3- Umudun Yolu

717 108 76
                                    

Müzik her zaman Sehun'u rahatlatırdı. Çoğu zaman farklı müzik türlerini keşfetmeye çalışsa bile resim yaparken klasik müzikler dinlemeyi tercih ederdi. Hoş melodiler atolyeyi çevrelerken Sehun gökkuşağı renklerinden oluşan bandanasını kafasına geçirmiş Başbakan için hazırladığı portre üzerinde çalışıyordu. Atolye biraz kalabalıktı. Resimlerin çoğu duvarlara sığmadığı için yerde sıralı bir şekilde duvara direnmişti. Krem parke üzerinde inatçı lekelere sahip bir sürü boya kalıntısı yer edinmişti. Sehun ilk başta silmek için uğraşsa da daha sonrasında boşvermeyi tercih etti. Sürekli tekrar battıkları için silmek anlamsızdı. Daha sonra lekelerin, eserlerinin bir parçası olduğunu farkettiğinde de onları sevdi.

Sehun resim üzerinde çalışırken titizdi. Renklerin karışmasına ve anlamlı bir şeyler oluşturmaya başlamasına neden olan özenli fırça darbeleri atıyordu. Biraz geri çekilip baktığında Jong In'in sağ ve sol gözünün tamamlandığını fark etti. Birkaç kırışıklığa ev sahipliği yapsa da bakışlar oldukça delici ve güçlüydü.  Sehun, Jong In'i bir nesneye benzetecek olsa bu sanırım yaşlı bir çınar ağacı  olurdu. Jong In'in yaşlı göründüğünü düşünmüyordu sadece yaşlı bir çınar ağacı gibi köklerinin güçlü, sağlam ve sarsılmaz göründüğünü düşünüyordu.  Önceki gece Sehun Google ve Wikipedia'de  uzun saatler harcamış Jong In'i enine boyuna araştırmıştı. Kaç yaşında Başbakan oldu, hangi üniversiteyi okudu, karısı ile ne zaman evlendi, Güney Kore halkı onu seviyor mu, iyi bir başbakan mı, Boyu kaç vb... Sorular hakkında yığınla bilgi edinmişti.

Jong In oldukça sevilen bir siyasetçiydi. Halkın gözünde dürüst ve onurlu bir adamdı. Daha önce adı karalanmaya çalışılmış olsa bile hepsinin içinden tertemiz sıyrılmayı başarmıştı. Birkaç dünyaca ünlü dergide yılın başarılı siyasetçisi olarak boy göstermişti. Sehun oldukça etkilendiğini kendine itiraf etmişti.

Telefon çaldığında Sehun, resimdeki Jong In ile bakışmaya son verdi. Masanın üzerinden cep telefonunu aldıktan sonra yazan ismi okudu. Arayan Jong In'in özel sekreteriydi. Hemen açtı.

"Alo Bay Sehun, ben Bay Kim Jong In özel sekreteri Xiumin."

"Ahh- buyrun Bay Xiumin."

" Eğer müsaitseniz Bay Kim Jong In bugün iş çıkış saatleri içerisinde atolyenizi ziyaret etmek istiyor. "

"B-ben tabii tabii müsaitim."

"O zaman sizi programa dahil ediyorum. Daha öncesinde bir ekip gelip sizi ve atolyenizi arayacak. Ve Bay Sehun lütfen kimseyi haberdar etmeyin. Halka açık alanlarda Bay Jong In'in güvenliği önceliğimizdir."

"Tabii kimseye söylemem. Şey... yapmam gereken başka bir şey var mı? "

" Sizi bilgilendireceğiz."

Daha sonrasında telefon kapandı. Sehun'u ani bir panik dalgası vurmuştu.  Kim Jong In atolyesine gelmek mi istiyordu? Büyük ihtimalle resmi kontrol etmek ve Sehun'un bu işi iyi yaptığından emin olmak istiyordu. Sehun terlediğini hissetti. Şimdi ne yapacaktı. Etrafı mı toplamalıydı? Bir ressam olarak iyi bir izlenim mi vermeye çalışmalıydı? Daha sonra Sehun'un gözü duvarlardaki resimlere kaydı. Hepsi sevdiği resimlerdi ama ya Jong In sevmezse... Ya Sehun'un diğer resimlerine bakar ve bu işi yapamayacağını düşünürse. Sehun alt dudağın dişleri arasında kıstırdı. Jong In'in tarzı olabileceğini düşündüğü resimleri duvara asmaya karar verdi. Yani daha sıkıcı ve ben mükemmel bir ressam tarafından yapıldım diye haykıran resimleri asacaktı.

Bir de şu sorun vardı. Jong In'in homofobik biri olup olmaması konusu... Sehun'un atolyesindeki resimlerinin çoğunun ana teması LGBT'idi.  Sehun birkaç adımda atolyenin en iddialı resminin önünde durdu. İçini çekti ve dikkatlice geçen sene yaptığı resmi inceledi.  Bu resimde iki erkek sevişiyordu ve çırılçıplaklardı. Özel bölgeleri bile gün gibi ortadaydı. Jong In bu resimden kesinlikle hoşlanmazdı. Jong In'in kendi evi için seçtiği resimleri düşündü Sehun kesinlikle  böyle bir şey ile yakından uzaktan alakası yoktu.

The President (SeKai)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin