Bazen canınız biraz yanar,
Nasıl derinden hissedilir o sızı...
hani düşüp dizlerini kanatmak gibi
ya da kağıt kesiğinden sızlayan elleriniz gibi
işte o küçük sızıları duyar da insan
kan revan içinde kaldığını görmezmiş meğer...
Acının oluk oluk yüreğinden gözlerine aktığını farkedemezmiş
Ta ki... ilk cemre düşene dek yanağının pembesine.
İnsan yaşarken bırakırmış nefes almayı,
hayattayım sanarmış meğer.
İçine sığmayan o acı beyninde bir senfoniye dönüşürmüş meğer.
Hüznün senfonisi başlarmış.
yüreği sızlatan bir bağlama açışı ile başlar, acı acı bir keman yankılanırmış sonra kulaklarda.
Öfke diner,
yüreğe taş gibi otururmuş bu hüzün.
Bana dönmeyen o güzel yüzün,
artık içimde geçmeyen bu güz, yaşadığımız bu giz
benim kendime en büyük ihanetim oldu sözüm...
Sevmeyecektik gönlüm!
Şimde içimde kalan kocaman bir dağ gibi külün,
sen bilmedin,
sen bende, benimle öldün.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kağıt Kesiği #wattys2019
Poésie"Varlığın kalp ağrısı, yokluğun kağıt kesiği" ####################### Sözlerin tamamı şahsıma aittir. '