Kanıbozuk

383 43 40
                                    


Uzun zamandır bölüm atmadığımı biliyorum ama çok uzun yazarak kendimi affettirmeyi planlıyorum umarım affedersiniz 🥺💕

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum🌼

❤️✨ Sizi seviyorum ✨❤️

✨İYİ OKUMALAR✨

✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦

Bellatrix'in bir şeyi yoktu. Sadece çok sinirlenmişti. Ama zaten onun bir şey demesine fırsat olmadan Druella "O kanı bozuk piç kızımı öldürmeye kalktı!" diye haykırmaya başladı.

✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦✧✦

Tüm hafta Sirius, Bellatrix'in Phoebe hakkında yüzündeki kıvılcımlı gülümsemeyle "Sonunda dişime göre bir kuzenim oldu." dediğini herkese anlatıp "Sonunda benim gibi Gryffindor olacak bir kuzenim var." diye övünmüştü.

Haftanın tek problemi hiçbir safkan mürebbiyesinin bir meleze ders vermek istememesiydi. Kendisinin sürekli aşağılamasına rağmen başkasının yeğenini aşağılamasına çok öfkeliydi Walburga Black. Aslında öfkesinin temeli bir zamanlar safkan cadıların çay partilerinin gözde bekarı olan erkek kardeşinin hakkında herkesin "kanıbozuk" ifadesini kullanmaya başlamasıydı.

Phoebe ise her öğün yemek yemeğe, haftada iki üç gün banyo yapmaya veya üşümeden uyumaya alışmaya çalışıyordu. Bir yandan Hogwarts'tan korkuyordu. Herkesin ondan iğreneceğini düşünüyordu. Çünkü sürekli nefes nefese kalıyor, bir süre öksürük krizine giriyordu, ilaçlarını kullanmasına rağmen iksir kokusuna veya küçücük bir tozdan dolayı krize giriyordu. Okulda her şey daha zor olacaktı. Böyle giderse yani hoca bulunmazsa okula hiç eğitim almadan gidecekti, kim bilir ne kadar gerisindeydi yaşıtlarının. Ve kim bilir yaşıtları bunu fark edince ona neler yaparlardı. Ama neyse ki yaşıtlarının ne kadar acımasız olabileceğini en iyi Phoebe bilirdi...

Bugün Black evinden taşınıp babasıyla ayrı eve çıkacaklardı. Phoebe kuzenlerinden ayrılmak hiç istemiyordu ama onu hiç sevmeyen akrabalarla 7/24 yaşamak ona ağır geliyordu. Babası onu korumak için düzenini bozmuştu. Alphard Black kızı için nelerden vazgeçmezdi ki zaten yapamadıkları elinden gelmeyenler için gününün her saniyesini kendine zehir ediyor kızının onsuz çektiği tüm dertleri kafasında tekrar tekrar yaşıyordu. Phoebe kısa süredir tanımasına rağmen ciddi anlamda babasını seviyordu. Nedense belli edemiyordu. Sanırım onu hemen affederse annesinin kırılacağını düşünüyordu.

Evcinleri bavulların hazır olduğunu haber verince Alphard Black kızını yola çıkmak üzere çağırdı. Regulus ne kadar oyunun bitmediğine biraz daha durmaları gerektiği konusunda ısrar etse de bu biraz mızmızlanmadan ibaretti sadece Phoebe'nin gitmesini istemiyordu. Phoebe ise bu konuda daha metanetliydi. Çünkü babasının bu kararı onun iyiliği için aldığını biliyordu.

Kapıda aile bireylerine soğukça veda ederken Regulus ve Phoebe birbirlerine bakarak ağlamamaya çalışıyordu sanki biri başlasa diğeri duramayacaktı. O sırada Sirius coşkuyla girişteki koridora koşuyordu. "Amca! Alphard amca!" nefes nefeseydi. "Sirius, nefes almayı unutmadan söyle, ne oldu?" dedi adam endişeyle. Sirius kocaman sırıtmayla "Phoebe için mürebbiye buldum." dedi. "Kim?" dedi baba kız aynı anda. "Ya aslında tahsili öğretmenlik değil bankacı mı neymiş Muggle işi sanırım neyse... Şey..." annesine endişeli bir bakış attı. "Remus'un annesi Bay Lupin ile evlenmeden önce birkaç çocuğa işine ek olarak özel ders veriyormuş özellikle sayısal derslerde. Iıı şey ben.. Remus'a durumdan bahsedince o da annesine bahsetmiş... Şey işte sonuçta Muggle olsa da bizi büyücüleri ve cadıları bilen bir Muggle değil mi, yani..." dedi gözünün ucuyla annesine kontrol ederek amcasına doğru. Walburga Black mide bulandırıcı bir koku duymuş gibi gözükse de yorumda bulunmadı. Phoebe umutlanmak için babasının cevabını bekliyordu." Hope Lupin'e mektup yazalım o zaman, tam olarak öğrenelim, konuşalım, görüşelim hatta değil mi Phoebe, ister misin?"

🌒🌕🌘 Moon-Born 🌒🌕🌘Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin