Televizyonu açın ve izleyin; ama dikkatlice.
Programları, dizileri, şovları, haberleri.Bir din mensubu olun; ama emirlerinden şaşmayın.
İbadetlerden, dualardan, ayinlerden.Siyasi bir parti destekçisi olun; ama sonuna kadar mücadele edin.
Toplantılarda, meydanlarda, kürsülerde, sandıklarda.Eğer tüm bunları dikkatlice ve gerektiğince yaparsanız, hepsinin birer saçmalık olduğunu idrak etmeniz uzun sürmeyecektir.
İnsanların bu köleleştiren mekanizmalardan kurtulamamalarının sebebi; tüm bunları tam anlamıyla idrak edemiyor oluşlarından kaynaklanmaktadır.
Eğer dikkatinizi bu unsurlara yöneltirseniz, hepsinin sizin zararınıza olduğunu fark edeceksinizdir.Az bilmek, bilmemekten daha tehlikelidir.
Eksik, yalan, yanlış ve yetersiz bilgi insanı bu unsurlar etrafında fanatizm yanlısı yapmaktadır.Televizyon sizin aptallaşmanızdan başka bir şey istemez.
Siz hiç 'ünlü' denilen gereksiz kesimin, günü kurtarmalık sosyal mesajları dışında, bir kitap ya da belgesel tavsiye ettiğini gördünüz mü?
Bir magazin programı yerine, öğretici bir program?
Belgeseller yayından kalkalı ne kadar oldu bilginiz var mı?
Eğitici çizgi filmlere hiç rastladınız mı?
Sabah programlarındaki insanların ülke yararına bir şeyler yaptığını?
Haberlerin çözüm önerisi sunduğunu?
Okumak üzerine bir kanalın olduğunu?
Çocukların daha bilgili olması üzerine bir çalışma?
Hayır... Hiç birini görmedik, duymadık. Hiç birine rastlamadık, rastlayamayız, rastlayamayacağız; çünkü bunu istemezler. Toplum ne kadar gerizekalı ise, yönetilmesi o kadar kolaydır.
Televizyon kitap okumanızı istemez, okursanız öğrenirsiniz, öğrenirseniz anlarsınız, anlarsanız izlemezsiniz, izlemezseniz gözünüz açılır, gözünüz açılırsa sizi sikenleri fark edersiniz, fark ederseniz siz onları sikerseniz... Ve televizyon gücünü elinde tutanların götü fazlasıyla kıymetlidir.Haber bültenleri ve gazeteler toplumu bilinçlendirmez. Sistemin kontrolünde olan bu yayın organları genelde insanların hiç bir işe yaramayacak bilgiler sunar.
Eğlence ve gereksizlik odaklı yayın, kişinin beyninde her şeyin yolunda gittiği izlenimi yaratır.
Gerçek diye sunulanlar yalan, yanlış ya da yetersizdir.
Her eve bir televizyon girmeye başladığı dönemden beri, kanallar arttı, reklamlar arttı haberler aynı, o gün yaşayan insanlardan bu yana kafa yapıları hep aynı; hâlâ yetmişiki ekran gerizekâlı bir nesil yetiştiriliyor.
Her şeye zam gelmiş, ülke daha boktan bir hâl almıştı. Ölümler artıyor, insanlar her gün biraz daha fakirleşiyordu. Özgürlüğümüz her gün kısıtlanıyor, baskılar artıyordu. Az para, çok kas gücü sistemi oturtulmuş, işçi eziliyordu...
Ve tüm bu karmaşanın ortasında aklımda sadece, hangi gerizekâlının pastayı 'kuru' ve 'yaş' diye adlandırdığıydı vardı.
Yarın televizyonda hangi dizi var?
Tekrarı var mı?
Saçımı hangi renge boyatsam?
Hangi üründe %50 indirim var?
Ipad nasıl acaba?
Bu kadını kim beceriyor?
Bu adamın aleti kaç cm?
Şu bina kaç katlı?
O köpek beni ısırır mı acaba?
Beynimizi kiler olarak kullandığımız andan beri, profesyonel birer gerizekâlı olma yolunda hızla ilerliyoruz.
Başarılı olduğumuz konuların başında, gerizekâlı olmamız geliyor.
--İdeolojik Haller Vol.2 de görüşmek üzere--
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sorgulama Günlükleri
General FictionDaha önceleri yazdığım yazıları bir kitapta toplamayı umduğum ve sıkıcı olmayan güzel bir kitap olacağını düşünüyorum, hayata dair her şeyi ön yargısız bir şekilde gerek ideolojik,gerek felsefi,gerek aşk üzerine doğumdan ölüme kadar gidecek her şeyi...