç çorbası benim ve onun için bünyemize iyi gelecekti.

Tekrar mutfağa gidip geniş iki kaseye çorbaları koyup tepsiyle salona yöneldim.
Orta sehpaya tepsiyi bırakıp arkamdaki bedeni yattığı yerden başını kaldırarak biraz daha doğrulttum.
Başını kaldırmamla dudakları aralanmış dişlerini sıktığını görmüştüm.

Elimi boynuna koyup vücut ısısının daha normal bir hâlde olduğunu anlamıştım.
Buz kesen soğukluğu yoktu elimin soğukluğunu bile hissettirmişti sıcaklığı.

Hâlâ sıcaklığını kaybetmeyen  çorbayı kaşığa doldurup diğer elimlede bir peçete yardımıyla dudaklarını aralayıp çorbayı içmesini sağlamıştım yarısı dudağının kenarlarından boynuna doğru akmıştı tabikii.

Akan yerleri silip tekrar bir kaşık dolusu çorbayı dudaklarının arasından itmiştim.

"Sadece yut".
Beni duymuş gibi

Callous ✦ KTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin