Peter Parker ağzındaki parçayı zorlukla çiğneyerek yuttuğunda kulağına dolan uğultulara karşılık gözlerini aralamış, kendisini tıpkı bir kaç dakika öncesindeki gibi kolundan kavrayan dostuna dönmüştü.
"Bak!" Demişti tek baş hareketi ile ötede bir noktayı göstererek. "Ophelia orada! Partiden ayrılmadan gidip konuş."
Ned'in kendisini iteceğini bildiğinden kenara çekilmiş, başını hızla iki yana sallayarak elmayı, adeta şans tılsımını sıkıca kavramıştı.
"Olmaz. Kendimi rezil etmek gibi bir niyetim yok."
Dostu kendisini ikna etmek için dil dökmeye başlasa da onu duymazdan gelmeyi tercih ederek çıkışa yönelen kızın arkasından bakmış, burukça gülümsemişti. Belki ona hislerini açamamıştı ama en azından rezil olmamıştı.
Dakikalarca orada durmuş partideki insanları seyrederken bir kaç kişinin koşarak çıkışa yöneldiğini fark ettiğinde merakına yenik düşmüş, temkinli adımlarla oraya yönelirken sırtındaki çantayı açarak içindeki kırmızı-mavi maskeyi kontrol etmişti. Belki paranoyakça davranıyor olabilirdi ama Örümcek Adam'a ne zaman ihtiyaç duyulacağı belli olmuyordu.
"Biri ambulansı çağırsın!"
İşittikleri ile merakı daha da artarak çember haline gelen kalabalığı yarmış, nihayetinde neyin başında beklediklerini görebilmişti. Yerde hareketsiz yatan sıska bir beden duruyordu. Kandan kirlenen sarı saçlar yerdeki hareketsiz bedenin yüzünü örtüyor, asfalt gittikçe kana bulanıyordu.
Elleri panikten tir tir titrerken avcundaki kırmızı elma yer ile buluşmuş, dizlerinin üstüne kızın yanına çökerek göz yaşlarına boğulmuştu.
"Ophelia?"
Bedeni buz gibi suyun altında kalmışçasına titrerken parmakları zorlukla yumuşacık saçları bulmuş, kızın yüzünü görebilmek için kibarca iteklemişti. İlk gördüğü şey kızın bir kaç dakika öncesine kadar neşeyle parlayan gözleriydi. Ama artık donuktu. Bakışları hiçbir şey ifade etmiyordu.
"H-Hayır...Hayır!"
Ellerini üst üste koyarak kızın göğsünün üzerine yerleştirmiş, tıpkı okulda öğretilen gibi kalp masajı yapmaya çalışmıştı. Fakat hıçkırarak ağlaması pek de yardımcı olmuyordu.
"Olmaz! İzin vermem! Lütfen Ophelia! Aç gözlerini! Geçecek tamam mı? İyi olacaksın. Kurtulacaksın!"
Güçsüz düşen kolları iki yanına yığılıp kalırken kulağını kızın göğsüne yaslamış, hernagi bir kalp atışı duymaya çalışmıştı. Fakat tek işittiği kalabalığın sessizliğini bozan belli belirsiz siren sesiydi.
Yüzü öylece kızın göğsünde hıçkırarak ağlarken gözleri bir kaç adım ötesinde yarısı yenmiş kırmızı elmayı bulmuş, ağlaması şiddetlenmişti. Kendisi yüzünden olmuştu. Yaşlı kadının verdiği elmanın şans getirdiği falan yoktu. Bu tamamen kötü şanstı. Pekala ilk seferinde kendisini rezil etmiş olabilirdi. Ama en azından Ophelia'ya bir zarar gelmemişti. Kendisini rezil etmesi, onun kaza olacağı sırada hala evde olmasını sağlamıştı.
Neredeyse sürünerek elmanın olduğu yere varmış, artık kontrol dahi edemediği parmaklarıyla güçlükle kavramıştı elmayı. Gözyaşlarının arasında zorlukla dudaklarına yaklaştırmış, son bir kez yerdeki cansız bedene bakarak büyük bir hırsla ısırmıştı.
O an o kadar çok panik yapmıştı ki tek ısırık ile yetinmemiş, neredeyse elmayı çöpüne kadar bitirerek işe yarayacağından emin olmak istemişti.
Artık rezil olup olmamak umrunda bile değildi. Tek istediği Ophelia'yı yeniden sağ salim görebilmekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Restart/Peter Parker
Fanfic#MartÇılgınlığı2021 Kazananı ❤️✨ Peter Parker'ın şansa ihtiyacı yoktu. Ya da şanslı olduğunu düşündüğü uğursuz bir elmaya.