~23~

129 12 1
                                    

Minsung Özel Bölüm
Jisung'dan (Minho'da Kaldıkları Gün)
Minho ile onun odasına geçtiğimizde ikimizde sessizdik. Teklif eden bendim bu durumu ve şimdi ağzımı tutmadığım için kendimi dövmek istiyordum.

"Kaynaşalım dedin ama susarak mı kaynaşacağız?"

"Ah şey Hyung, birden garip oldu yah!"

"Sıkıntı yok ama sohbet edelim erkenden uyuyamam ben..."

"Olur ne konuşmalıyız ki?"

"Bilmem sıradan şeyler meselaaa en sevdiğin ders falan?"

"Iy ders sevilir mi ya? Ders falan konuşmayalım kabuslarıma girer dersler."

"Anladım şu sıralar ders dışında bir şeyler yapmadığım için başka bir şey düşünmek pek mümkün değil."

"Hyung boş bir zamanında kafa dağıtmak için bir yerlere gidebiliriz!"

"İkimiz mi?"

"Neden olmasın ki? Hem kaynaşırız iyice!"

"O-olur? Neresi peki yani aklından neresi geçti?"

"LUNAPARK!"

"Hey sakin ol, tamam gideriz de bu kadar mı seviyorsun lunaparkı?"

"Evet evet çok severim, diğerleri ile gideriz sürekli seninle ayrıca gitmek de çok eğlenceli olur eminim ki!"

"Beni tanımıyorsun bile neredeyse belki sıkıcı biriyim..."

Adımdan daha iyi biliyorum seni be! Sen ve sıkıcı olmak peh!

"Hiç öyle durmuyorsun ki Hyung. Hem Changbin Hyung, Hyunjin ve Jeongin'in yanında gezen biri çok da sıkıcı olamaz. Normal insanların yanında takılsan bu ihtimali düşünürdüm ama 'Jeongin biraz normal tabi' diğer ikisi tam çatlak.

Yani sende çok sakin biri olamazsın!"

"Yalan diyemem. Eh başka şeylerden de bahsedelim...

Meselaaa deniz mi havuz mu?"

"Neden böyle bir soru sordun anlayamasamda deniz diyeceğim. Çünkü havuz kısıtlı bir alan ve sadece su hissiyatını veriyor.

Oysa deniz uçsuz bucaksız gün batımını bile izleyebilirsin denizin dibinde, sahilinde piknik yapabilirsin. Sadece su gözü ile kalmaz, hayat olduğunu belli eder deniz.

Ayağına değen taş ne kadar rahatsız hissettirse de yaşamı hissettirir. Öyle yani..."

"Birçok ortak düşüncemiz varmış cidden. Hayatı hissetmeyi, yaşamayı seviyorum bende. En ufak bir şeyde bile hayatı hissetmeye çalışıyorum. Sanırım bu yönden aşırı benzeriz."

"Bence de hayatı hissetmek ve yaşamak arasında ciddi bir fark var. Herkes hayatı yaşadığını iddia ediyor ama kimse hayatı hissetmiyor. Bence sadece anı yaşıyorlar hayatı yaşadıklarını sanıyorlar."

"Çok haklısın. Yaşam çok farklı geliyor banada...

Felsefe yapmaya devam edecek miyiz çok tuhaf yerlere gidebilecek gibi konu."

"Ah almayayım uykum geldi bile."

Gözlerim kapanırken son sözlerimi söylemiştim.

1 Hafta Sonra
Minho Hyung ile anlaşıp bugün lunaparka gitmeye karar vermiştik.

Hazırlanmış bir şekilde onu bekliyordum. Beni evden alacağını söylemişti. Biraz daha beklerken önümde duran Bay Lee'nin arabasını gördüm.

Camı indirince arabadakinin Minho Hyung olduğunu gördüm.

"Hyung senin ehliyetin var mıydı?"

"Tabiki, babamdan arabayı izin alarak aldım hadi atla bir an önce gidelim."

Daha fazla sorgulamadan arabaya bindim, lunaparkın yolunu tarif ettim ve sonunda lunaparka ulaştık.

Hyung ben çok kızsam da biletleri almıştı, bana da yemekleri ödeyebileceğimi söyledi. Yoksa kabul etmeyecektim.

Bir bir oyuncaklara binerken benim isteğim ile gondola bitmiştik. Binmiştik binmesine ama Hyungun rengi atmıştı.

"Hyung istersen başlamadan inelim kötüysen yani."

"Oh! Hayır! Hayır! Sıkıntı yok."

Gondol çalıştığında Hyung sürekli çığlık atıyordu korktuğu belliydi ama yine de ben istediğim için inmemişti...

Her geçen gün daha da aşık oluyordum bu ince düşünceli adama. Sonunda gondol durduğunda Hyung kendine gelince indik.

"Hyung keşke binmeseydik benim yüzümden çok kötü oldun. Aptal kafam senin yüksekten korktuğunu nasıl unuttum!"

"İyide ben sana hiç yüksekten korktuğumu söylemedim ki?"

"Şey ya şey hah Hyunjin söylemişti."

"O aptal kafasını sevgilisinden bir an bile ayırmıyor Jisung yeme beni."

"Şey, çok önceden öğrenmiştim onlar konuşurken...

Kızdın mı?"

"Neden kızayım? Her neyse ama sen bunu nasıl hatırladın ki uzun süre önceyse? Yani benimle yeni yeni tanıştın sonuçta."

Sonunda o anın geldiğini hissettim, artık itiraf etmeliydim ne kaybederdim ki? Seungmin ve Felix zaten sürekli itiraf et diye ısrar ediyorlardı.

"Hyung ben uzun süredir senden hoşlanıyordum ama açılamadım. Şimdi benden uzaklaşırsan anlarım."

"Hayır Ji bende seni seviyorum. Şuan çok şaşkınım ama susarsam yanlış anlarsın diye söyledim yoksa şuan bayılırdım yani."

"Yah Hyung dalga geçme!"

"Ne dalgası seni seviyorum diyorum. Sen bu lunaparkı çok seviyordun değil mi artık daha da çok seveceksin."

Birden dudağıma yapıştığında gözlerimi açabildiğim kadar açtım. Karşılık bile veremedim ilk başta cidden şaşırmıştım çünkü.

Bende karşılık verdiğimde kısa süre sonra öpücük sonlanmıştı.

Böylece çıkmaya başlamış ve günlerimizi birlikte geçirmeye devam etmiştik.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir 🥺

Hala taslakta bir fici bitirmeye çalışıyorum. Okul ve etüt biraz engel oluyor. Onu tamamlayabilirsem bir an önce yayımlarım. O ficim şuana kadar en çok emek verdiğim ficim olacak...

YuânfenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin