Masayı kurdum.Sobanın başında asılı çamaşırları topladım,anneme çay sobanın üstünde dursun yan tarafına ıhlamuruda demler koyarız dedim...Kestaneler küçük abime Karstan hediye gelmiş,tam bir kasa.Büyük abim İzmirde o sıralar görevli annem ,babam, ben ve iki abim birlikte yaşıyoruz Ankara'nın göbeğinde.
Şöyle ayaklarımı uzattım sobaya karşı oturup abilerimle babamı beklemeye başladım.Annem televizyonda haberleri seyrederken
"Hopp anne şimdi gelirim Sevim ablaya gideyim" dedim. Bahanem de telli peynir almak.Üstüme hiçbir şey almadan fırladım.Ne de olsa kaçamak sigarada tüttürürüm.Hemencik yan bina merdivenleri üçer beşer çıktım dördüncü kata.Kapıyı Sevim ablanın küçük oğlu Ömer açtı.İçeri girdim:
"Naber yer cücesi annen nerede?"
"Banyoda babamın pantolonlarını yıkıyor"dedi.
Kazım Abi'nin pantolonları öyle makinaya atılmaz elde yıkanırdı.Kadıncağız ne çok çekti.Banyonun kapısını hafifçe araladım.Pijamasını dizlerine kadar kıvırmış kotları üst üste koymuş fırçalıyordu,üzülürdüm ona çileliydi.Mutlu görünürdü,sevgisizdi.Kazım abi iki çocuğu olmasına rağmen kendini Sevim abladan üstün görür,yakışıklı olduğunu Sevim ablanın kısa boylu ve güzel olmadığını her zaman hissettirirdi.Öyle ki kendine ayrıca çeyiz hazırlar,o çeyizlerine kimseyi dokundurtmazdı.Bir keresinde yatak odalarında üst üste kutu , kutu şöyle bir bakayım dedim.Sevim abla "Aman deli kız dokunma onlar kazım abinin çeyizleri" demişti.Şöyle birden dönmüştüm,çok şaşırmıştım "Kazım abi seninle evli değil mi iki tane de çocuğunuz var ne çeyizi bu"diye sormuştum.
"Erkek milleti işte" demişti.
O gün Sevim ablaya daha çok acımam gerektiğini hissetmiştim.
Kapı aralığından kotları fırçalayışını seyrederken birden beni görüverdi. "Oyy ne zaman geldin çılgın kız"dedi. "Fazla olmadı yeni ne uğraşıyorsun at şunları makinaya"dedim.
"Ah ah atayım da sanki bilmiyorsun Kazım abini poflaya poflaya bağırıp çağırsın galaklarını assın hiç uğraşamam" dedi.
Yardım ettim hemen durulayıp süzsünler diye kenara koyduk.Mutfağa geçip başladık bir yandan yemek hazırlamaya bir yandan gülüp söylemeye.Bir araya gelince öyle güzel dedikodu ederdik ki hiç bitmesin isterdim.Tabi kaçamak sigaramı da yakardım,telli peyniri de unutma dedim.Annem mutfak balkonundan seslendi "Haydi eve gel babanlar şimdi gelir,Sevim ablanlara da söyle gelsinler oturalım" dedi.Ama Sevim abla "Kazım abin gelsin sonra geliriz" dedi.
Antreye geldik çıkmak için hazırlanırken zil çaldı .
Kapıyı açtık Sevim abla "Aaaa senin askerliğin ne zaman bitti ,hoş geldin Selim insan haber etmezmiydi" deyip sıkı sıkı sarıldı.O sırada Selim ile göz göze geldik,gözbebeklerim gözbebeklerinde kalmıştı.Selim'in yanında büyük abisinin oğlu vardı nerden bilebilirdim ki büyük abisi benim hayatımı kötülükleriyle zindana çevirecek.Bunu bilmeden hoşgeldiniz dedim.Selim'in Sevim ablanın öve öve bitiremediği zaman zaman resimlerden de anlattığı kişi olduğunu çok sonralardan öğrendim.Kapıdan çıktım "Size iyi akşamlar"dedim.Tam merdivenlerden inerken Sevim abla "Çok ayıp şimdi gitme,diyecekler ki biz geldik de gidiyor" dedi.
"Sevim abla tanımıyorum akrabalarını, konuşacakların da vardır.Annem de kızar"dememe rağmen Selim "Ee biz gidelim geldik diye gidiyorsanız"dedi.
"Ne münasebet sizi tanımıyorum bile zaten gidiyordum" dedim.
Ama Sevim ablanın gözlerini ters düz çevirip beni içeri sokmasını da zaman zaman gülerek anlatırız.Evde ki en küçük oda da oturdukları için sıkış tıkış oturduk.Soba ,odayı sıcaktan cehenneme çevirmişti.O sıra Kazım abi geldi.Selim'i görünce çok sevindi,sarılıp hoşgeldin dedi,sırtına da hızlı hızlı vurdu.Bana dönüp "Amanın deli kız sende mi burdaydın"dedi.Hep beraber sohbet etmeye başladık.Sohbet ederken aklım Selim'in gözlerindeydi.Bir yandan da annemi düşünüyordum çay sobanın üstünde, masa kurulu ,annem evde, abilerim ve babam gelmiş mi,eve gidince kıyamet kopacak mı çünkü evden çıkalı saatler olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çivit Mavi
Non-FictionÇok sevmişti Nibüş, tarifsiz duygusu ve hiç endişe etmeden acabasız güvenmişti. Adım attığı yola çıkarken felakete doğru mutlu mutlu gidiyordu bilmeden. Selim gözlerinden tutmuştu Nibüş'ü bir kere... Selim ve Nibüş acının en ağırını yaşadılar. Hakar...