red as flames

731 53 26
                                    

rüzgârın serinliği yüzümü okşarken yüzümü aya çevirdim.
ay ışığının göle vurması ve ağaçların da bir kısmının aydınlanmasıyla muazzam bir manzara ortaya çıkıyordu.

sanatsal faaliyetler gerçekleştiren insanların neden ilham bulmak için buraya geldiğini daha iyi kavramıştım.

bende bir gün onlardan biri olmayı umuyordum. rastgele karşılaştığım bu estetik manzara ile bir şeyler yakalayabilecek miydim?

bunları düşünürken şövalyemi çoktan yerleştirmiş ve tuvalimi üzerine oturtmuştum.

içimde oluşan heyecanla beraber gördüğümü resmetmeye başladım.
-

aklımdan düşünceleri atmak istercesine boyalarımı karıştırıyordum. gözlerim, ortaya çıkan her yeni renkte kayboluyordu. tuvale attığım fırça darbelerim, odaklandığım şey beni diğer konulardan alı koyuyordu.

zihnimi yeterince berraklaştırdıktan sonra kendimi iyice eserime verdim. aklımda olanları tuvalime işledikten sonra, geri çekilip baktım.

sıradaki hamlem ne olacaktı? aklımda bir kaç şey oluşması için bakışlarımı aya çevirdim. aydan ise bakışlarımı aşağıya indirdiğimde orada biri olduğunu gördüm.

ağaç kütüğünün üstüne oturmuş genç bir adam yukarıya bakıyordu. ayın parlaklığı zaten soluk beyaz olan tenine vururken, ateş gibi kırmızı gözlerine de bir aydınlık düşürüyordu. kırmızı uzun saçlarının güzelliğinden bahsetmeye bile gerek yoktu.

önümdeki tuvali unutmuşcasına onu incelemeye başladım. bakışları, iç çekişi, görünüşü beni kendine çekmişti. genellikle insanların manzaraları ve estetikliği bozduğunu düşünmeme rağmen sanki bu kişi burada olmalıymış gibi bir his kaplamıştı içimi. beni farkedebileceği gerçeğini hatırladığımda bakışlarımı ondan çektim.

bu geç saatte burada benden başka birinin olması beni şaşırtmıştı. buralarda çok fazla kişi yaşamazdı ayrıca geç bir saatti. belki bir gezgindir? belki kafa dinlemeye gelmiştir?

doğanın yarattığı eşsiz ortam karşısında gerçeklikten sıyrılıp, anın tadını çıkartmak isteyen tek ben değildim anlaşılan.

belki de sadece bakıyordur, görmüyor da olabilir. neden bunu bu kadar etraflıca düşündüğümü bilmiyorum.

iç çekişlerinden beni bir derdi olduğu kanısına itmişti, fakat görünüşü bana pek bir ip ucu vermiyordu.

belki sadece ortamın gerektirmesi üzerine iç çekiyordu. kim bilebilir? insanın her yaptığı hareketin arkasında mantık aramayı yıllar önce bırakmıştım.

tuvalime geri döndüm ve sessizce yaptığım şeye devam ettim. açıkcası beni farketmediğine sevinmiştim. şu an biriyle konuşacak gibi hissetmiyordum. ortamın güzelliğini sessizlik koruyordu.

bir süre o kütüğün üzerinde, ben ise tuvalimin başında yaptıklarımızı sürdürmeye devam ettik. orada olduğunu belirtmek istercesine tuvale her değdiğinde ses çıkaran fırçam, beni fark etmemesine engel olmuştu.

sonrasında bakışlarını üzerimde hissettiğimde onu görmezden gelmeye karar vermiştim. ellerim titremiş, yerime çivilenmişim gibi hareket edememiştim. bakışlarındaki etki beni bu kişi hakkında daha da meraklandırmıştı. çok geçmeden önüne döndü ve ayağa kalkıp ilerdeki patikadan yürüyerek gözden kayboldu.

-

aradan birkaç saat geçmişti. acıkmış ve ayakta durmamdan dolayı oldukça yorulmuştum. tuvalime son bir kaç detayı ekledim ve mutlulukla nefes verdim. yorgunluğumla beraber yakınımdaki taşın üzerine kendimi bırakmam da uzun sürmemişti. eşyalarımı gitmek için toplarken, elde ettiğim tabloya gururla baktım, bu seferki diğerlerinden biraz daha özel gibiydi.

o kırmızı genç adamın tablonun sağ alt köşesinde bir değişiklik yarattığı aşikârdı.

nedensizce gecemi farklı ve güzel kıldığı için ona teşekkür etmek istemiştim.

-selaam! bu kitabı yayınlayacağımı düşünmemiştim ama buradayız. başlangıç için kısa olduğunu biliyorum biraz tanıtım vari bir havası oldu bölümün. umarım beğenmişsiniz ve ilginizi çekmiştir! ve karakteri bilmeyenler olabileceğinden söyleyeyim dedim; kitap genshin impact adlı oyundan diluc karakteriyle alakalı :3

iyi günler/geceler dilerim !!
votelamayı unutmayınn.

-akira

edit-1: 21/02/2021
edit-2: 10/08/2022

view's blessing | dilucHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin