Anılar Denizi

339 41 178
                                    

Artık hikayemiz "Katil kim?" Konseptinden çıkıp "şimdi ne olacak?" Konseptine dönüyor! 20 bölümdür beklediğimiz katilimiz nihayet ortaya çıkıyor!
150 yoruma yeni bölümi yazmaya başlayacağım.
Teorilerinizi bekliyorum!

Bu arada The Babysitter adında bir komedi kitabım da var ona da bakın, çok seviyorum onu...

"Bu nasıl oldu...?"

Mina yerde yatan Shoji ve Kaminari'ye baktı. Eliyle ağzını kapatmış sakinleşmeye çalışıyordu.

Herkes, Todoroki'nin odasında toplanmış yerdeki cesetlere bakıyordu.

Yemekler zehirli olmalı. Ama öyleyse neden yedikten hemen sonra ölmediler? Eğer tıbbi kaynaklı bir zehir olsaydı daha çabuk etki etmesi gerekirdi ayrıca tıp alanındaki malzemeleri kolayca temin edebilecek tek kişi de benim...O zaman bu tıbbi olarak temin edilmiş bir zehir değil mi? Tıbbi kaynaklı değilse nereden temin edilmiş olabilir? Fare zehri ya da haşare ilacı da adamı anında götürür...Yavaşça etki etmişse tetikleyen şey sindirmek miydi? Yediğimiz tüm yemeklerin içine koyulmuşsa neden bana bir şey olmadı? Sadece salata yediğim için mi kurtuldum? O piç kurusu...Beni de onlarla beraber götürmeye kalktı!

"Bakıyorum da yine tek sağ kalan sensin Yarım Piç."

Bakugou, Todoroki'nin üstüne yürüdü ve onu omzundan hafifçe itekledi.

"Ne demek istiyorsun Bakugou?"

"Gayet açık bence. Senin grubundaki herkes geberip gitti ama sen hala taş gibisin."

"Yakışıklı olduğumu zaten biliyordum ama bunu itiraf edeceğini hiç düşünmemiştim. Ama bana bana abayı yakmamışsındır umarım, benim tarzım değilsin."

"Bu orospu olmadığım anlamına geliyor. Neticede senin gibi pezevenklere Deku veya Yaoyorozu gibi orospular yanaşır."

"Eh, ne derler bilirsin, kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş. Gerçi senden sevimli bir kedi de olmazdı Bakugou. Kirpi gibi bir şeysin."

"Sanki senden çok olur da. Pardon, olur. Marta yaklaştıkça Deku'yu daha çok götürmeye başlıyorsun. Artık marta gelince de Deku'nun kapısının önünde miyavladığını görürüz. O da zaten halinden memnun şekilde içeri alır seni."

"Ah tam olarak kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş durumusun. Izuku'ma ulaşamadığın için onu hastalığından vurman tam olarak dallamalığına bir örnek."

Bakugou, Todoroki'ye bakıp sırıttı.

"Nihayet şu aristokrat tarzını bir kenara atabildin! Şu soğukkanlı ve asil prens tavırların canımı sıkıyordu zaten. Her zaman güzel yüzünün ve soğukkanlı tavırlarının arkasına saklanıp herkesi büyüleyen umursamazlığına oldum olası sinir olmuşumdur."

"Vay be. Hem yüzümden hem tavırlarımdan  nefret ediyorsun. Bana bayağı kinlenmişsin.   Beni ve Shoji'yi aynı anda öldürmek için odama gönderilen yemeklere zehir koyan sen miydin yoksa?"

"Hah! Tebrikler, harika bir konu değiştirmeydi ama şu anki durumu anlaman için sana birazcık yardım edeceğim. Yemeklerde zehir olduğu ortada ve yaşayan tek kişi sensin. Yemeklerden yemediğin ortada ama neden? Acaba zehirli olduğunu biliyor muydun?"

Kabul etmek istemiyorum ama o çok haklı...Benim odamda öldüler ve sadece ben yemek yemediğim için şu an şüpheli konumundayım...

"Todoroki-kun, soracağımız sorulara cevap ver lütfen."

Izuku gelip Shoto'nun koluna dokundu.

"Yapabilir misin?"

"Biliyorsun, sana hayır diyemem Izuku."

Sınıftakilere döndü.

"Hadi bu konuyu salonda çay içerken konuşalım."

Herkesin garip bakışlarına maruz kalınca derin bir nefes verdi.

"Ya da çaysız konuşalım..."

İlk başta o odadan çıktı ve arkasına dönüp katile bakış attı.

-GEÇEN AYIN 19'u SAAT 23.10-

"Sende yaptın.. Sende Mina'ya asıldın! O orospu da rahat durmadı gerçi..."

Omzunun bir parmak altındaki saçlarını geriye attı ve yerdeki Koda'ya baktı.

"Kim bilir başka kimlerle yaptı...Sınıfımızın soğukkanlı daly*rrağı Todoroki belki? Ya da sarışın bomba olabilir...Belki de o brokoli kılıklı dallama? O sarışın trafo veya Sessiz pezevenk. Herkese vermiş lan!"

Gülmesini tutmaya çalıştı.

"Ama ama! Ben herkese ödeteceğim! Zaten herkes biliyordu...Herkes benden beni aldattığını sakladı! Bu yüzden hepsi ölecek! Sıra kendilerine gelene kadar korkudan tir tir titreyecekler..."

Merdivenlerden gelen tıkırtıya döndü. Karanlıktan Todoroki çıktı ve manzaraya baktı.

Yerde yatan Koda ve başında dikilen kişiye baktı.

"Kirishima...?"

"Ah...Soğukkanlı daly*rrağımız da gelmiş!"

Kirishima sırıttı.

"Ama ne yazık ki artık seni de öldürmem gerekecek~"

İleri atıldı ve Todoroki'ye elindeki şeyi salladı.

"Hey!"

Todoroki kaçındı ama Kirishima'nın ayağına takıldı ve ikisi beraber yere düştü.
Kirishima histerik bir kahkaha atıp elindeki uzun ve keskin bir koniye benzeyen duvar süsünü ona saplamaya çalıştı.

Todoroki hızlı bir hareketle onun bileğini sıktı ve süsü düşürmesini sağladı ama Kirishima onu tekmeleyip Koda'ya doğru yuvarlanan süsü almak için uzandı. Todoroki hızlı bir hareketle yeniden ondan süsü aldı ve Kirishima'nın eline sapladı.

En azından öyle zannetti.

Koda'nın tiz sesi dudaklarından döküldü ve kalbinin olduğu yere baktı. Todoroki, sivri duvar süsünü onun kalbine saplamıştı.

Flaş sesi ve ardından Kirishima'nın histerik kahkahası yeniden duyuldu.

"Onu öldürdün!"

Kirishima telefonunun ekranını ona gösterdi.

"Gerçekten de model gibisin bakıyorum~ Böyle kötü bir durumda bile harika çıkmışsın. Yakışıklılık başka bir şey gerçekten de~"

Kirishima gülerek gitti. Tokoyami ise Kirishima gittikten sonra salona gelip kan içindeki Todoroki'yi görmüştü.

150 yorum geldiğinde yb yazmaya başlayacağım, teorilerinizi bekliyorum!

Hero&MurderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin