Dünyaya geldiğimiz andan itibaren sürekli bir bilgi bombardımanına tutuluruz. Bilgiler beynimize kodlanmaya hemen başlamasına karşın sorgulama yeteneğimizin gelişmesi uzun zaman alır. Genellikle insanlar kendi kararlarını almaya başlayana kadar sorgulama yeteneklerinin minimumunu kullanarak hayatta kalırlar. Nasıl olsa onların yerine sorgulayan ve kararlar veren anne-baba ve büyükler vardır.
Benim hayat çizgimde ki ilk sert viraj bunu fark etmemle birlikte oldu. 17 yaşımdayken yaptığım bazı şeyleri daha önce "ben bunu neden yapıyorum" diye sorgulamadığımı fark ettim. O andan itibaren herşey değişti.
Yaptığım herşeyi sorgulayıp tekrar gözden geçirmeye başladım, neden okula gittiğimi, neden bu tarz giyindiğimi, neden sinemayla ilgilendiğimi, neden bu arkadaşlarla vakit geçirdiğimi, neden sigara içtiğimi, neden 2 şekerli çay içtiğimi? Cevap ne yazık ki 2 şekerli çayı doğuştan daha çok seviyor olmam değildi. Cevap çevremde ki herkesin 2 şekerli çay içiyor olmasıydı. Bu bilginin şokundan ve hazmedilmesinden sonra hayatımın hemen hemen her bölümünde büyük küçük değişimler olmaya başladı.
Değişimim insanların ilgisini çekmişti. Sıkıntılarda bu noktada başladı. Toplumun büyük kısmının yapmayı uygun bulduğu eylemleri çoğunlukla uygun bulmaz hale gelmiştim. Okula gitmeme kararı almıştım çünkü hayalini kurduğum geleceğe giden yolda okulun hiç bir anlamı yoktu. Para kazanmak için keyif almadığım bir işte çalışmayı reddetmiştim, sadece keyif aldığım şeylerle ilgileniyordum. Ülkem için yararlı bir evlat olmayıda reddetmiştim, bayrakların bir bez parçasından ibaret olduğunu anladığım ilk an'ı hatirliyorumda, beynime kodlanan bu bilgileri kabul etmiş olmamı gerçekten de hayretle izliyordum. Her zaman iyinin yanında olan iyi bir insan olmayı reddetmiştim. İyi ve kötü denilen şeylerin bir ilizyon olduğu kanısına varmıştım, çünkü herkesin bir şeyler için kendince haklı sebepleri vardı. Onur, gurur, haysiyet, şeref gibi kavramların hepsini aklımdan çıkartmıştım, bunlar insanları mutsuz etmekten başka bir işe yaramıyorlardı. Bu konuda sadece vicdan terazisine yani benim deyimimle tanrısal bilince inanır ve kararlarımı sadece bu terazinin yardımıyla verir hale gelmiştim. Bu durumun asi ruhumdan dolayı olduğunu söyleselerde bence doğru olan bu değil. Benim tek yaptığım herhangi bir etki altında kalmadan seçimlerimi kendi fikirlerimin etkisiyle seçmeye çalışmaktı, sonuçların sebebide buydu.
Dünyanın tek tip olmuş, bütün kodlanan bilgileri kabul etmiş insanlarının benim gibi insanlara savaş açmış durumda olduğunu fark ettim. Bu bahsettiğim insanlar her gün sokaklarda gördüğünüz insanlar. Genelde sinirli veya gergin gözükürler, suratlarında ruh halinin gerektirdiği ifade yerine genelde "şekil" bir ifade maskesi kullanmayi tercih ederler. Tek tip giyinirler gömlek falan, sürekli uğraşmaları için onlara verilen oyunlardan konuşurlar, siyaset, spor fanatikliği, tv dizileri gibi. Doğal olarak kendi içlerinde de her zaman bir savaş vardır. Yalnız bu özellikler onların kötü insanlar olduğunu göstermez, içlerinde çok tatlı olanlarıda var, sadece biraz kafaları karışık. Farklılıklar onlar için zenginlik değil tehlikedir. Onlara "asker" ismini vericem, çünkü bu onlar için gurur verici, benim için de komik bir isim, böylece herkes mutlu olur. Genelleme yaparkende askerler yerine 'darkside' kelimesini kullanıcam çünkü hoşuma gidiyor. Benim neler yaptığımı duyan herhangi bir asker genelde benimle ya dalga geçer yada bana sert veya nazikçe akıl vermeye çalışır. Otostop günlüklerimde bu durumun örneklerine bol bol rastlayacaksınız. Onların durumunu kendimce iyi anlayabiliyorum, özellikle yaş ilerledikçe sorgulanmayan bilgiler zihinlere kök salar ve artık onları sorgulamak intahar etmek kadar zordur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psychedelic Dünya
Non-FictionYaşamımı sürdüğüm bu dünyanın benim gözümden ne kadar Psychedelic gözüktüğünü göstermektir niyeti bu kitabın. Otostop yolculuklarımda seyir defteri, Yorgun gecelerimde dert ortağı, Ve polis aramalarında "zula" olarak kullandığım defterimden.