" yuta "
yangyang: hey nereye?
" yuta burada ne yapıyorsun?"
yuta: burada okuyormuşum.
" akrabaların seni buraya mı almış?"
yuta: evet
" hangi sınıftasın?"
yuta: 12-BLA
" gerçekten mi aynı sınıftayız gel gidelim."
yuta: tamam
yangyang: hendery durur musun?
yuta: bu o mu?
" evet."
* zil çalar*
yuta: üzgünüz zil çaldı sınıfa gitmemiz gerek sınıfına git.
yangyang: sana ne
" sus yangyang yuta doğru diyor o seni bekliyor."
yangyang: hendery yanlış
" git yangyang."
yangyang: tamam.
yuta: iyi misin?
" evet iyiyim sağol."
yuta: bu seni aldatan çocuk mu?
" evet o."
yuta: yakışıklı çocukmuş bana bırakabilirsin.
" uzak dur ondan yuta."
yuta: sen varken ona kim bakar ki
" kaşınma istersen.
yuta: peki.
sınıfa gelmiştim yutayı hoca çağırdığı için hocanın yanına gitmiş işi bitince hemen geleceğini söylemişti.
jeno: ooo hendery bizsiz içmek nasıldı?
" iyiydi."
ten: pek emin değilim çok sıkılmışsındır tek.
" tek değildim."
yuta: benimle birlikteydi.
ten: bu kim?
" yeni nakil öğrenci."
jeno: vayyy nerdeyse benim boyumda hoş geldim.
yuta: hoş buldum.
ten: seni hatırlıyor gibiyim o barda hep takılıyordun.
yuta: orada yaşıyorum diyelim çoğu zamanımı orada geçiriyorum.
ten: hmm hendery nasıl tanıştın onunla
" benimle içer misin dedim kabul etti öyle tanıştık."
ten: anladım.
yuta: bir sorun mu var?
ten: yoo hayır sadece şaşırdım geleli neredeyse 2 dakika oldu ve hendery bir kere bile yangyang demedi yuhaf.
" ayrılma aşamasındayız."
jeno: ne
ten: ne diyorsun sen hendery farkında mısın?