thirty one

2.8K 191 88
                                    

"Bana ne Namjoon her gün özür mektupları yolluyorsa? Heyecandan ölüyorum zaten amına koyayım!"

Minik, kemikli parmaklarını siyah yırtık kotundan belli olan tenine bastırırken, gerginlikle dişlerini dudaklarına geçirdi ve etrafına bakınmaya devam etti. Sağ elinde tuttuğu telefona sinirle bakıp San'a laf yetiştirmeye çalışıyordu. Buluşmaya o kadar süre hazırlanmasına rağmen tam vaktinde gelmişti fakat Yoongi henüz ortalarda yoktu.

"Beklemeye devam et, salak ama seni de anlıyorum hayatım. Uke olarak yaşamak çok zor." gözlerini sıkıca kapatıp derin nefesler almaya başladığında, San sinir bozucu gülüşünü hiç saklama gereği duymadan yansıttı, ardından sözlerine devam etti. "Bence baskın taraf sen olmalısın. Bak eğer olsaydın böyle mal gibi beklemezdin."

"San, siktir git!" telefonu arkadaşının suratına kapatıp öfkeyle soluyarak cebine koyduğu sırada Min Yoongi, parka yeni yeni giriş yapıyordu. Adımları gevşek ve dengesizdi. Uykudan kalktığı gibi gelmesinin verdiği sersemlikle hareket ediyor, dağılmış açık kahve saçlarını eliyle karıştırarak şekil vermeye çalışsa da bu hareketi onların daha çok karışmasına neden oluyordu. Beyaz spor ayakkabıları, gri eşofmanı ve gri kazağıyla bile kusursuz görünmesi parktaki çoğu insanın dönüp ona bakmasına neden oluyordu. Kulaklıklarını çıkarıp etrafına baktığında Jimin'i göremeyince telefonunu cebinden çıkardı ve mesaj yerine girerek onun olduğu yere bastı.

yoongi
nerdesin?

jimin
arkana bak

Telefonu hala elindeyken arkasını döndüğünde suratında oluşan çapraz bir gülümseme eşliğinde karşısında duran genç adama baktı uzun bir süre. Kendi saçlarından bir ton kapalı iki yana ayırdığı bakımlı saçları, fazla makyaj tercih etmediğinden hafif makyajlı teni ve pembeye çalan dudakları Park Jimin'i yeterince eşsiz kılmıyormuş gibi, bir de siyah yırtık kotu üzerine giydiği saten gömlek ve siyah kot ceketiyle mükemmel duruyordu. Gömleğinin iki düğmesini açması bembeyaz teninin ortaya çıkmasına neden olmuştu.

"Yavaş bak, yedin." diye söylense bile Yoongi'nin bu bakışları hoşuna da gidiyordu. Yoongi ona döndüğü zaman kısa bir süre süzmüş ardından onun bakışları yüzünden utanarak gözlerini kaçırmıştı. Sahi biraz daha bakarsa bu adama tekrar aşık olacağı kesindi. "Güzel, çok güzel olmuşsun. Yakışmış yani." Yoongi'nin takılarak konuşması midesindeki kelebeklerin birbirine karışmasını sağlıyordu, tüm bu yoğun duyguların altında ezilecekmiş gibi hissettiğinden ettiği iltifatı geçiştirmek için art arda cümleler sıraladı.

"Yoongi Bey Hazretleri yeni uyanmış halbuki 1 saat verdin. O süre içinde nasıl uyuyakalabilirsin ki?"

"Seninle konuştuktan sonra 10 dakika gözümü kapatayım dedim, sonuç bu." kendi üstünü göstererek konuştuğunda, Jimin hafifçe sırıtıp saniyeler öncesi oturduğu banka geri oturdu. Heyecandan titreyen bacakları onu Yoongi'nin önünde yere düşürürse önündeki 5 sene boyunca geceleri bunu hatırlayıp kendine sövecekti. Gözlerini kaçırıp Yoongi dışında her yere bakmaya başladığında, yüzü tıpkı bir kediyi andıran adam gülümsedi ve önüne geçerek yüzüne eğildi. Yavaş fakat her ikisi içinde etkileyici olan bu küçük yakınlaşma yüzünden, kalp sesleri ve nefesleri birbirine karışıyordu. Yoongi, Jimin'e göre daha yapılı olduğunda Jimin gözlerini bir yere kadar kaçırıyor, hemen ardından Yoongi biraz kenara eğilerek görüş açısını kısıtlıyordu. Aynı olay 3-4 kere tekrarlansa bile ikisi de vazgeçmiyordu.

"Sanalda haşin haşin konuş, gerçekte yüzümüze bakma."

"Gerçekte de haşin olmamı ister misiniz acaba?"

headphones ¦ yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin