38.bölüm: dayak şov/salla

267 58 63
                                    

Bizim eve gittik ikimiz birlikte, ne hissettiğimi muhtemelen yüzümden anlayabiliyordu. O kadar mutluydum ki döndüğü için trip atmak istiyordum ama yapamıyordum. Eve girdik ve sessizce odama doğru yol aldık. Elinden tutup çekerken karanlıkta neye çarptığımı bilemedim yere düşecekken son anda birlikte tuttuk vazoyu, derin bir nefes alıp telefon ışığı yaktık. Odama varana kadar sessiz kalmayı başardık, sonra da odaya girip kapıyı kapattık ve ışığı yaktık. "Serbestiz!" dedim ve yeniden sarıldım ona, uykum geldiğini tekrardan belli etmek amacıyla esnetmişti beni, gözlerim yavaş yavaş gidiyordu ona sarıldığım anlarda, huzur doluydu kolları.

     Bir müddet sonra kendimi yatağa attım, uykum gelmişti iyice. Çenem çıkacaktı esnemekten, gözlerimden yaş akıyordu uyku akarcasına. Toprak ise sandalyeye oturmuş beni izliyordu, kaşlarımı çatarak oturur pozisyona geçtim ve ona baktım. O ise bana ne oldu? der gibi bakıyordu. Kollarımı açtım kocaman, o da ne demeye çalıştığımı anlayıp gülümseyerek yanıma geldi ve sarıldı bana, onu yatağa yatırıp göğsüne başımı koydum ve sarıldım, e sonrası da uzun bir aradan sonra huzurlu bir uyku.

*******

Gözlerimi araladığımda kendimi yere düşerken buldum ve şaşkınlıkla çığlık atıp kollarımı kendimi tutmak amacıyla yere dayadım. "Ne oluyor lan" diyerek ayağa kalktığımda Toprak'ı gördüm, hayvan gibi tüm yatağı kaplamıştı yine. Omzunu yumruklamaya başladım yine, "şerefsiz, hayvan, öküz, boğa, balina, deve, at, odun" diye söylenirken aniden uyandı ve kolumu tuttu "n'apıyorsun deli?" diyerek çatık kaşlı yüzüme baktı "beni yere atarken sen düşünecektin" dedim seslice, annem geldi kapıdan bize bakıyordu "ne bu tantana?", e tabi ben şok! Annem bizi görmüştü herhalde Toprak'ın burda olmasına tepki vermediğine göre, "beni yataktan attı!" dedim, o ise "uyuyordum Açelya sanki bilerek yaptım" dedi. "Hayvan gibi uyursan normal 2 oldu bu yanında yatarken öküzlük yaptığın" dedim, sonra dediğimin farkına varıp anneme döndüm, "Açelya, sanırım pot kırdın" dedi Toprak. Annem bana sen var ya sen der gibi bakıyordu, bende masum gülümsemesi yaptım.

"Kaçta geldiniz eve?" diye sordu annem, "saati hatırlamıyorum Gül annem" dedi Toprak. Başını salladı ve gitti, yatağımın başındaki telefonumu elime aldım ve sosyal hesaplarımı kontrol ede ede banyoya yüzümü yıkamaya doğru yol aldım. Yolun ortasında gördüğüm görüntü ile durdum ve biraz daha bakınca gülümsedim, annem bizi uyurken çekmişti, odama dönüp fotoğrafı görmesi için telefonu ona verdim ve banyoda yüzümü yıkayıp odaya geri döndüm. "Dışarı çıkalım mı? Gezelim biraz" dedi Toprak telefonu geri verirken, ona eski telefonunu vermek maksadıyla komidinin çekmecesini açarken "olur" dedim gülümseyerek, telefonu ona verdim ve üstümü giyinmek için dolabı açtım. "Sence ne giymeliyim?" diye sordum, o ise arkamdan sarılıp kulağıma "sen ne giysen yakışır çiçeğim" dedi, gülümseyip istediğim bir kıyafeti çıkardım ve üstümü değiştirmeden önce odadan çıkmasını bekledim. "Ben çıkayım" dedi ve kapıyı arkasından kapattı.

     Üstümü giyindikleri sonra çıktım odamdan ve mutfağa gittim, aman Allah'ım bu ne güzel bir manzaradır böyle! Annem ve Toprak kahvaltıyı hazırlıyordu, gözlerimin dolduğunu hissettim. Önce gidip anneme arkasından sarılıp "günaydın" diyerek öpücük kondurdum yanağına. Sonra da aynısını, öpücük hariç yani, Toprak'a yaptım. "Ya ben sizi yerim!" diyerek ikisinin de yanaklarını sıktım. "Kızım sen iyi misin?" diye sordu annem, "hiç olmadığım kadar hemde" diye cevap verdim gülümseyerek, yüzüme yapışmıştı bu gülümseme dün geceden beri.

Telefonuma gelen mesaja şaşırarak odama gittim, çünkü mesajı gönderenin numarası kayıtlı değildi.

0694...: Açelya

0694...: seni çok özledim ben ya

0694...: n'olur buluşalım

Açelya: kimsin?

0694...: Umut ben

0694...: numaramı ne ara sildin?

Açelya: siktir git Umut

Açelya: hem Ece'ye ne oldu?

Açelya: onu da mı aldattın?

0694...: hayır ama ayrıldık

0694...: kimse senin yerini tutamıyor Açelya n'olur dön bana yapamıyorum sensiz

O sırada yanıma Toprak geldi ve telefonu elimden alıp birkaç mesaj yazdı. "Ne yapıyorsun?" dedim şaşkınlıkla, telefonu elime verince de anladım ne olduğunu.

Açelya: tamam buluşalım

Açelya: konum atıyorum gelirsin oraya

Açelya: *konum*

0694...: tamam kaçta?

Açelya: kahvaltını yap çık

"Toprak sen iyi misin? Ne yapacaksın? Ben bu itle buluşmam!" dedim sessizce, "zaten sen buluşmayacaksın, ben buluşacağım ve bir daha sana yazacak cesareti bulamayacak" dedi. Eyvah, Umut sağlam sıçtı. "Peki" dedim ve annemin sofraya çağıran sesiyle mutfağa gittim. Yemeğimizi yerken sohbet ettik ve bitince de annemden önce toplayıp maskelerimizi takıp çıktık evden. "Eee nereye gidiyoruz?" "Umut'u dövmeye" diye cevapladı sorumu, kocaman sırıtıp kahkaha attım.

********

     "Sen neden hala Açelya'ya mesaj atıyorsun? Yok neymiş özlemiş, neymiş efendim affetsinmiş, buluşmak istiyormuş" dedi Toprak uzun boyunu kullanarak Umut'un üstüne yürüyerek. "Sana ne oldu? İki gün önce gelip bize ağlıyordun Açelya beni nasıl sevecek diye" dedi ukala tavırlar sergileyerek Umut, "sana ne zaman ağladım lan yalan atma!" dedi Toprak omzundan iterek. "A bi dakika lütfen çekirdeğimi çıkartacağım" deyip çantama uzandım, ikisi de bana bakıp gülerken ben yakındaki banka oturup izlemeye devam ettim çekirdeğimi çitlerken. "Ya çiçeğim bir bırakta ciddi kalsın ya" dedi Toprak bana bakarak, "devam et sen ben zevkle izliyor olacağım" dedim. Derken aniden ortaya biri çıkıverdi, bilin bakalım bu kimdi? İlayda! Hani şu Toprak'a yazıp bana yelloz diyen kız, hesabı sanırım ilos.16 falandı. "Aaa Toprak aşkım" dediği anda bende şarteller attı, elimdeki çekirdeği çantaya geri koydum ve kızın üstüne yürüdüm. "Nerden senin aşkın oluyor lan?" dedim, o ise "aaa yelloz Açelya, böğk hiçte sevmem bu çiçek türünü" dedi kusma hareketi yaparken.

Sinirle ona bakarken o da hazırlanmıştı dövüşe, Toprak'a baktım ve başımı salladım, aynı anda tüm öfkemizi kullanarak karşı tarafa daldık. Saçlarını çekiştirirken o ise beni cırmalamakla meşguldü, canım acıyordu doğrusu. Tokat attım yüzüne sağlam bir tane, geriye sendeleyince durup içimdeki adrenalin ve yavaşlamak bilmeyen kalp atışımı hissettim. Zaten kavgamız da çok uzun sürmedi, polislerin yaklaştığını görünce 2'ye ayrılıp dağıldık. Bir yerde durduk ve gizlenerek birbirimize baktık, "çiçeğim, iyi misin?" "İyiyim asıl sen nasılsın?" dedim patlak dudağını elimle silerken, o ise çizik kaşımı siliyordu. "Ne oldu?" dedim nefes nefese, "3-5 yumruk attım ama... karşılık veremedi salak" diyerek güldü ve ekledi "kız gibi cırmalamaya kalktı mal" deyip dudağını gösterdi. Bense gülemeyecek kadar nefes nefese kalmıştım. Nefesimi toparlayınca çantamdan mendil çıkartıp ikimizinde kanını sildim, gülmeye başladım. "Etraftaki insanlar ne düşünmüştür acaba" dedim, o ise "dayak şov" dedi sadece ve tekrar gülmeye başladık. Bir fotoğraf çekindik ve oradan ayrılmak üzere yola çıktık, fotoğrafı sosyal hesaplarımda paylaştıktan sonra bende ona İlayda'yı nasıl dövdüğümden bahsettim, güle oynaya bir kafe bulup oturduk, birer kahve ve buz istedik. Buzları yaralarımıza tutarken bir yandan da kahvelerimizi yudumladık, garson ve diğer kişiler tuhaf tuhaf bakıyordu bize, Toprak'ın saçlarımı düzeltmesine izin verdim. "Ne güzel dövmeye çalıştılar bizi ama" dedi Toprak, bense gülerek "salla" dedim...

Oy sınırı 20

Koronalı Swiftiem |Texting |TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin