Yelbeğen: Altay mitolojisinde insan yiyen mitolojik canavar olarak geçer. Ben burada onu bekçi olarak kullandım. Yani o yaratığı ve ismini uydurmadım bilginize.…
Sakinlik.
Mtha da arada sırada hissedilen nadir bir zaman dilimi. Güneş ışıklarına karşı tuttuğum yüzümdeki tebessüm biraz daha büyüdü. Nefes alabildiğim nadir zamanlardı. Elimdeki temizlik bezini tutarken kafamı güneşe uzatmış gülümserken tuhaf bir görüntü çiziyor olabilirdim ama bu benim umurumda değildi. Burada sakin geçen bir gün demek benim için büyük bir kazanç demekti. Biraz durduktan sonra içeri girdim. Neral ‘in görüşeceğiz demesinin arkasından üç gün geçmişti ve ondan hala bir hareket yoktu. Üç günü resmen tetikte geçirmiştim ama herhangi bir takip etme olayı olmamıştı. Yan komşum ise konuşacağız demesine rağmen evine gelmemişti.Eve gelmesini beklemekten sıkılmıştım. Nereye gitmişti bu adam? Onların kim olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Beni neden istediklerini de tabi. Onlardan kurtulmam için bunları bilmeliydim. Olay sadece benim hayatım değildi arkadaşlarıma bir şey olmasını istemiyordum. Diğer yandan kızları neden öldürüyorlardı? Bunu da merak ediyordum. Bir tus ‘a neden öldürüyorsun diye sorulmazdı. Onlar beslenmek için öldürürlerdi ama neden sadece öldürüp atıyorlardı? Ben en çok bunu merak ediyordum. Aradıkları şey neydi? Onlarda her ne arıyorlarsa bulamamışlar sıra bana gelmişti. Bu şekilde bütün kızları mı kaçırıyorlardı yoksa bu kızların ortak bir özelliği var mıydı? Onlarla neyimiz ortaktı da beni de kaçırmak istemişlerdi? Duyduğum çığlık sesleri durmadan devam ederken avcım her an tetikte ve her an öldürmeye hazır geziyordu. Ukre’ nin dediği şeyin gerçek olduğunu düşünmeye başlamıştım. Gerçekten içimdeki avcı yanım beni göreve çağırıyor olabilir miydi? Etrafımda hiç zeyşan olmadığı için bunu onlara soramıyordum. Bugün mezarlığa diğer yoldan gidip büyükanne ile konuşacaktım. Onunla artık konuşmam gerekiyordu. Olayı anlattığım günden beri kızlar artık daha dikkatliydi ve Ukre beni bir saat aralıklarla kontrol eder olmuştu. Bu onu yoruyordu ama onu vazgeçirmiyordu ve vazgeçecek gibi de değildi.
Onlara olayı anlatmış ve buradan gitmelerini söylemiştim. Ben bunu ciddi olarak söylemiş olsam da kızlar pek ciddiye almamışlardı. Leka bizim sinirlerimizi havaya kaldıracak kadar uzun gülmüştü ve sadece Ukre ‘nin simsiyah irisleri olmayan gözleri onu susturabilmişti. Ağlayacağı zaman gülmeye başlayan biriydi Leka ve çoğu zaman bunu önceden yaşadığı olaylara bağlardım. Bize hiçbir zaman o anlardan bahsetmemişti. Bizde hiçbir zaman sormamıştık. Eve her zamankinden önce geliyor ve halkından öğrendiği bazı büyüleri evi korumak için kullanıyordu. Daha önce onun böyle bir özelliği olduğunu bilmiyordum. Bu onun artık gerçekten korktuğunu gösteriyordu. Fakat korkmaları gereken şey kendi canlarıydı benim ki değildi. Ben Raj’ ın dediği gibi eğitimliydim. Büyükanne beni eğitmeye ben küçükken başlamıştı. Neden bunları yaptığımı sorduğumda ise burada hayatta kalmak istiyorsan öğrenmek zorundasın derdi. Her şeyi öğrendiğimi söylediğinde ise on dokuza girmiştim ve o beni bırakıp gitmişti. Hiçbir zaman ona gönül koymamıştım. Beni büyüttüğü için ona minnettardım. Ailemi ve ne olduğunu hiç sormamıştım. Anlatacağı şey canımı yakacaktı ve ben bunun yerine umursamamayı yokmuş gibi yapmayı tercih etmiştim. Büyükanne ise hiçbir zaman ne olduğunu söylememişti.
Elimdeki bezi yıkayıp yerine asarken mavi renkli saydam bedeni ile Heri yanımda belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERA"Asil'in Hançeri"
Fantasy... Herkes gibi evine geliyor işine gidiyordu. Dikkat çekmiyor ve bir hayalet gibi yaşıyordu. Ve en önemlisi hayatta kalıyordu. Ta ki kafasında çığlıklar yükselene kadar. Avcı içgüdüleri onu göreve çağırıyordu. Ya içgüdülerini dinleyecekti ya d...