Konyada yaşadığım şeyler ne olursa olsun, bu yazının başlığı "aşk"tan başka birşey olamazdı.
Bu kültürün yoldaşları hayatımda gördüğüm en tutkulu aşkı yaşıyorlar kesinlikle. Bazı insanların suratlarında aura'larının parlaklığını görebilmek mümkün. Gerçi bu benim ilizyonum da olabilir, en azından benim için yeterince gerçek. Tahmin ettiğim gibi din misyonerliği yapan insanlar yok bu aşk şehrinde, sadece iyilikten güzellikten bahsediliyor o güzel muhabbetlerde.
Birde Hiç hane var tabii.
Konyaya mistik müzik dinlemek için gelmiş bütün aşıkların buluşma noktası hiç kafe diye bir yer keşfettik burada. İnanılmaz dingin bir ortam, muzikler yapılıyor deflere vurulup neylere üfleniyor, ilahiler söyleniyor.
Burada tanıdığım insanları hiç unutmayacağım. Sanki herkes yorulmuş bu dünyanın tersliklerinden, çekilmişler kabuklarına, müzik dinliyorlar, mevlana'ya pir'lerine aşk sunuyorlar. İçlerinde ki huzuru yüzlerinden görememek imkansız, kör olmak lazım.
Çok iyi ağırlandık, eyvallah Hiç hane.
Bu kadar güzelliklerden bahsettiğim evet ama maalesef bu güzellikleri konya halkının çok çok küçük bir kesiminde bulabilirsiniz. Sözüm dergahlardan ve hiçhane'den dışarı ama Türkiye içinde gördüğüm en düzenbaz, en paragöz halkta Konya halkıdır açık ara.
Mesela bugun yolda yürüyoruz, giyimimiz konyalı olmadığımızı yeterince afiş ediyor ve biraz dikkat çekiyoruz. Bir dürümcü abi bize "oo gençler, siz yabancısınız galiba gelinde bir çay ısmarlayayım size" dedi. E sevindik tabi girdik içeri çayımızı içtik muhabbetimizi ettik, baktık festivale geç kalıyoruz, "e bize müsade" diye ayaklanmamızla "e kardeşim çayların parası?" Diye ayaklandı dürümcü. Gerisini yazmama gerek yok parasını verdik çıktık. Bunun gibi 4-5 olay daha yaşadık diyebilirim. He bunu yazmadan geçemeyeceğim, bir ara metroda merkeze giderken metroya polisler girdi. Herkesin içinden bizi seçip aşşağı indirip kimlik kontrolü yapmaya başladılar, bizde bir yandan aynasız lavuklarla dalga geçerken bir yandan da sebebi öğrenmeye çalıştık. "Çok dikkat çekiyosunuz, konya halkı böyle şeyleri pek sevmez" diyerek durumu anlamamızı sağladı. Neyse ki üstümüzü aramaya kalkmadan gittiler. Dergahta bu durumu insanlara sorduğumda bana durumu açıklayacak cevabı verdiler.
"Işığın parladığı yerde sinek çok olurmuş"
"Luzmia carpio" diye muhteşem tatlı bolivyalı bir grup dinledik bugun festivalde. 60lı hatta 70li yaşlarını geçmiş bu mistik grubun çokta tatlı olan kadın solistleri sahnede değişik kuş sesleri çıkarırken bir ara "acaba haberim olmadan biri bana ses halusinasyonu yaşatan bir uyusturucu'mu verdi?" diye aklımdan geçirdim, sonra benim gördüklerimi herkesin gördüğünü anlayınca şoku atlatıp müziğin tadını çıkarmaya başladım. Harikaydılar!
Festivalde her gün bir grup dinliyoruz ardından konser çıkışında amfi tiyatronun ortasında biz çalıp biz oynamaya başlıyoruz, herkeste bize eşlik ediyor. her gün ayrı bir güzel!
Dergahlarda ki zikirler psychedelic trans partilere çok benziyor diyebilirim. Komik olabilir ama öyle, iki taraftada amaç aynı gördüğüm kadarıyla. Bedeni meşgul edip zihnin derinliklerine ulaşmak, ruhu dinginleştirmek. Ayrıca dergah'larda ki ortam psy partilere göre çok daha psychedelic.
Aşk kelimesine biraz daha anlam kattığın için eyvallah konya!
Yarın İstabula geri dönüyoruz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psychedelic Dünya
SachbücherYaşamımı sürdüğüm bu dünyanın benim gözümden ne kadar Psychedelic gözüktüğünü göstermektir niyeti bu kitabın. Otostop yolculuklarımda seyir defteri, Yorgun gecelerimde dert ortağı, Ve polis aramalarında "zula" olarak kullandığım defterimden.