Peter Parker omuzlarından sıkıca kavranarak ileri geri sarsılmasıyla sıkıca yumduğu gözlerini aralamış, kendisine endişeyle bakan dostuna çevirmişti bakışlarını.
"Dostum sen iyi misin? Ölü görmüş gibisin."
Genç çocuk işittiği kelimeyle tüylerinin diken diken olduğunu hissetmiş, etrafına panikle bakınmıştı. Ophelia'dan herhangi bir iz arıyor, bir türlü bulamıyordu.
"Nerede?" Demişti paniğe kapılarak. Yaşadığına, iyi olduğuna dair bir işaret arıyor bir türlü bulamıyordu.
"Ophelia nerede?" Demişti neredeyse bağırırcasına sorduğu soruya karşılık salondaki bir kaç bakış kendilerini bulmuş, Ned dostuna hayretle baksa da işaret parmağını ötede bir noktaya doğrultmuştu.
Petet işaret edilen noktaya baktığında gözlerinin yeniden dolduğunu hissetmiş, elini ağlamaktan acıyan boğazına götürmüştü. İşte oradaydı. Ophelia aynı neşesiyle orada arkadaşları ile sohbet ediyordu.
Bir kaç gözyaşı yanaklarına düşerken hızlıca silmiş, o sırada hala elinde tuttuğu elmayı fark etmişti. Kömür kadar kara bir hal almıştı ve gittikçe çürüyordu.
Tiksintiyle elmayı bir kenara atmış, hızlı adımlarla kızın olduğu yere ilerlemişti. Attığı her adımda onun yerdeki o cansız bedenini anımsıyor, daha çok ağlamak istemesine sebep oluyordu.
Nihayet kızın yanına vardığında tereddüt dahi etmemiş, büyük bir heyecanla öne atılarak sarmalamıştı kızı. Artık rezil olmayı umursamıyordu bile. Kendisine şans getirdiğine inandığı elmayı da öyle. Tek ihtiyacı oradaydı işte. Kolları arasındaydı.
"İyisin. Tanrıya şükür iyisin."
İnce parmaklar kararsızlıkla sırtını bulup hafifçe dokunduğunda daha sıkı sarılmış, gözlerini yummuştu.
"Peter sen iyi misin? Bir sorun mu var?"
Kendisine sarılmak ile sarılmamak arasında gidip gelen kızdan biraz uzaklaşarak şaşkın yüz ifadesine bakmış, gözyaşları yeniden yüzünü yıkarken gülmeden edememişti. Onunla konuşmayı hayal dahi edemezken uğursuz elma kendisine neler yaptırmıştı.
"Sen iyisin. Ne gibi bir sorun olabilir ki?"
Kızı yeniden kolları arasına aldığında bu sefer beline nazikçe sarılan kollar ile gözleri fal taşı gibi açılmış, yüzünün alev alev yandığını hissetmişti. Ne yaptığını yeni yeni idrak ediyordu ama geri adım da atmak istemiyordu.
"Pekala...Neyden bahsettiğini bilmiyorum ama sakin ol, tamam mı? Her şey yolunda."
Ophelia genç çocuğu kendisinden biraz uzaklaştırarak içtenlikle gülümsediğinde Peter da istemsizce gülümsemiş gözyaşlarını ellerinin tersi ile hızla silerken bir kaç dakika öncesinde yaşananları unutabilmek için her şeyi yapabileceğini anlamıştı. Pekala önce kızın üzerine kusmuş sonrasında saçma sapan konuşmuş olabilirdi. Ama onu o halde görmek kendisini mahvetmişti. Tüm bu olanlardan sonra bir daha elma yiyebilir miydi bilmiyordu.
Ophelia gecenin geri kalanında Peter'ın yanından hiç ayrılmamış, kendisi ile oturmuş sohbetler etmiş, neşelendirmeye çalışmıştı. Ki bunda da başarılı olmuştu. Peter onun yanındayken gülmediği bir anı bile hatırlamıyordu.
Genç kız heyecanla kendisiyle yeni bir anısını paylaşırken destek için parmaklarına kenetlenmiş parmaklara bakmış, yüzünde utangaç bir gülümseme yer edinirken yeniden heyecanla parlayan gözlere bakmıştı. Tüm gün orada öylece oturup onu dinleyebileceğini düşünüyordu.
Peter Parker'ın şansa ihtiyacı yoktu. Ya da şanslı olduğunu düşündüğü uğursuz bir elmaya. Kusmamıştı. Rezil olmamıştı. Üstelik Ophelia iyiydi. Önemli olan da buydu.
Tüm yaşananlarla ilgili Peter elbette bir ders çıkarmıştı ve bir tavsiye verecek olsa kesinlikle şu kelimeleri dile getirirdi;
"Gecenin geç saatlerinde size elma ikram eden yaşlı bir kadın ile karşılaşırsanız arkanıza bile bakmadan kaçın."
Bu kısa serüven boyunca bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim. Başka kurgularda görüşmek üzere. Sizleri seviyorum. ❤️🍎
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Restart/Peter Parker
Fiksi Penggemar#MartÇılgınlığı2021 Kazananı ❤️✨ Peter Parker'ın şansa ihtiyacı yoktu. Ya da şanslı olduğunu düşündüğü uğursuz bir elmaya.