Konyada mistik müzik festivali varmış.. Günlerce ganja tüttürüp mistik müzik dinleyecek olmak yolculuğa çıkmak için yeterli bir sebep olsa gerek. Üstelik dergahlarda bir iki zikir atsak fena olmaz...
Bu sabah yola çıkıyoruz, kalabalığız yolun başında ayrılıyoruz. Ben semihle yola devam edicem. Semih benim bu dünyada gördüğüm kesinlikle en komik, en hardcore deli ! Eğlenceli olucağından eminim. İstanbulun en ucundan otostop'a başladık. İnsan başladığı şehirin sınırlarını geçene kadar gidebiliceğine net inanip emin olamıyor. Neyse ki Ahmet abi bizi arabasına aldı, kocaeline kadar gidicekmiş, oh mis dedim içimden.
Yolculuk şarkıları KUAN'dan geldi.
KUAN - Al cenneti çal başına
KUAN - Dünya
Semih ön koltukta Ahmet abiye muhteşem dünya görüşünü heyecanla anlatırken bende arka koltukta muhabbeti ve Ahmet abiyi gözlemliyorum. Otostop çekmenin en keyifli yanıda bu zaten. Bulunduğun bölgeden rastgele bir insan seni buluyor sende onu tanıyorsun. Ahmet abi Semih'in muhteşem dünya görüşlerini dinlerken şok üstüne şok geçiriyor. Sert bir adam Ahmet abi, klasik aile babası denilen türden. "Ben sizi talebe sandım amına koyim, böyle boş gezen adamlar olduğunuzu bilsem vallahi almazdım" dedi. Semih'in beklediği tepki bu değildi, durum gerçekten komikti. Bir yandan heyecanlı bir genç, bir yandan bütün heyecanını yitirmiş herşeyin "olması gerektiği (!)" gibi olmasını bekleyen bir amca. Neyse ki abimiz biraz kadın müptelası çıktı, bizde biraz karı kız muhabbeti yapıp onu muhabbete çekince bize ısındı. Türkiyede 50 yaşını geçmiş amcaların çok büyük bir bölümüne çevrenizde kadınların olduğunu çaktırırsanız size karşı ilginç bir saygı duymaya başlıyorlar, tabi ardından "beni de birileriyle tanıştırsanıza" muhabbetleri geliyor ama durumu geçiştirebiliyorsunuz. Kocaelinde iniyoruz, Ahmet reis bize acıkırız diye bir kaç elma ve mandalina verdi sağolsun, komik adam Ahmet abi.
Feribota binip yalovaya geçicez, yolun başında ayrıldığımız arkadaşlarda bizden 10 dakika sonra geldiler.
Feribotta çocuğun teki martıya halka şeklinde bir simit attı, simidi yakalayan martı taşıyamayıp denize düşüverdi. Bütün feribot halkı olarak şoktayız.
Geldik yalovadayız, tekrar ayrılık vakti.
Her zaman aynı tipler durmuyor, bazen cesaretine hayret ettiğim insanlarda arabalarına davet edebiliyor.
Yaşlı bir çift feribotun çıkış kapısından bizi alıp bursaya yoluna koyuluyor. Oğullarının düğünü varmış gidip gobek atmışlar şimdide dönüyorlarmış. Şöför abinin eşini "Atatürk'çü ulusalcı ve aydınlıkçı teyze" diye bir sınıfa koyabilirim sanırım. Bizi almalarında ki cesarette hem renkli giyimimizden, hemde onların gençlere olan güveninden geliyormuş. Semih uyuyunca bende gördüklerimi not etmek yerine güzel insanlarla muhabbet etmeye başladım. Gidiş sebebimizi duyunca epey şaşırdılar, hatta şöför amca "yahu ben oğlumun düğününe gitmeye bile hanımın zoruyla kalktım nerdeyse, sizin yaptığınız işe bak. Genclik işte heeey hey." Diye espri kattı ortama. Onlardan da ayrılıyoruz ve yola devam.
Sonunda otostop'un asıl ritüeli gelip çattı. Diyarbakırlı ibrahim abi kamyonuyla durup atlayın gençler dedi.
Ibo abi arabaya bindiğimiz an'da ağzını bir açtı bir daha kapamadı, bize laf arasında "siz naapiyonuz, ne ediyonuz" gibi sorular sorup daha biz cevap veremeden tekrar kendi dertlerini tasalarını anlatmaya başlıyor. Arada birde bize "yav gidin okulunuza kardeşim ne işiniz var bu gavur icadı hareketler, tovbe tovbe" falan diye eleştiriyor tabi.
Türkiyede insanlar kendilerinden her konuda çok eminler, üstelik her konuda da bir fikirleri var. Kendi yaptıkları dışında herşeyin yanlış olduğuna inanmaya yatkınlar. Düşünüyorum da bu şekilde yaşamak eğlenceli olsa gerek. Bende her konuda haklı olduğumdan emin olsam kesin çok mutlu olurdum. Ama bu insanlar mutlu değiller. İlginç.. Sanırım kendilerini kandırıyorlar, aslında hiç birşeyden emin değiller ama öyle gibi davranıyorlar. Bunun başka bir açıklamasını bulamadım..
İbo abi yol kenarında bir yerden domates, peynir, zeytin ve ekmek aldı. Karnınız açtır şimdi sizin dedi, az ilerde yol kenarına çekti kamyonu. Oturduk çimlere, açtık gazeteyi kurduk sofrayı. Bayada acıkmıştık iyi geldi.
Yolun ilerisinde bizden ayrı gelen, bayram ve irem'in olduğunu öğrendik. E kamyonun arkasıda var onlarıda alabilirmiyiz dedik, olur dedi Ibo reis.
Yola kamyonun arkasında devam ediyoruz. Hava çok güzel yol çok güzel, kafamı arkada ki çuvallara yaslamış esen rüzgara direnip defterime bunları yazıyorum, hayat burdan çok keyifli gözüküyor, konya'ya varmamızada çok bir şey kalmadı, bide üşümemizi engellicek bir şey olsa bomba olurdu... Heh bak bu mont iyi oldu, eyvallah bayram!
Semih'le kulu'ya kadar geldik. Son 2 saatlik yolumuz kaldı ve hava karardı. Dinlenme tesisinde kendimize birer çay çorba ısmarlatıp yola çıkıp beklemeye başlıyoruz. Bölgede hiç ışık olmadığı için yıldızlar olağanüstü gözüküyor!
Saçları 80lerde ki gençlerin modeline benzeyen bir tırcı abi bizi tırına aldı. Yol boyunca abinin karısını boynozlama hikayelerini dinlemek zorunda kaldık, ilk başlarda dinlemek komikti ama bir süre sonra biz yorulduk, ama abinin çükü yorulmadı. Bu arada 40 yaş üstü para karşılığı evini ziyaret ettiği başörtülü kadınların varlığınıda bize anlata anlata öğretti abi sağolsun. Zonguldakta ki dostu Nevin ablaya önerimdir, 50 lira gerçekten de bu ağız kokusunu çekmek için az bir para!
Konyadayız!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psychedelic Dünya
NonfiksiYaşamımı sürdüğüm bu dünyanın benim gözümden ne kadar Psychedelic gözüktüğünü göstermektir niyeti bu kitabın. Otostop yolculuklarımda seyir defteri, Yorgun gecelerimde dert ortağı, Ve polis aramalarında "zula" olarak kullandığım defterimden.