-Keyifli okunalar-
-Parantez içindeki isimlerden sonra yazdıklarım o kişinin düşünceleridir-
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
.... ve ağzından o iki kelime döküldü "PUDRA ŞEKERİ"
-------------------------------------------------------------------------------
4 yıl önce
Dicle üniversiteye başlayalı 3 gün olmuştu tek tandağı kişi Meraldi onunlada farklı bölümlerde oldukları için boş dersleri pek denk gelmiyordu zaten buna çok da gerek yoktu çünkü ailelerinin aldığı ve onlar üniversiteyi bitirip iş buluncaya kadar kirasını ödeyecekleri evde beraber yaşıyorlardı.
Dicle kafeteryada otururken biri gelip izin istemeden karşısına oturdu.
Emir: Selam.
(Dicle): insa bi izin ister belki birini bekliyorum!
Dicle: Meraba.
Emir: Güzelliğin uzaktan bile göz kamaştırıcı.
Dicle Emir'in niyrtini anlamıştı ve daha bu tarz şeyler duymaya maruz kalmak istemiyordu. Dicle "Benim derse gitmem gerekiyor." dedi ve çantasını alıp gitti.
Aradan 3 hafta geçmişti Emir Dicle'nin peşini hala bırakmamıştı. Nereye gitse karşısına çıkıyordu. Dicle'nin artık tahammülü kalmamıştı. O gün yaşanan olay bardağı taşıran son damla olmuştu.
Olay:
Emir: Hadi ama kabullen artık sende beni seviyosun hem bak bugün abim evde yok yani ev boş
Dicle: ya sen ne biçim bi manyaksın istemiyorum kardeşim seni sevmiyorum anla artık..... ayrıca benim beni çok seven bi sevgilim var bu yaptıklarını duyarsa seni öldürür.(aslında sevgilisi yoktu hatta bu yaşına kadar da hiç sevgilisi olmamıştı. O anlık bi öfkeyle şöylemişti bunu, ama bilmediği bi şey vardı oda hayatındaki ilk ve tek sevgilisi olacak kişinin bunu yapma potansiyeli olduğuydu.)
Emir: Söyleseydin de öldürseydi, öldürürmüş baya korktum ya. çok komiksin Dicle
Dicle: Sevgilime, senin gibi zihniyeti bozuk insanlar yüzünden zaeae gelmesini hiç istemem
Olayın üstünden 1 hafta geçmişti Emir hala Dicle'nin peşindeydi
6 Ekim
Dicle kolidorda yürürken Zeynep hoca ona elmalı kurabiye uzattı
Dicle: aa çok güzel görünüyo çok sağolun.
Zeynep Hoca: afiyet olsun.
Dicle elinde elmalı kurabiyeyle yürürken Emir'i gördü. O an sağ tarafındaki odanın neresi okduğuna bakmadan girdi ve birine çarptı. çarpmanın etkisiyle elindeki elmalı kurabiyeyi farkında olmadan burnuna deydirdi.
Dicle: Afadersin. Benim bi kç dakika burda kalmam lazım. Siz bana aldırmayın giyinin, bakmıyorum
Barış: İstersen bakabilirsin sıkıntı yok.
Dicle: Yok niye istiyim canım Allah Allah.
Barış: Tamam rahat olabilirsin giyindim üstümü.
Dicle: siz kostüm sorumlusumusunuz?
Barış: yok ben okula yeni geldim, öğrenciyim. adım Barış.
Barış bi anda "pudra şekeri" dedi Dicle ona anlamsızca bakınca eliyli Dicle'nin burnuna bulaşmış pudra şekerini sildi ve tekrar "pudra şekeri" dedi Dicle gülümsedi Barış Dicle'nin elindeki elmalı kurabiyi aldı ve ısırdı.
Barış: Buda neco dayınınki gibi değil.
Dicle: aaa ama kurabiyemi yedin.
Barış bunu duyunca gülmeye başladı.
Barış: Ben sana daha güzelini getiririm.
ertesi gün
Barış elinde bir kutuyla daha ismini bile bilmediği kızı arıyordu biraz aradıktan sonra onu kafeteryada tek başına otururken buldu
Barıış: Günaydın pudra şekeri. Oturabilirmiyim?
Dicle: Günaydın Barış. tabiki oturabilirsin.
Barış Dicle'nin karşısına oturdu elindeki kutuyu Dicle'ye uzattı.
Dicle: Bu ne Barış?
Barış: aç.
Dicle kutuyu açtı.
Barış: ben sana daha güzelini getiririm demiştim.
Dicle güldü ve kurabiyeyi yemeye başladı.
Dicle: Gerçekten çok güzelmiş.
Barış: E ben sana dedim.
Dicle kurabiyeyi bitirene kadar sohbet ettiler. Barış Dicle'nin adınıda öğrenmişti.
Barış: Seninle daha uzun konuşmayıyı çok isterdim ama dersim var.
Barış boş kutuya elini uzatıp "şunu da giderken çöpe atarm" dedi Dicle kutuya uzanıp kutuyu eline aldı.
Dicle: Sen zahmet etme ben atarım.(Dicle kutuyu çöpe atmıcaktı kendiside nedenini bilmiyordu ama onu sadace önemli anılarına ait eşyalarını koyduğu kutuya koymak istiyordu öyle de yaptı )
Dicle: görüşürüz
Barış: görüşürüz "pudra şekeri"
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
-umarm beğenmişsinizdir-