Dört yıl önce:
"Arkadaş edinmeyi hak etmesine gerek yok!!!!!!!!" Gon karşımda aileme çıkışırken ortamı şaşkınlıkla izliyordum. Onunla tanışalı aylar geçmişti. Arkadaşlığımız derinleşmiş ben de ona bütün sorunlarımı anlatmıştım ama beni dinlemesini istemiştim sadece. Gelip onlara karşı çıkmasını değil! Abimin Gon'un sıktığı kolu morarmıştı. Bu çocukta bu kadar kuvvet var mıydı? Abim gayet sakin görünüyordu ama iğnelerini çıkardığında içim korkuyla kaplandı. Gon'un önüne geçtim. Bu sayede Gon'da İllumi'nin kolunu bırakmıştım. Aralarına girip kollarımı açtım.
"Gon'u öldürürsen seni gebertirim." Dedim. Abim beni biraz süzdü. Annem ortaya atılıp bağırmaya feryatlar koparmaya başlarken arkadan dedemin sülieti göründü. Bize yaklaştıkça yüzü aydınlandı.
"Kill baban seni çağırıyor." Bunun üzerine etraf biraz sakinleşmişti. Annem ilk başta sustu. Sonra ise tekrar bağırmaya başladı. Dedemin ona bakışı onu şimdilik susturmaya yetmişti. "Sen de buradan çık." En azından Gon'u dışarı saldıkları için içime su serpilmişti. Gon bana baktı. Ona kafa salladıktan sonra kapıyı açıp dışarı çıktı. Ben de babamın odasının yolunu tuttum.
Şaşırtıcı bi şekilde babam benimle baba oğul muhabbeti yaptı. Ona Gon'la tanıştığımdan beri yaşadıklarımı anlattığımda beni gülerek dinledi. Yanına oturmamı bile istedi. En şaşrtıcı olan ise bana izin vermesiydi. Bana dışarı gitmem, evden uzaklaşmam için izin vermişti. Bu izini aldıktan sonra hızlıca odama gittim. Bir kaç kıyafetimi toplayıp kapıya yöneldim. Annemin bağırışları önümü kesmeye çalıştı fakat hiç birine aldırmayarak çıkıp gittim.
Gon beni hizmetliler konağında bekliyordu. Ona katılıp bu dağdan çıktık. Ondan sonra Gon'lar okul olan bir yere taşındılar. Bir apartmana. Ben de para biriktirip onların alt katına yerleştim. Kimsenin fark etmemesi için de okula kayıt yaptırmak için soy adımı değiştirdim.
***
Günümüz:
Dudağımı ısırdım. O çikolatayı istiyordum. Ama eğer öyle yaparsam her rüşvete kanan bir çocuğa benzemez miydim?
"Gene bana yem veriyorsun." Gon gülmüyordu. Sanırım ciddiydi.
"Gelmek istemiyorsan sen bilirsin." Diyip çikolatayı geri çekip poşetin içine koyarken yutkundum. Benim çikolataya nasıl baktığımı biliyordu o yüzden poşete geri koymadı ve bana verdi. O yürürken arkasından onu takip ettim bir yandan da çikolatamı yemeğe başlamıştım. Aldığı çikolatalardan birini de kendisi açtı ve yemeğe devam etti.
Beni ara sokaklardan dolandırdı. Nereye götürdüğüyle ilgili hiç bir fikrim yoktu. Fakat çıktığımız tenha loş sokak tanıdıktı. Hatta tanıdık olmasını bırakın burası benim hayatımın değiştiği yerdi. Yer de hala belli belirsin bir kan izi vardı. Bi an gözümün önüne çöküp ağladığımın hatırası geldi. Gon'a baktım. Beni neden buraya getirdin demek istiyordum ama konuşmamayı seçtim. Benim yüzüme baktı. Sonra da gülümsedi.
"Seni ilk burdayken görmüştüm." Dedi. Bunu söylemesinin bir anlamı var mıydı ki?
"Neden buraya geldik?"
"Seninle konuşmak için. Burada konuşmak daha rahat olur diye düşündüm." Burda konuşmak mı rahat? Gerçekten mi?
"Ne konuşmak istiyorsun?"
"Bence ikimiz de biliyoruz." Bir süre bakıştık. "Benden aylardır kaçıyorsun. Yüzünü bana şu 62 günde en fazla 3 kere dönmüşsündür." Gün mü saymış? Neyse takılmam gereken şey bu değil. "Benimle tek kelime konuşmadın. Neden benden uzak duruyorsun Killua?" Ne cevap verebilirdim? Suçluluk duygusuyla kafamı eğdim. "Eğer çekindiğin şey dedikodularsa seni yargılamam." Şaşkınlıkla kafamı kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Misin? - GonKillu
Fiksi PenggemarO sırada biri koluma dokundu. Sıkı sıkıya kapattığım gözlerimi biraz gevşetip açtım. Mavi gözlerim onunkilerin ışıltısı ile ilk defa buluştu. O kadar parlaktılar ki ağlamama ara vermeme neden olmuşlardı. Titreyen ellerimi kulaklarımdan çekerken onun...