Like the Beginning

117 12 13
                                    

''... 'Beni tekrar bulacaksın Elijah. Söz ver. Ne kadar sürerse sürsün, daha kaç kere hayata gelirsek gelelim şimdi olduğu gibi beni yine seveceksin, kendine âşık edeceksin söz ver.' dedi Ophelia sevdiğinin gözlerinin içine bakarken. Atların sesi kulaklarını doldurmaya başlamıştı. Son anları olduğunu ikisi de anlamıştı.

'Söz veriyorum. Nerede olursan ol, kaç yaşam sürerse sürsün seni bulacağım ve birbirimizi korkusuzca sevmemiz için ne gerekiyorsa yapacağım.'

'Seni hep sevdim, seviyorum ve kaç yaşam sürerse sürsün seveceğim. Söz veriyorum.'

'Seni hep sevdim, seviyorum ve kaç yaşam sürerse sürsün seveceğim. Söz veriyorum.'

Gördükleri son şey birbirlerinin gözleriydi, duydukları son şey birbirlerine verdikleri sözdü. Birbirlerine sarılmış şekilde oracıkta öldürüldüler. İmparatorluklarının yıkılması ile binlerce kişi daha ölecekti. Efsaneye göre ise onlar belki de onlarca defa tarihte karşımıza çıktı. Adları değişti, soyları değişti. Belki bir devletin kurulmasına yardım edenler arasında gördük ama tanımadık. Belki de hiç duymadık isimlerini. Veya belki ben Elijah'ım, Ophelia ise dışarıda bir yerde beni bekliyor. Asla bilemeyeceğiz. Ama reenkarnasyonun da güzel taraf bu değil mi?''

   Son kelimeyi de okuyup ders kitabını nazikçe kapattı ve öğretmenine çıkardığı işten memnun şekilde baktı.

''Okuduğun için teşekkür ederiz Wonwoo-shi. Reenkarnasyon hakkında çok fazla efsaneler bulunsa da böyle güzel denemeler bulamıyoruz her zaman.  Bu kadar güzel okuduğun için ayrıca teşekkür ederiz. Fakat görüyorum ki bu okuma birileri için farklı şekillerde faydalı oldu.'' 

   Arka sıralara doğru ilerleyip uyuduğu belli olmasın diye Wonwoo'nun arkasına iyice saklanmış Mingyu'nun başına geldi. 

''Mingyu-shi rüyalar âlemine uzun bir yolculuğa çıkmışa benziyorsunuz. Yoksa bu efsane size masal gibi mi geldi?'' Yanı başından gelen bu gür sesle yerinden zıpladı Mingyu. Gözlerini kırpıştırdı bir süre. Ona dönen Wonwoo'ya baktı. Wonwoo gözleri ile öğretmenlerini işaret etti. Adamın bir cevap beklediğini anlayınca aklına gelen ilk şeyi söyledi Mingyu.

''Evet, öğretmenim kesinlikle katılıyorum ve asla uyumuyorum sadece konu üstünde düşünüyordum.'' Wonwoo'nun gözlerini devirip iç geçirmesi eşliğinde önüne dönmesini izledi sonra. Anladı ki batırmıştı.

''Öyle mi? Bunları duyduğuma çok sevindim. Madem konu üstünde buuuu kadar derin düşünüyorsunuz sizin için 750 kelimelik ödev hazırlamak da zor olmayacaktır. Cumaya kadar masamda olsa iyi olur. Hepinize iyi günler çocuklar.'' dedi ve dersi bitirip sınıftan çıktı.

"Tebrik ediyorum cidden Mingyu. Her derste uyumayı nasıl başarıyorsun?"

"Her derste değil lütfen. Sadece bu adamın derslerinde uyuyorum."

"Aferin sana büyük şey başarıyorsun." Bir yandan da hızlı ancak düzenli bir şekilde çantasını toplarken Mingyu'ya bakmamaya çalışıyordu. Kızgın olması gerekiyordu ve ona bakarsa, o küçük, tatlı, bir o kadar da güzel yüze bakarsa tüm sinirinin uçacağını çok iyi biliyordu. Çünkü her defasında böyle olurdu.

"Napim ama adam sürekli bir şeyler okutturuyor. Hayır bir de sana okutturuyor. Sende ki ses zaten tartışmaya kapalı. Öyle olunca da uyuyuveriyorum."

"Ne varmış acaba benim sesimde?" Kitaplarını toplamış Mingyu toplandı mı diye arkasını döndüğünde Mingyu'nun çoktan çantasını sırtlandığını gördü. Muhtemelen kitaplarını hiç çıkartmamıştı diye düşünüp sınıf kapısına yöneldi Wonwoo.

Rebirth Love /Meanie-MinWonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin